Erol KATIRCIOĞLU
Son KHK kararıyla Türkiye’de yazı yazmanın her hangi bir kıymet-i harbiyesi kaldı mı bilmiyorum. Bir üst akıl (bu ne demekse?) yavaş yavaş toplumu değiştirme ve dönüştürme amacında hayli ilerledi. İktidar “Canbaza bak!” diyerek üst akıl olarak Batı’yı gösterse de asıl “Canbazın” içerde olduğu anlaşılıyor. Ve bu canbaz yavaş yavaş öyle adımlar atıyor ki bu adımlar bana o içindeki suyun ısıtıldığını anlayamadan ölen kurbağa hikayesini hatırlatıyor. Bu son KHK da suyu iyicene ısıtan son adım.
Ben bu toplumun hikayedeki kurbağaya benzediğini düşünenlerden değilim. Ama sanırım kurbağa topluluğunun haklarını savunması gereken bazı kurbağaların aynı hikayedeki kurbağa gibi düşündüğünü de biliyorum. Onlar, altımızda ısınmakta olan suyun farkında bile değiller. O nedenle de aldırmıyorlar bile kendilerini uyaranlara. Bildiklerini okuyorlar. Bildikleri de bu yüzyılın değil bir önceki yüzyılın hikayeleri ama…Üst akıl deyince bizden daha zeki, daha üstün bir akıldan söz etmiyoruz kuşkusuz. Ama bizden daha kurnaz, daha pervasız ve daha kötü olan bir akıldan söz ediyoruz. Farklılık burada.
1990’lı yıllarda hasbelkader, o dönemin Başbakan Yardımcısı rahmetli Erdal İnönü’nün ekonomi danışmanlarından biri olarak görev yapmıştım. İnönü’nün Özel Kalem Müdürü Sayın Uğur Büke zaman zaman bazı ilginç dosyalar ve kişileri bana yönlendirirdi. Ben de onların görüşlerini, önerilerini ve varsa sorunlarını dinleyip ilgililere aktarırdım. Tabii çözebileceklerimi de çözmeye çalışırdım. Zaman içinde şu ilginç kanaate vardım.
Beni görmeye gelenlerin önemli bir kısmı askerdi. Asker dedimse sıradan askerden söz etmiyorum. Bu insanlar askerlik hayatlarında Anadolu’nun neredeyse her yerinde görev yapmış üst düzey subaylardı. Ülkeyi karış karış gezmiş, sorunları görmüş ve kendilerine göre sorunların çözümleriyle de ilgili çeşitli projeler geliştirmişlerdi. Aklımda kalanlardan bazılarını sıralayacak olursam, bunlardan biri İzmit Körfezi'nin Karadeniz’e bir kanalla açılma projesi. Bir diğeri Van gölünün aradaki nehirler üzerinden Dicle’ye bağlanması projesi, bir başkası ise Isparta-Burdur civarındaki göllerin birbirleriyle birleştirilmesi projesi. Bir diğeri, şimdi adını hatırlayamadığım bir nehrin kullanılarak Ankara yakınlarında suni bir göl oluşturulması projesi. Tabii hepsi bunlardan ibaret de değildi kuşkusuz. Bazı projeler de ülke yönetimiyle ilgili projelerdi. Her neyse, birçoğu “zihni sinir” projelerdi ama üzerine düşünülmüş ve iktidara iletilmesi gerektiği düşünüldüğünden bizlere iletilmişlerdi. Eğer bu askerler bir biçimde iktidara gelmiş olsalardı belki de bu ülke yararına inandıkları bu projeleri hayata geçirmek isterlerdi. Ama onlar için böyle olmadı. Çünkü, sivil siyasete askeri olarak müdahale etmiş ve kısa sürelerle de olsa ülkeyi yönetmiş olsalar da böyle hayali projelerle uğraşabilmek için siyasette zemin bulamamışlardı. Şimdi ise durum oldukça farklı…
Bunları okuyunca sizlerin de “Çılgın proje” diye adlandırılan Karadeniz’le Marmara’nın bir kanalla birleştirilmesi projesini hatırladığınıza eminim. Evet bu proje de bence bu projeler kıvamında bir proje. Peki ama ne kadar ciddiye alabiliriz bu projeyi? İşte konu yine geldi dayandı iç siyasete. Siz ciddiye alın almayın o sizin bileceğiniz bir iş. Ama hükümetin ciddiye aldığı açık. Daha doğrusu Erdoğan’ın ciddiye aldığı demeliydim sanırım. Üstelik de bugün bu projeye ya da benzerlerine kimsenin dur demesi de pek mümkün değil.
Sanırım bu konuya neden girdiğim şimdi anlaşılmıştır. Demek istediğim şimdi siyasetin zemini değişti. Şimdi siyasette askerin neredeyse yapısında olan “çılgın projeler” sivil olanla buluştu. Tabii bu çılgın projelerin arasında toplumun yukarıdan nasıl daha iyi (!) yönetileceğiyle ilgili “Olağanüstü Hal” yasası ve KHK’lar gibi projeler de var anlaşılan.
Bugün Türkiye’de işleri biçimleyen üst aklın içeride mi dışarıda mı olduğuna varın siz karar verin.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025