Celal DENİZ
Cumhurbaşkanı El Cezire televizyonuna konuştu. Kendisi için gerek yurt içinde gerekse yurtdışında “diktatör” diyenlere cevap verdi;
“... Biz hiçbir şeye yasak getirmedik. Türkiye, yasakların olduğu bir ülke olmamıştır.Türkiye son yıllarda, son 14 yılı bir kenara koyuyorum, hiçbir dönemde bu kadarözgür, bu kadar huzurlu, bu kadar rahat bir dönemi yaşamamıştır.”
Bunu söyleyen Erdoğan 2005 ve 2011 yıllarından ve sonrasında 2 yıllık çözüm sürecinden söz etmiş olsaydı evet cumhurbaşkanı doğru söylüyor diyebilirdim. Çünkü Erdoğan 2005'te Diyarbakır'da ki konuşmasında aynen şöyle demişti.
''Geçmişte yapılan hataları yok saymak büyük devletlere asla yakışmaz. Devlet özür dilemesini bilir. Herkesin birinci sınıf vatandaş olması, ülkemizde özgürlüklerin tam hâkim olması benim ve arkadaşlarımın aşkıdır, sevdasıdır, rüyasıdır''
Bu sözlere itiraz etmek mümkün mü? Elbette değil.
AKP Kürtçe televizyon yayını, Kürtçe seçmeli ders gibi konular üzerinden bir açılım süreci başlatmış, Güneydoğu bölgesine yönelik yatırım ve kamu hizmetini arttırma çabasını ortaya koymuştu. Öncekilerin denediği bu yol derde deva olmayınca, bu kez diyalog kapısını açtı. 2008-2011 arasında Oslo görüşmeleri yapıldı. Devletin ve PKK'nin temsilcileri gizlice buluştular, çözüm arayışını müzakere ettiler. Bu gizli temaslar dışarı vuruldu, Habur dönüşü bir anda milliyetçi refleksler devreye girdi, AKP süreci sonlandırdı. Ve on yıllardır devam eden kanlı süreç yeniden başladı.
AKP 2013 yılında yeni bir '' barış süreci'' geliştirdi. Bu süreç açıktan ya da gizli yürüyor kamuoyunda ciddi destekler alıyordu. Öcalan'ın mesajları Nevroz meydanlarında milyonlara okunuyordu. Bu iki yıllık süreçte sonunda geleneksel devlet refleksi ile karşılaştı, bölünme paranoyası Rojava gerçekliği üzerinden tekrar hortladı.
Ve bugün binlerce insanın toprağa düşmesi pahasına güvenlikçi politikalar sürüyor.
Ey cumhurbaşkanı,
Dün Kürtçe Televizyonlar açmakla haklı olarak övündünüz, bugün tüm Kürt ve muhalif kanalları kapattınız. Yasak yok dedikleriniz size biat eden televizyonlar olduğu için evet hiç bu kadar özgür ve rahat olmadınız. Ama biz değil.
Dün sivil toplum örgütlerinin çokluğundan ve özgürce faaliyet yaptıklarından söz ediyordunuz. Evet çağdaş toplum örgütlü toplumdur. Ancak bugün yarı devlet nitelikli örgütlere bile tahammülünüz yok, odaların yönetimlerini istifa ettirtiyorsunuz. O da sizi kesmiyor içinde yardım dernekleri, çocuk dernekleri, hukukçu dernekleri yüzlerce derneği kapatıyorsunuz. Ve içişleri bakanınız efeleniyor gelinde açın diyor.
Sarmaşık derneği gibi bir derneği bile kapatarak siz yoksul halkı açlığa mahkum ettirme özgürlüğünü yaşarken biz o insanlara bugün kim bir tas sıcak çorba götürdü acaba deyip acılara gark oluyoruz.
Ey cumhurbaşkanı
Siz cumhurun (halkın) başısınız. Fırat’ın doğusunda bir kuş uçsa haberiniz olur, olmalı. Ama bilin ki bıyıklarıyla, kollarında ki dövmelerle birer Rambo gibi görüntü veren bilmem ne tugaylarına mensup eli silahlı adamlar Yüksekova’dan, Nusaybin'e, Şırnak'tan Cizre'ye Silopi'ye yerle yeksan ettiler.
Siz bugün Şırnak'ta sokağa çıkma yasağını aylar sonra kaldırdınız. Ancak çıkacak sokak bile kalmamıştı. Şırnak yoktu artık. Siz sokağa çıkma özgürlüğünü bahşettiniz ya Şırnak'lılara, Şırnak'lılar başlarını sokacak ağır kış koşullarını geçirebilecek bir dört duvar arıyorlar. Siz sarayınızda huzurlu ve özgür yaşarken Kürtler çadır kurma özgürlüğüne muhtaçlar. Hani komşusu aç yaşayan sizden değildi?
Sizler ki devlete ‘’hizmet’’ ederken çocuklarınız da para aşkı ile ha bire dolarlarına dolar katarken elbette paranın sıcaklığı ile özgür ve huzurlu olacaksınız. Ancak görevlerinden atılan, açığa alınan memurlar, öğretmenler, akademisyenler, yargıçlar, gerçek gazeteciler, biat etmemiş aydınlar yazarlar, siyasetçiler bugün hem ekmeğe hem de özgürlüğe aç olduklarını düşünüyorlar. Onların içine fesat kaçtığından mı dersiniz özgürlük eşitlik diyorlar?
Kentsel dönüşüm adı altında doğanın ve özel mülkiyetin talanına izin veren 80.maddelerinizle gerçekten müteahhitlere özgürlük verdiniz. Ne kadar size biat etseler az. İtiraz hakları bile olmadan kamu yararına diyerek el koyacak duruma getirdiniz bir avuç inşaat spekülatörlerini. Onlar mutlu ancak evleri, arazileri ellerinden yok pahasına alınan itiraz bile edemeyen o insanlar mutsuz ve huzursuz. Doğanın intikamı sel olur, kuraklık olur ve bir gün gelir sizi de vurur bizi de vurur.
Siz seçimlerde % 50 ye yakın oy alırken, halkın iradesi tecelli etti diye biliyordunuz. Balkon konuşmalarında tüm Türkiye'yi kucaklayacağınızı söylüyordunuz. Ne ki HDP'li vekilleri tutuklayarak, DBP'li belediyelere kayyumlar atayarak, başkanları tutuklayarak halkın iradesini devlet gücüyle gasp ettiniz. Ülkede bir mezarlık barışına doğru giderken, size biat etmeyenler bir bir susturulurken sizin sesiniz daha gür çıkacağından evet mutlu, huzurlu olabilirsiniz. Ama biz 6 milyon HDP seçmeni irademizin gaspından ve sesimizin bastırılmasından hiçte hoşnut değiliz. Yani özgür rahat ve mutlu değiliz.
Bu itirazlarımı bilmem okur musun, ama okuyan yandaşlarınızın karnından konuştuklarını duyar gibiyim. ''Biat etmiyorsanız terk edin ülkemizi''
Ama sevinmesin kimse. Bu ülkede mezarlık barışının hükmü 12 Eylülcülerin karıştır barıştır mantığının hükmü kadar olacaktır. Ne biat edilecek ne de bu ülkeden gidilecek. Ta ki eşit özgür ve yeşil bir ülkeyi kurana dek direnişimiz devam edecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017