Celal BAŞLANGIÇ
Türkiye’nin doğusundan, güneydoğusundan mevsimlik tarım işçileri trenlerle katar katar Karadeniz’in batısına taşınıyordu. Fındık toplama mevsimi başlamıştı.
Adapazarı istasyonunda inen mevsimlik tarım işçileri gar binasından dışarı çıkartılmıyordu. Kentin valisi “kamu güvenliği” nedeniyle böyle bir emir vermişti. Çünkü gelenler Kürt’tü.
Neredeyse boğaz tokluğuna çalışan Kürt tarım işçileri çoluk çocuk günlerdir istasyonda bekletiliyordu.
1999 yılıydı. Radikal için röportaj yapmak üzere Adapazarı’na gelip tarım işçilerinin bekletildiği toplama kampına benzeyen istasyona gittim.
Mevsimlik tarım işçileriyle konuşuyorduk. Sorunlarını, sıkıntılarını, ne denli zor koşullarda çalıştıklarını, ellerine üç kuruş para kalsın diye çocuklarının okula geç başladığını anlatıyorlardı.
Konuştuklarımdan birisi Bismil’den gelmişti.
“Geçinemiyoruz beyim” diyordu, “Gündelikler çok düşük. Günde 10 saat, 12 saat güneşin altındayız. Mevsim bitip evimize döndüğümüzde ancak boğaz tokluğuna çalıştığımızı anlıyoruz. Elimize üç kuruş para kalmıyor.”
Ancak Bismilli işçiyi dinlerken bir ayrıntı dikkatimi çekmişti. Bütün dişleri silme sarı metaldi. “Altın olmalı” diye aklımdan geçirmiştim. Düşündüğümü soruyla karışık bir hükme dönüştürdüm:
“Yoksulluktan yakınıyorsun ama bütün dişlerini de altından yaptırmışsın…”
Acı bir gülümseme belirdi dudaklarında. “Yok beyim” dedi “Bunlar altın değil, top mermisinin kovanı. Kırıkhanlı diş teknisyenleri kış aylarında köy köy dolaşıp diş yapıyorlar. Parası olanlar porselenden, altından yaptırıyor. Bizim gibi yoksullar da ancak top mermisinin sarı kovanından diş yaptırıyor. Savaş ağzımızın içine kadar girdi anlayacağın.”
Hayatımda hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum.
Ertesi gün Radikal’de çıkacak röportajın başlığı o an atılmıştı:
“Savaş ağzımızın içine kadar girdi”
Tam 20 yıl önce yapılan röportajın başlığıydı bu. Üzerinden koca bir 20 yıl geçmiş. İktidarlar değişmiş. Ancak Türkiye’nin “savaş hali” daha da azgınlaşarak sürüyor. Ağzımızdan giren savaşın neremizden çıktığına biraz daha yakından bakalım.
31 Mart seçimleri öncesi Erdoğan, Sivas mitinginde kendisinden kadro isteyen bir taşeron işçiye haddini bildiriyordu:
“Biz KİT’lere filan herkese kadrosunu verdik. Bizden bir şey beklemeyin. Bu toplantıyı provoke etmeyin. Bizler Cudi’de, Tendürek’te mücadeleyi verirken sizin söylediklerinize bakın. Ne diyorlar domates, ne diyorlar patates, düşünün ya düşünün bir merminin fiyatı nedir? Bizi George, Hans bir yerlerden vurmak istiyor. Bunlar da ona ön ayak oluyorlar.”
Gerçekten nedir bir merminin fiyatı, hiç düşündünüz mü?... Neyse devam edelim.
Birkaç gün önce Amasya’da konuşan AKP iktidarının küçük ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli “savaş aşkına” gelmişti:
“Fırat’ın doğusunda F-16 olup uçacaksak, obüs olup patlayacaksak, bomba olup yağacaksak, ateş olup yakacaksak bunun icazetini de hiçbir yerden almayız, hiç kimseye de sormayız, sormayacağız.”
Ama elbette obüs olup patlamanın, bomba olup yağmanın da bir bedeli vardı. Ama bu bedelin yanında yağmur gibi yağan zamların esamesi okunmamalıydı Bahçeli’ye göre:
“Sarımsağın yüzde 89, salçanın yüzde 90, çocuk bezinin yüzde 40 zamlandığını söylüyorsanız da, terörle mücadelenin artan maliyetlerini, bombaya, mermiye, askerî operasyonlara harcanan paraları hiç duydunuz, hiç hesap ettiniz mi?”
AKP-MHP iktidarının liderleri sıkıştıkça “Bir merminin, bir bombanın fiyatını biliyor musunuz?” diye soruyorlar ama 1983’ten bu yana yaşanan savaşların Türkiye’ye direkt ve dolaylı maliyetlerini hesaplamak neredeyse imkânsız.
Cumhur İttifakı’nın liderleri “Fiyatını biliyor musunuz?” diye soruyorlar ama bir yıl içersinde savaşa ne kadar harcadıklarını bir milletvekili çıkıp önerge vererek sorsa inanın yanıtlamazlar. Bir anda “ulusal güvenlik” mazeretinin arkasına saklanıp “devlet sırrı” yapabilirler. Fonların belirsizliğinden, örtülü ödeneklerin gizliliğinden geriye sisler içerisinde, ulaşılamayan bir “savaş maliyeti” kalır.
Bu memlekette de o kadar az insan var ki “Bombayı alan sizsiniz, mermiyi alan sizsiniz, bize soracağınıza önce siz söyleyin bakalım bu malzemelere harcadığınız paranın ne kadar olduğunu” diyecek.
Birkaç sınırlı kaynaktan iktidarların açıklamadığı mermi fiyatlarını ve yaklaşık 35 yıllık savaşın Türkiye’ye maliyetini çıkarmaya çalışalım.
Örneğin ekonomi yazarı Cüneyt Akman geçen yıl yayınlanan Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet adlı kitabında Bahçeli’nin kastettiği “obüs olup patlama”nın maliyetini çıkartmaya çalışmış.
Akman’ın hesabına göre Fırtına obüsü dakikada altı-sekiz mermi atma kapasitesine sahip. Sadece dört mermi kadar atıldığı varsayılırsa bir saatlik bir salvo tek bir obüs 240-250 mermi anlamına geliyor. İki saatlik bir salvo için gereken obüs mermisi tam 500 adet.
Akman’ın yabancı kaynaklardan ulaştığı verilere göre bu tür mermileri 300-500 dolara da, üç bin – beş bin dolara da bulmak mümkün. Akman ortalama bir obüs mermisi fiyatını bin dolar var saymış. Buna göre bir obüsün iki saat salvosunun maliyeti 500 bin dolar/gün ediyor.
10 ay süren Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında sadece üç ay günde iki saat salvo yapan bir Fırtına obüsünün mermi maliyeti 45-50 milyon dolar. Türkiye’nin elinde tahminen 300 kadar Fırtına var. Bunların sadece 100 kadarının Fırat ve Afrin operasyonlarında kullanıldığı varsayılsa bile bu obüslerin mermi maliyeti beş milyar doları buluyor.
Tek bir F-16’nın sadece bir saatlik uçuş maliyetini 22 bin 500 dolar olarak saptayan Akman şöyle bir hesap yapıyor:
“F-16 Viper, muhtemelen bizim F-16’lar gibi saatte ortalama yedi bin galon jet yakıtı yakıyormuş. Bunun da galonu zaman içinde değişmekle birlikte ortalama iki dolar olduğunu düşünürsek sadece şöyle bir saat dolaşması, hiç ateş açmasa bile 14 bin dolara mal olur. Böylece Afrin Harekâtı'nın ilk gün 72 uçakla yapıldığı bildirilen ilk sortilerinin sadece yakıt bedeli bile minimum bir milyon dolardır.”
(Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Cüneyt Akman / Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet/ Tekin Yayınevi/ Haziran 2018)
Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ufuk Tutan “Türkiye ekonomisine son 30 yıllık terörün toplam maliyeti resmi açıklamaya göre 1,2 trilyon ABD doları; diğer bir deyişle yıllık maliyeti 40 milyar ABD doları yapıyor. Bu da son yıllarda verdiğimiz yıllık cari açık tutarına denk gelen bir meblağ ediyor” diyor. (16.03. 2016/Milli Gazete)
Cengiz Kapmaz ise Serbestiyet’teki 06.12.2016 tarihli makalesinde başka bir hesaplama yapmış:
“Türkiye otuz yıl boyunca çatışmalı bir süreç yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Bunun Türkiye’ye maliyeti 1,2 trilyon dolar oldu. Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün ise Türkiye’ye maliyeti üç milyar dolar. Yani biz kaynaklarımızı savaşa harcamasaydık tam 400 adet üçüncü köprü inşa edebilecektik. Tam teşekküllü, modern tıbbi cihazlarla donatılmış bir hastanenin maliyet 5,6 milyon dolar. Eğer biz bu parayı hastanelere yatırmış olsaydık tam 214 bin 285 adet hastane inşa edebilecektik. Bir kişiye iş ve aş bulmak için gerekli yatırım maliyeti kişi başına 400 bin TL. Eğer biz bu 1,2 trilyonu savaşa değil iş ve aş hacmini arttırmaya harcasaydık tam 10 milyon 526 bin 315 kişiye istihdam sağlamış olurduk. Bunlar inanılmaz rakamlar. Biz bu rakamları hiçbir getirisi olmayan bir savaşta berhava ettik. Alın bu 30 yılı, bakın ekonomik göstergelere! Her iki yılda bir, her üç veya dört yılda bir ciddi kriz çıktığını göreceksiniz.”
Önce Türkiye’nin içinde başlayan, sonra Irak’ın Kuzey’ine yayılan, şimdi de Suriye’de gırtlağımıza kadar gömüldüğümüz savaşın tek nedeni Kürt sorununu barışçıl ve demokratik temelde çözmek istemeyen Türkiye’nin “savaş iktidarları”dır.
Sadece ekonomik maliyeti değil, bir de her şeyden daha önemli olan insan kaybı var bu savaşın. Bu çatışmalı süreç hangi taraftan olursa olsun yoksul aile çocuklarının birbirlerini, komşuları öldürmelerine yol açıyor. Toplumda gerginliği, ayrıştırmayı, düşmanlığı arttırıyor. Göçler nedeniyle kentlerin dokusu bozuluyor.
Bu savaş sürdükçe her emekçinin, her yoksul ailenin evinden bir genç, sofrasından değil bir dilim ekmek, artık bir tencere yemek eksilecek.
Türkiye’yi yöneten AKP-MHP “savaşçı” bloğu ise gözümüzün içine baka baka “soğan bulamazsanız bomba yiyin” diyor.
Anlaşılmıştır herhalde 20 yıl önce ağımızın içine kadar giren savaşın bugün neremizden çıktığı!
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021