Cemil ERTEM
Bu bayramın ilk günü 12 Eylül’e denk geldi. Eğer 15 Temmuz’u yaşamasaydık, hiç şüphesiz ki, bayram sevinci bu kara günü, bu yıl, daha az hatırlamamıza yol açacaktı. Ama bu yıl 12 Eylül 1980, Türkiye için daha anlamlı hale geldi.
12 Eylül’ü hiç yaşamayan ancak 15 Temmuz 2016’da tankların karşısına dikilen genç kardeşlerimiz de 12 Eylül’ün kitap sayfalarından ibaret olmadığını gördüler. Ama biz hepimiz de 12 Eylül’ün tarih olmadığını gördük. 12 Eylül’ün bu ülkede tarih olduğunu sanmanın 15 Temmuz’da nasıl bir yanılgı olduğunu da gördük.
15 Temmuz 2016’ya vardığımızda Türkiye’de hâlâ 12 Eylül Anayasası’nın ve bu Anayasaya göre biçimlenen bir çok kurumun geçerli olduğunu unutmuştuk neredeyse...
15 Temmuz günü 12 Eylül’ün kurumları, Türkiye’nin yeni siyasetinde ve yeni şekillenmeye başlayan ekonomisinde giderek çürüyen ve çürüdükçe içerisinde FETÖ gibi terör örgütlerini büyüterek barındıran paralel devlet yapılanması olarak vardı. Ve bu çürümüşlük 15 Temmuz darbe girişimini içinde büyüten bir urdu.
12 Eylül’den 15 Temmuz’a...
Şunu çok büyük bir açıklıkla söyleyebiliriz; FETÖ ve 15 Temmuz bize 12 Eylül sürecinin Türkiye’de bitmediğini göstermiştir. Ama darbenin başarısız olmasıyla 12 Eylül’ün kurumlarının ve devlet anlayışının 16 Temmuz’dan itibaren bitmeye başladığını söyleyebiliriz. Şimdi yaşamakta olduğumuz OHAL süreci, Türkiye için, esasında hızlandırılmış bir demokratikleşme sürecidir. Başbakan Binali Yıldırım’ın dediği gibi bu süreç, devletin halka değil kendi kendisine ilan ettiği bir olağanüstü durumdur. Bu sürecin sonu yeni demokratik bir anayasa olacaktır. Bu yeni anayasa ile birlikte, 12 Eylül’ün bütün kurumları ve darbeci geleneğin anayasal dayanakları ortadan kalkacaktır.
Bugün Türkiye’de sürece ayak uyduramayan, doğru çalışmayan kendi içinde FETÖ unsurlarını değilse bile, bu anlayışı barındıran bütün kurumlar 12 Eylül Anayasası’na, hukukuna dayanan kurumlardır. Örneğin ekonomide, eğitimde - özellikle yüksek öğrenimde - ulusal güvenlikte, hukuk sisteminde Türkiye, 36 yıl boyunca bütün kriz üreten kurumları 12 Eylül’den miras almıştır.
Nasıl ki, 12 Eylül Anayasası ve onun kurumları, özellikle son on yıldır, önemli değişikliklere uğradıysa, onun ekonomisi de, aynı şekilde, değişikliğe uğradı. Ama özü, tıpkı Anayasa gibi duruyordu.
Ekonominin hikâyesi...
12 Eylül, ekonomide, 1947’den beri süregelen IMF reçetelerine bağlı yağma düzenini katmerleştirerek devam ettirmiştir. Bu yağma düzeni, “liberalizm” adı altında, bu ülkenin insanlarını, kaynaklarını, dağını, taşını, toprağını, denizini içeride bir avuç haramiye, dışarıda da küresel yağmacılara teslim etmiştir.
Bu yağmacılar, 15. yüzyılın başında İspanya kıyılarından yola çıkarak, dünyanın güneyini ve doğusunu tam 600 yıldır kan gölüne çevirerek şimdiye değin egemenliklerini sürdürenlerdir. Bugün Avrupa’nın krizi, Ortadoğu’daki savaşlar ve bayram günü bile dökülen Müslüman kanı bu 600 yıllık düzenin sonucudur. Bunun bir medeniyet inşası olmadığını, bir yağma düzeni olduğunu en çok biz 12 Eylülleri, 15 Temmuzları yaşayanlar bilmeliyiz.
Bizim rızkımız...
Tabii ki bu ekonominin sermayesi, tüccarları, bürokratları, siyasetçileri vardı ama her şeyden önemlisi bu ekonominin bir öğretisi ve ideolojisi de vardı.
Bu ideoloji, insanlığın ihtiyaçlarının sonsuz ama kaynakların kıt olduğu cümlesi ile başladı ve kıt olan her şeyi nüfusun yüzde 99’unun paylaşması gerektiğini anlattı durdu tam 1770’lerden beri ve buna iktisat dendi. İşte 1699’da Osmanlı’dan ilk toprağı koparan Habsburglar’ın, Venedik tüccarlarının, İspanyol yağmacılarının, Bourbon aristokrasinin ‘liberal’ öğretisi olarak doğdu bu iktisat...
Ama bu toprakların çocuklarının inandığı dinin kitabında, yani Kur’an’da Sad Suresi 54. ayet şunu söylüyordu: “Şüphe yok ki bu, elbette bizim rızkımızdır, hem de öylesine ki bitip tükenmesi yok.” (Abdulbaki Gölpınarlı - burada şunu da söyleyelim ki - daha önceki ayetlere bağlı olarak sonsuz rızkın cennet için olduğunu söyleyen yorumcular vardır ama bu, bize göre, esasa ilişkin bir ayrıntı değildir, rızk, - Allah tarafından - herkes içindir.)
O zaman şu soruyu soralım tam 12 Eylül’ün 36. yıldönümünde; kim şimdiye kadar bu yanlışları bize doğru diye anlattı? Yani faiz artırarak enflasyonun önleneceğini, faizsiz ve rantsız bir ekonominin olamayacağını kim anlattı...
Bu dünyada kaynaklar kıt, ayağınızı yorganınıza göre uzatın, aldığınızla yetinin hatta harcamayın tasarruf yapın, harcarsanız enflasyon olur, aldığınız üç kuruşu da bankaya yatırın, onu da bu haramiler alıp tepe tepe kullansın diye her gün kimler çıkıp anlattı yıllardır; hem de “bilim” diye...
Bunları şimdi soruyoruz, bu soruları bizim üniversitelerimize sordurtmadılar, bizim bürokrasimiz FETÖ gibi örgütlerce ele geçirilerek kaynakları dışarıya aktaran komprador yapılara dönüştürüldü. Türkiye devleti tam şimdi kendine geliyor ve 12 Eylül’ün komprador zihniyetinden kendisini ayıklıyor. Bu anlamda FETÖ ile mücadele yalnız bu örgütün üyelerinin tasfiyesi değildir; bu tasfiye, bu mücadelenin olmazsa olmaz ama çok küçük bir parçasıdır. Esas olan yağmacı bu tarihle hesaplaşmak ve bunu tasfiye etmektir.
İyi bayramlar...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018