Halil BERKTAY
Ataol Behramoğlu’nun, Nâzım’ın 48. ölüm yıldönümünde Moskova’da yaptığı, gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan konuşmayla başladım (25 haziran : Şaka gibi). Bu lider fetişizminin, olası kültürel arkaplanlarından biri olarak “Küçük Baba” ideolojisiyle ilişkisini kurmaya çalıştım (30 haziran). En tepedeki iktidar sahiplerinin neleri bilip neleri bilmeyebilecekleri sorusunu ciddiye alıp açıklamayı denedim (2 temmuz).
Bir kere daha siyasal güncellikten kopuk gözükmek pahasına, bu konuyu sürdüreceğim. BDP’den sonra durup dururken CHP’nin de Meclis’te yemin etmemesiyle oluşturulmak istenen yapay krizi, herkes yazıyor zaten. Ben de bazı televizyonlarda bol bol konuştum, içimi döktüm (Balçiçek Pamir’le Habertürk’te; Erdoğan Aktaş’la aHaber’de, 28 haziran; Hilâl Kaplan’la TVNet’te, 30 Haziran 2011).
Yeter bu kadarı. Kurulan formel hukuk denklemleriyle Silivri’yi boşaltma komplosu adım adım şekillenirken, “Emek, Demokrasi ve Özgürlük” blokundan bazı kişilerin aklının nerede olduğuna; Ergenekon sanıklarından, faraza Levent Tüzel’in “siyasî düşüncelerinden ötürü” içerdeler (!) diye, Ertuğrul Kürkçü’nün de “bir kesimin gözünde şeytanlaştırılmış kişiler” (!!) diye söz etmesinin anlamına; fiilî BDP-CHP beraberliğiyle birlikte bütün bunların da, bu bloka “evetçi-boykotçu-hayırcı sol’un birliği uğruna” veya limitte “her şeye rağmen” oy vermeyi savunmuş olan arkadaşlarımın gözüne çarpıp çarpmadığına... (işbu yazının yayımlanmasına kadar geçecek beş altı günde, bu minvalde daha kimbilir neler olabileceğine karşın) hayır, bir süre değinmeyeceğim.
Memnunum, daha çok Türkiye’nin kültür dokusu üzerine yoğunlaşmaktan –beni bu tür kısa vâdeli sığlıklara gömülmekten koruduğu için. Diğer kişi kültlerinden verdiğim örneklerin ardından, Nâzım ve Atatürk’le; Atatürk’ün nerelere kadar karıştığı, icabında ne talimatlar verdiğiyle; bu bağlamda, Atilla Oral’ın kitabıyla; sırf Atatürk’ün sansürlenmesinden söz edip, lider direktifiyle tarih yazdırtma sorununa değinmemenin (hattâ bunu onaylamanın) ne demek olduğuyla; ayrıca, talimat olmasa bile böyle içselleştirilmiş, bu denli naif bir “Atatürk sevgisi”yle tarih yazılıp yazılamayacağıyla; bir adım ötede, tarihsel bakımdan miadını çoktan doldurmuş bir elitin çöküş sürecinde yaşanan kültürel kırılmalar ortamında, Atatürkçülüğün yeni bir din haline gelip gelmediğiyle devam edeceğim.
Behramoğlu’dan yola çıktığıma göre, onun, Nâzım’ın başına örülen çorabın Tek Adam’dan veya Ebedî Şef’ten bağımsız olması gerektiği yolundaki imâsına döneyim. Bu, Atatürk’ün, Nâzım’ın Erkin gemisinin ayakyoluna ve sonra sintinesine kapatıldığından haberdar olmadığı demekse, eh, bu kadarı tartışılabilir kuşkusuz.
Bir adım daha gideyim. Atatürk, Kara Harp Okulu ve Donanma Komutanlığı dâvâlarının somut seyrinden –örneğin bazı kilit tanıkların, muhbir veya ajan-provokatörlerin ilk ifadelerini geri aldıklarından; Yavuz zırhlısında bazı sol kitaplar okunduğunun ortaya çıkması üzerine açılan ilk soruşturmayı yürüten Hâkim Teğmen Halûk Şehsuvaroğlu’nun, yargılamaya gerek olmadığı sonucuna vardığından; buna rağmen kurulan mahkemeye, söz konusu bütün yayınların serbestçe satıldığının bakanlıklarca da bildirildiğinden– de haberdar olmayabilir miydi ? Evet, bu ayrıntı düzeyinde buna da, pekâlâ mümkündür; somut olarak bilmiyoruz ama olabilir de, olmayabilir de, şeklinde cevap verebiliriz.
Fakat gelelim kilit meseleye; zurnanın zırt dediği yere.
(a) Yeni bir dünya savaşının adım adım gelmekte olduğunu (bizzat Atatürk dahil) pek çok insanın görebildiği o 1938 yılında, Tek Parti devleti ideolojik zapturaptı sıkılaştırmak için her türlü aykırı fikir, çevre ve kıpırtıyı ezip kırmızı çizgilerini daha kalın çizme çabasına girdiyse ve bu bağlamda faraza Mareşal Fevzi Çakmak, “özellikle orduya dokundurtmayız, orduya dokunmaya kalkanı normalden çok kötü yakarız” diye özetlenebilecek bir mesaj verme kararını aldıysa, bu stratejik vizyon ve yönelimin, (İsmet Paşa’nın da başbakanlıktan uzaklaştırılmış olduğu bir sırada) Atatürk’ün en azından onayı olmaksızın kararlaştırılmış ve yürürlüğe konmuş olması mümkün müdür ?
(b) Nâzım’ın ünü, Kara Harp Okulu ve Donanma dâvâlarının düzmece karakteri, o zaman dahi kamuoyunda uyandırdıkları şüphe ve ulaştıkları kötü şöhret, Atatürk’ün sağlığının ise 1938 yaz sonuna kadar çok ağırlaşmadığı gözönünde bulundurulduğunda –şüphesiz pek iyi tanıdığı, Salkım Söğüt ve Bahri Hazer şiirlerini kendi sesinden dinlerken dalıp gittiği– Nâzım Hikmet’in tutuklanıp yargılandığı ve eşi görülmedik derecede ağır hapis cezalarına çarptırıldığını bilmemesi mümkün müdür ?
Her iki soruya da hayır demek zorundayız. Shakespeare’in 94. Sone’sinin açılış dizesi geliyor aklıma. They that have power to hurt, and will do none (İsterse insanların canını yakabilecek [=her şeyi yapabilecek] kudrette, ama kıllarını kıpırdatmayan kişiler)... Şiirin sonunu da hatırlar mısınız peki ? Lilies that fester smell far worse than weeds (Çürüyen zambaklar yaban otlarından çok daha kötü kokar).
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024