Bayram ZİLAN

Ak Parti Olağanüstü kongreye gitmeli (mi?)
13.04.2014
2247

 “Maddeyi (3 dönem kuralı, BZ) o zaman taslak hazırladığımız tüzüğe yazan benim. Ben yazdım, getirdim. Aylarca uğraştık üzerinde. Sonra da madde madde okuduk müzakere ettik. Sonunda tüzük komisyonu bizim hazırladığımız taslağı kabul etti. Kimsenin itirazı olmadı” Bu sözler Ak Parti`nin kuruluş sürecinde parti tüzüğünü ilk kaleme alan ve “3 dönem yasağı”nın mucidi olan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’ya ait. Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle bugün tekrar gündemimizde gelen 132. maddenin 11 yıl önce tüzüğe konuluşunun öyküsü bu.

Ne var ki bu kısa öykü, bugünü ‘yeniden’ anlamamıza yetmiyor. Dolaysıyla 3 dönem kuralının Ak Parti tüzüğüne girme sebeplerini, dönemin koşullarını tekrar hatırlamakta, hafıza tazelemekte fayda var.

Cumhuriyet’in kurtarıcı Başsavcısı Vural Savaş’ın açtığı kapatma davası neticesinde Fazilet Partisi, 22 Nisan 2001’de kapatılmıştı. Ardından da Saadet Partisi kurulmuştu. Tam bu sırada ‘gelenekçiler’ ile ‘yenilikçiler’ arasında bir mücadele başlamış, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Recep Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği ‘yenilikçi’ kanat Saadet Partisi’nde bazı politika değişikliklerine gidilmesini, gençlere alan açılmasını, yani siyaset kurumunun ‘gençleşmesini’ savunmuştu. Buna karşın, Rahmetli Erbakan, Recai Kutan, Fehim Adak, Şevket Kazan ve Ahmet Tekdal’ın başını çektiği (bu isimlerden başka en fazla 2 ya da 3 kişi daha vardır) ‘gelenekçi’ kanat eski(miş) politikaların değiştirilmesine müsaade edilmeyeceğini söylemiş, daha da ileri giderek yenilikçi kanatta yer alan gençlerin alanını daraltmaya çalışmıştı.

İşte Ak Parti’nin kurulmasına neden olan en önemli nokta burasıdır. Yenilikçi kanadın hem fikirsel hem de fiziksel olarak ‘genç’ olması ve dolaysıyla kendisine yer bulamaması Türkiye siyasetine Ak Parti adlı bir partinin doğmasına sebep olmuştur.

“3 dönem kuralı” da tam bu noktada karşımıza çıkmıştır. Zira Ak Parti’yi kuran kadrolar, Ak Parti’yi kurduran kadroların yaptığı hataya düşmek istememiş ve siyasetin ‘genç’ kalması için ilk iş olarak parti tüzüğüne ‘3 dönem kuralını’ koymuştur.

Buraya kadar anlattıklarımızı 2014 Türkiye koşullarından bağımsız olarak, zaman tüneline girip 13 yıl geriye giderek, o günkü koşullarda değerlendirdiğinizde tüzüğe giren kural son derece rasyonel gözükmekte ve söz konusu kurala itiraz edilecek hiçbir şey bulunmamaktadır.

Peki, 2001 koşullarında, ‘olması gereken bir kural’ın 2014’te de olması gerekiyor mu?

O günkü koşullar ile bugünkü koşullar arasında, siyaseten bir benzerlik mevcut mudur?

Ak Parti kadroları, Ak Parti’nin kurulmasına neden olan ‘gençlere yer verilmemesi’ kuralını mı işletmektedir?

Yani gençler Ak Parti’de yer mi bulamamaktadır?

Ak Parti’de siyaset yöntemi,kır saçlılar tarafından mı belirlenmektedir?

Ak Parti politikaları kendini yenilememekte midir?

Ak Parti’de, geçmişe takılıp kalan bir siyaset anlayışı mı hâkimdir?

2002’den bu yana yapılan bütün seçimlerden çıkan sonuçlar, sorduğumuz soruların cevabının koca bir ‘hayır’ olduğunu göstermektedir.

Eğer yukarıdaki çizdiğimiz tablo gerçek olsaydı, yani Ak Parti’de gençler kendisine yer bulamasaydı, siyaset yöntemi kır saçlılar tarafından belirlenseydi, Ak Parti, politikalarını yenilemeseydi ve geçmişe takılıp kalsaydı her seçimden güçlenerek çıkmazdı.

Hal böyleyken ‘3 dönem kuralında’ ısrar neden?

Ak Parti’yi doğuran sebeplerden çıkan bir sonuç, bir başka partinin doğmasına da sebep mi olsun isteniyor?

Ak Parti teşkilatı, Yeni Türkiye’nin altına dinamit yerleştiren çok-uluslu güçlerin her geçen gün performansını arttırdığı, gün aşırı TAPE’ler, montaj kasetler yayınlayarak siyaseti dizayn etmeye çalışanların var olduğu, kendi içine kapanmış 90’lar Türkiye’sine tekrar geri dönmesinin arzulandığı ve bu ülkenin Mazlumlarının, Başörtülülerin, Kürtlerin, Türklerin, Müslümanların ezcümle Cumhuriyet modernleşmesinde mağdur edilmiş bütün ‘ötekiler’in kazanımlarının kaybedilmesinin istendiği bir konjonktürde Recep Tayyip Erdoğan’a neden ‘dur gitme’ demiyor?

Neden 81 il teşkilatının tamamı birlik olup güçlü bir şekilde ‘Sayın Başbakanımız, 1 dönem daha başımızda durun, henüz savaş bitmedi, komutanlar savaşı yarıda bırakıp gitmezler’ demiyor?

Neden “AYM’nin bile kervana katıldığı ‘kutsal ittifak’a karşı bizi kime bırakıyorsunuz” demiyor?

‘3 dönem kuralı’na Anayasa’nın ilk 3 maddesi muamelesi çekmek ne kadar doğru?

Sizi bilmem ama ben buradan haykırıyorum.

3 dönem kuralı kalkmalıdır. Erdoğan, 1 dönem daha Başbakanlık yapmalıdır.

Köşke, “2.Cumhuriyet’in 1. Kurucu Başkanı” olarak çıkmalıdır.

Tarihin altın sayfaları ardına kadar açıktır..

@bayramzilan

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar