Hasan ÖZTÜRK
Ona ‘Kardan Kadın’ ismini eltisi Firdevs Hanım takmıştı. Ayşe geçirdiği felç sonucunda yıllardır yatağından çıkamıyordu. Becerebildiği en iyi şey yatağının üzerinde sırtını yastıklara dayayıp oturabilmesiydi. Bembeyaz saçları, saçlarına yakın beyazlıkta teniyle; ya da başına örttüğü omuzlarına dek inen beyaz örtüsüyle onu görenler kardan kadına benzetirdi gerçekten. Şeker hastalığı nedeniyle gözleri de iyi görmezdi. Kendisini ziyarete gelenleri siluet halinde görür, onları seslerinden tanırdı.
Tek göz odalı kerpiç evi yazları havadar sayılırdı: ancak, kışları soğuk olurdu, özellikle kuzeyden esen Yıldız, Poyraz ve Karayel gibi rüzgârlar evin bir yanından girer diğer yanından çıkarlardı. Böyle olmasına karşın Ayşe’nin bir günden bir güne üşüyorum dememesi eltisi Firdevs Hanım’ın dikkatini çekerdi. Bir gün dayanamayıp sordu:
“Ayşe, dışarıda bir karış kar var, sen bu evde üşümüyor musun?” Rüzgâr kapıdan gidip pencereden çıkıyor. Hiç yakınıp sızlandığını görmedim?” Dedi ona.
“Yakınsam sızlansam ısınır mıyım Firdevs” diye yanıtladı onu Ayşe. Aslında yağlı ve şişman bedeni ufak tefek soğuklarda pek üşümezdi. “Dün çok soğuk olduğu için mi uğramadın yoksa Firdevs?”diye sordu soğuğa hiç dayanamayan eltisine Ayşe..
“Yok canım, ben de şişmanladıktan sonra eskisi gibi üşümüyorum zaten,” diye yanıtladı Ayşe’yi eltisi. Kocaları çoktan ölmüş olan bu iki kadın yalnızlıklarını birbirleriyle her gün görüşüp söyleşerek gidermeye çalışırlardı.
Ayşe’nin derdi üşümek ya da açlık değildi. Yaşayan ilk çocuğu olan (Ayşe on beş doğum yapmış, bu çocuklardan yalnızca dördü yaşamıştı) oğlu sobasını günde iki kez yakacak kadar odun ve çalı çırpı, iki günde bir de yiyebileceği ekmeğini getiriyordu ona. Kızı da her gün dolaşır, evde kendileri için pişirdiği yemeklerden bir sahan getirirdi. Eltisi Firdevs de yemek konusunda yardımcı olurdu Ayşe’ye. Ya kızı, ya da Firdevs sobasını yakıverirlerdi. Ayşe’nin başka önemli dertleri vardı son günlerde. Sanki günden güne eriyormuş gibi bir düşünceye kapılmıştı kadıncağız. Bunu eltisi Firdevs’e söylediğinde, o pek şaşırmıştı.
“Sen aklını mı kaçırdın gı Ayşe? Öyle şey olur mu, insan kar mı da erisin?”
“Belki de öyleyimdir. Sen de öyle ad taktın zaten bana?”
“Eriyesin diye mi taktım ben sana o adı.” Duvarda asılı ucu kırık aynayı getirip eltisinin yüzüne tuttu Firdevs. “Bak bakalım, bu bembeyaz saçlarla, süt gibi ciltle kardan kadına benzemiyor musun?”
“Neden eriyormuşum gibi geliyor bana, söylesene madem?
“İnsan ölünceye kadar erir. Erimen bittiğinde de ölürsün.” Yaptığı bu filozofça açıklama Firdevs’in hoşuna gitmemişti. Tanrının işine karışmış gibi duyumsadı kendisini:” Tövbe tövbe, senin yüzünden neler söylüyorum, bu yaşta günaha giriyorum ?” deyip tövbesiyle günah çıkartmış oldu, yaşları yetmişi geçmiş iki eltiden iki yaş küçüğü Firdevs.
“Olmaz öyle şey diyorsun yani?”
“Niye olmasın? Aklını kaçırırsan olur.”
“Aklımı kaçırmış olmayayım sakın?”
“Aklını kaçırmış olsan bu söylediğini düşünemezsin”.
“Düşünemem değil mi?
“Düşünemezsin ya.”
“Hadi yak şu sobayı da biraz ısınalım.
Firdevs’in piren çalısıyla tutuşturduğu zeytin kütüğü çatırdayarak yanmaya başladığında odaya güzel bir koku yayılmıştı. Bu koku odaya her zaman hâkim olan hafif sidik kokusunu da bastırıyordu. Rahat yürüyebilen ve her gün köyü bir baştan bir başa dolaşıp tüm taze haberleri toplayan Firdevs günlük raporunu verircesine eltisine köydeki son durumları aktardı.
Firdevs’in her gelişine çocuk gibi sevinen Ayşe, onun gidişinde de içini kaplayan hüznü önleyemezdi. Bu akşam ölülerine Yasin okumak için evine erken gitmişti eltisi. İlk zamanlar bu gidişler sonrası güzel hayaller kurar, yalnızlığın verdiği boşluğu öyle doldurmaya çalışırdı. Son günlerde bunu yapamıyordu. Yalnızlığı öylesine uzamıştı ki, hayal kurmakta bile sıkıntı çekiyordu artık. Hâlbuki çok renkli bir yaşamı vardı Ayşe’nin. Yaşam terazisinin acılar kefesi ağır basmasına karşın, anılarının içerisinden güzellerini bulup çıkarmasını öğrenmişti o. Bir yaşına girmeden ölen on bir çocuğunu değil de yaşayan dört çocuğunu düşünürdü örneğin. Kırk iki yaşında doğurduğu küçük oğlu köylerinde ilk kez yüksek öğrenimi bitirme başarısı göstermişti. Her ay onun düzenli olarak gönderdiği üç-beş kuruşla karnını doyurabiliyordu Ayşe. Oya yapıp, teleklikle köyün gelinlerini süsleyerek, hatta ev yıkayıp, yağ sıkıp bin bir güçlükle okuttuğu çocuğu para gönderen ilk kadındı köylerinde o. Tüm yoksulluklarına karşın mutlu günleri de geçmişti kocasıyla. Bunların hayalini kurup mutlu olmaya çalışırdı Ayşe.
Yine akşam oluyordu. Nedense akşam olup da, ne zaman hava kararmaya başlasa, yüreğine çöken o sinsi hüznü önleyemezdi. Kış gecelerinde en yakın dostları olan çakallar, köyün yaslandığı dağda ulumaya başladığında Ayşe onları dinleyip vakit geçirmeye çalışırdı. Çakallar uludukça da her akşam aynı şeyi anımsardı. Birçok anısı silinip gitmişti aklından, o çakalı bir türlü unutamıyordu. Köyleri düşman tarafından işgal edilmiş, on beş kişi, köyün muhtarı olan kayınpederi de içlerinde olmak üzere kurşuna dizilmiş ve tüm evler gibi onların evleri de yakılmıştı. Kendisi, kocası ve kaynanası kaçıp zor kurtulmuşlardı düşmanın elinden. Kendilerini dağlara vurmuşlardı. Ayşe sekiz aylık hamileydi. Köyden kaçtıkları o gece ormanda yalnız kaldığı bir anda karşısına çıkan çakalın kendisine kötü kötü bakarak, dişlerini çıkarıp üzerine saldırmak üzereyken kocasının yetişip onu kurtarmasını her çakal ulumasında anımsardı Ayşe.
İlk çocuğuna hamile olan Ayşe çocuğunu çakalın korkusuyla düşürmemişti ama, İstanbul yollarında yorgunluktan ve üzüntüden düşürüp, Adapazarı’nın bir köyünde gömmüştü ilk çocuğunu. Üç yıllık çok acılı bir İstanbul göçmenlikleri olmuştu. Yarı aç yarı tok ve işgal altında. Hayal kurabildiği zamanlar çektiği bu acıları düşünmezdi Ayşe. İlk gidişinde, Haydarpaşa garından karşıya baktığında beynine kazınan İstanbul siluetini düşünürdü. Kocasıyla bir gün arayla ilkin tramvaya, daha sonra da trene binişlerini anımsayıp mutlu olurdu.
Çakallar ulumaya başlamıştı işte. Nedense her akşam ince sesli bir çakal ilk uluyan olurdu. Diğer çakallar da ulumaya başlar başlamaz Kaya Hanım’ın köpekleri köyden yanıt verirlerdi onlara. Kuzeyde uluyan çakalların sesi daha yakından geliyordu bu akşam. Poyraz bir yandan çakal seslerini dağdan köye indirirken diğer yandan da getirdiği karları yaşlı kadının küçük penceresine savuruyordu. Beyaz Amerikan bezinden yapılmış, pencerenin aralarından gelen rüzgârla ara sıra uçuşan basit perdeyi aralayıp baktı kadın. Cama vuran karlar biraz sonra eriyip akıyordu aşağıya doğru. Özellikle kış gecelerinde sessizliğin sesini dinleyerek uykuya dalardı Ayşe.
Karlara bakan kadın bir anda korkmuş ve içi boşalır gibi olmuştu. Kendisi de böyle mi eriyordu acaba. Eltisi boşuna kardan kadın dememişti ona. Belki de eridiğini gördüğü halde kendisi üzülmesin diye söylemiyordu Firdevs. “Onun öyle huyları vardır, üzülmemem için söylemez” diye düşündü Ayşe. Üzülüp daha kötü olmayayım diye bir akrabamızın ölümünü de günlerce saklamıştı benden.. Bunu bildiği halde yine de eltisinin aleyhinde fazla düşünmemeye, en yakın dostunun hakkını yememeye çalışıyordu. O olmasa ne yapardı? Kendi öz kızı bile kocasının korkusundan günde on dakikadan fazla kalamıyordu yanında.
“Annenin yanına gittiğinde sidik kokuyorsun diyormuş kocası kızına.”
“Aman iyi olsunlar da kocasıyla gelmeyiversin,” diye geçirdi içinden Ayşe. Kadersiz kızı doğru dürüst gün görmemişti. Daha yeni gelinken vurulmuş ölümlerden dönmüştü. Günlerce sabahlara dek dua etmişti kızın ölmemesi için. Yeni gelinken yediği o kurşunu halen bedeninde taşıyordu zavallı. Kızı söylemiyordu ama, kocasının olur olmaz nedenlerle onu dövdüğünü de biliyordu.
Evin yakınlarına dek gelmiş olan köpeklerin havlamaları çakalların dağdan gelen seslerini bastırmaya başlamıştı. Kaya Hanım’ın en az beş altı köpeği olurdu. Kendisine yiyecek ekmeği zor bulan bu iyi yürekli kadının o köpekleri nasıl beslediğini düşünen Ayşe’nin bu olaya aklı pek ermezdi ama komşusunun bu davranışını yine de takdir ederdi.
Üşümüştü, yorganını çenesinin altına dek çekti. Soğuğun etkisinden midir nedir felçli olmayan sol eli yatağın içerisinde dolaştı. Sonra kendi kendine gülüp mırıldandı:”O Çoktan öldü Ayşe, boşuna arıyorsun.” Kocası sağlığında sol tarafında yatardı…
Ayşe’nin annesi üç, babası yedi yaşında ölmüştü. Onu aralarında dokuz yaş fark olan ağabeyi büyütmüştü. Köyde, savaştan önce maddi durumu iyi olan kocasıyla on dokuz yaşındayken evlenmiş; ölünceye dek de kocasını çok sevmişti. Kocası hastalanıp çalışamayınca çok yoksulluk çekmişlerdi ama o hiç dert yanmamıştı bu durumdan. Düşmanın yaktığı eski köylerinin en büyük evine gelin gitmişti. Şimdi ise köyün en küçük ve bakımsız evinde oturuyordu.
Bir an düşünüp sevindi Ayşe, epeydir hayal kuramamanın sıkıntısını çekiyordu. Şimdi ise anımsadığı acılar da olsa hayal kurabildiğine sevinmişti. Hayal kurmadan nasıl yaşayabilirdi bu yatağın içerisinde. Kurduğu hayallerle çıkıp dolaşabiliyordu kırlarda, deniz kıyılarında. İnsan sıkıntıdan aklını kaçırabilirdi hayal kurmadan. Hayalleriyle gidebiliyordu gençlik günlerine. Bir gün arayla Trene, tramvaya öyle binebiliyordu kocasıyla İstanbul’da. O koca kentin, ilk gördüğü andaki siluetini öyle canlandırabiliyordu gözlerinde.
Yatsıdan sonra oğlu geldi. Her gece aynı saatte gelirdi. Onu yoklamadan elli altmış adım uzaklıktaki evine gitmezdi. Her gece annesinin ölüp ölmediğini denetleyen büyük oğul, iki sabahta bir de ekmeğini getirirdi onun. İki kez Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yatan oğluna Şizofreni teşhisi konmuştu hastanede.
Kimseye zararı olmayan oğul kendi derdinin üstesinden gelmeye çalışırdı. İki buçuk beygirlik motoru olan küçük sandalıyla balıkçılık yapardı. Bazı günler tuttuğu balıkları kendisi pişirip annesine getirirdi. Üstü kardan bembeyazdı kapıyı açıp girdiğinde.
“Çok mu kar yağıyor dışarıda oğlum?”diye sordu Ayşe.
“Yağıyor ya. Üşüyor musun? Üşüyorsan sobanı yakıp gideyim?”
“Yok, üşümüyorum. Bu yorgan çok kalın. Ayşe’nin üstünde, seferberlikte İstanbul’dan 1924 yılında Gemlik’e döndüklerinde kendilerine devletçe verilen bir yün yorgan vardı. Yorganın yüzünü birkaç kez değiştirmişti Ayşe. Halen o yorganı kullanır ve: “Bunun kadar ısıtan yorgan hiç görmedim,” derdi eltisine.
“İyi, ben gidiyorum,” dedi oğlu.
“Kardeşinden mektup yok mu?”
“Daha yeni geldi mektup, bekle bakalım. Başka işi mi yok kardeşimin sana mektup yazmaktan başka?”
En büyük mutluluğu Ayşe’nin, küçük oğlundan gelen mektupları komşu çocuklarından Çakır’ın Recep’e okutmasıydı. Aynı mektubu defalarca okuturdu. Recep de bu yalnız kadını kırmamak için her seferinde hiç itiraz etmeden defalarca okurdu mektupları. Çoğunu ezberlemişti kadının küçük oğlundan gelen mektupları Recep.
Yüzünü tam göremediği oğlu kapıyı kapatıp gittikten sonra eskilere doğru yola çıktı Ayşe, Seferberlikte İstanbul’dan Gemlik’e döndüklerinde beşinci çocuğu olarak doğurmuştu bu giden oğlunu. Ne kadar korkmuştu ölecek diye. Ölmemişti çocuk. Birkaç yıldır yüzünü tam göremediği oğlu sarışın orta boyluydu. Onun yakışıklı olduğunu biliyordu Ayşe. “Kadersiz,” diye mırıldandı. Onun da üç çocuğu yaşamamış ölmüştü. Kız olan dördüncü çocuğu yaşamış, kızı yirmi günlükken büyük oğlu hastalanmıştı. Onca derin hocaya okutmuşlar ama hiç birisi oğlunun derdine çare olamamıştı. Daha sonra hastaneye yatırmışlardı onu. Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine onu ziyarete her gittiğinde ölüp ölüp yeniden dirilirdi Ayşe. Oğlunu akıl hastalarının arasında görmeye dayanamazdı. O günleri bugünmüş gibi anımsıyor, her seferinde yüreğinden kerpetenle bir parça koparıyorlarmış gibi oluyordu. Hastane girişindeki kocaman çıplak adamı hiç unutamıyordu. Rodin’in bu çıplak heykeli yerinden kalkıp üstüne doru gelecek sanır ve korkardı kadın.
Ayşe kış boyunca eltisinin gelemediği akşamlar çakal seslerini ve onlara köyden karşılık veren Kaya Hanım’ın köpeklerinin havlamasını, ya da gecenin sessizliğini dinleyerek geçirdi. Tüm olumsuzlukları yenerek yaşamını sürdüren bu yaşlı kadının inci gibi dişleri vardı. Hiç eksiği olmayan dişleriyle her şeyi rahatlıkla yiyebilirdi. Hele oğlunun ve komşuların pişirip getirdiği sığırcıkları kemikleriyle öyle bir yiyişi vardı ki dişlerinin yarısından fazlası eksik olan Firdevs onun bu haline çok imrenirdi.
O yıl olta balığı çok boldu köyde. Oğlu oltayla yakaladığı Karagöz, Mercan, Sinarit gibi balıklardan bol bol yedirmişti annesine. Kadın durmadan:
“Oğlum bunlar pahalı balıklar, benim boğazımdan geçmiyor, bana yedireceğine götürüp satsana,” deyip durmuştu.
“Bu yıl balık çok onun için de para etmiyor bunlar, yemene bak sen,” dedikçe oğlu, o şüpheyle onun yüzüne bakıyordu ama, bulanık gören gözleriyle göremiyordu oğlunun tepkisini. Kendisi eridiği için mi, acıyıp kendisine bu pahalı balıkları yediriyordu acaba oğlu? Kurbanlık koyunlara da son akşamı yonca, arpa yedirirler diye düşünüyordu elinde olmadan.
Kendi mayaladığı bir topak peynirle sabahın erken saatlerinde gelmişti yine biricik yoldaşı Firdevs.
Dayanamayıp sordu eltisine Ayşe:
“Firdevs ben eriyor muyum?”
“Yok canım, nereden çıkardın şimdi onu durup dururken?”
“Durup dururken değil, çok para edecek balıkları hep bana yediriyor oğlum. Onun için şüpheleniyorum.”
“Bu yıl balık çok diyorlar. Her evde balık pişiyor bu sıralar. Dün bana da balık getirdi oğlun, söylememiş miydim sana?”
“Demek öyle he?”
“Öyle öyle merak etme sen. Eridiğin falan da yok.
“Eridiğimi gördüğünde söyle bana olur mu?”
“Eridiğini görürsem söylerim merak etme sen.”
Kış yapacağını yapıp yerini sıcak havalara bırakmaya başlamıştı. Bu köyün baharı da bir başka olurdu. Çiçekleri bir başka kokar, deniz eski deniz olmamasına karşın İmbatlar mis gibi iyot kokardı. Meltemler köyün yaslandığı dağlardan kekik kokuları getirirdi. Ayşe en çok da bu havalarda özlerdi dışarılarını. Firdevs ona kendi eliyle yetiştirdiği bir saksı fesleğen getirdi. Fesleğenin başını çocuk sever gibi felçli olmayan eliyle okşayan Ayşe, ortalığa yayılan güzel kokuyu ta ciğerlerine dek çekti. Eltisine birkaç kez teşekkür etti bunun için.
Firdevs o gün Ayşe’nin yanından evine dönüşünde içinin daraldığını fark etti. Bir süre nedenini düşündü bu sıkıtının. Aklına gelen olasılığı bir süre kafasında evirip çevirdi. Gerçekten olabilir miydi böyle bir şey? Ayşe sanki eriyordu. Bugün dünkünden küçük görünmüştü gözüne eltisi. Böyle bir olasılığa inanmak istemese de gözleriyle görmüştü bu farkı. “Acaba?” diye düşündü.
Komşu köyden bu köye gelin geldiğinde görüp güzelliğine imrendiği eltisini bir süre düşündü. Çok yoksulluk çeken, ama hiçbir gün dert yanmayan bu kadını ilk gördüğü andan beri çok severdi Firdevs. Onun kocası kendisininkinden çok önce ölmüştü. Son yıllarda birbirlerinin dayanağı olmuşlardı. Başta yalnızlıkları olmak üzere her şeylerini bölüşüyorlardı.
Ayşe’nin ölümü kendisini çok sarsacağını ve yalnızlaştıracağını düşündü. Sonra da kendisine kızdı. Koskoca kışı o viran evde ölmeden geçiren kadın, baharın bu güzel günlerinde niçin ölsün ki diye düşündü. Kendisini böylece avutan kadın, yine de geceyi rahat geçiremedi. Kötü rüyalarla sabahı ederken kapının vurulduğunu ve arkasından kadının büyük oğlunun sesini duydu. Kapıyı açtığında:
“Yenge annem sizlere ömür,” derken, kadının büyük oğlunun gözyaşlarını tutmak için çaba harcadığı halinden anlaşılıyordu.
Yaşlı kadın duvarda asıla kuranını alıp eltisinin başında Yasin okumak için Ayşe’nin evinin yolunu tuttu.
Firdevs dikkatle baktı eltisine. O koskoca kadın erimiş, yatağın üzerinde bir çift kömür karası göz kalmıştı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014