Hilâl KAPLAN
Bundan tam 20 yıl önce, yine Ağustos ayı içerisinde PKK, alan hakimiyeti sağlamak için Şırnak'taki kamu binalarını havan topuna tutmayı da içeren bir saldırı sürecini başlatmıştı. Aynı zamanlarda Çukurca'dan, Ağrı'dan ve Kulp'tan da çatışma ve ölüm haberleri geliyordu. Ancak o dönemin bugünden oldukça önemli bir farkı vardı.
Tarihin en kanlı Newrozlarından birisi yaşanmış; 'güvenlik güçleri'nin göstericiler üzerine ateş açması sonucu onlarca sivil öldürülmüştü. Ne yazık ki aynı uygulama sivil ölümlerini protesto etmek için sokağa dökülen kalabalıklar için de geçerli olacaktı. Ayrıca 1992 yılı boyunca 250 faili meçhul cinayet kayıtlara geçmişti.
Yirmi yıl önce Şırnak'taki devlet uygulamalarıyla bugünkü Şemdinli arasında da önemli bir fark var. PKK saldırıları boyunca ev ve dükkânların %70'i hasar görmüş, kentte yaşayan beşi çocuk, toplam 22 sivil 'güvenlik güçleri' tarafından öldürülmüştü. Haneler yakılarak boşaltılıyordu. Yalnızca birkaç gün içinde binlerce Şırnaklı zorunlu göçe tabi tutulmuştu. (Aliza Marcus, "Kan ve İnanç: PKK ve Kürt Hareketi")
Bugünse Şemdinli'de bir halk ayaklanması başlatamadığı için PKK, halkı zor ve baskıyla silahlanmaya zorluyor. Özellikle genç erkek çocuklarını örgüte kaptırmak istemeyen aileler de evlerini bırakıp göç etmek zorunda kalıyor. Anlayacağınız dağdaki hesap ovaya uymuyor. Kürt halkı, yirmi yıl önce olduğu gibi "devrimci halk savaşı" değil, barışçıl yollardan çözüm istiyor. Duran Kalkan'ın ilan ettiği "askeri çözüm süreci" martavallarına kanmıyor.
Yine bugün "çocuk katili" denince –devletin eli bu hususta hiç temiz olmamasına rağmen- akla PKK ve geçtiğimiz haftaki bombalı saldırıda ölen bir yaşındaki Almina bebek geliyor. Lâkin otuz yılın kiri, insaf , vicdan ve hakkaniyet namına herhangi bir kırıntı bile bırakmıyor olsa gerek, Almina bebeğin önümüze koyduğu hakikat karşısında bile hâlâ "ama"larla bulandırılmış cümleler kurulabiliyor. Sabah akşam "şiddetin dilinden uzak durmalıyız" diye nutuk çeken 'barışsever'lerin dilleri, şiddetin kendisi karşısında lâl oluveriyor. "PKK yapmadım diyorsa, yapmamıştır canım" lakayıtlığını sürdürdüklerinden, inandırıcılıklarının kalan son parçası da çöpe gidiyor.
Antep saldırısının PKK cephesindeki yansıması da örgütün amacına ulaşamadığını kanıtlar nitelikte. Cuma günü PKK'ya yakınlığıyla bilinen bir haber sitesinde Antep saldırısıyla alakalı yayınlanan haberin başlığı şöyleydi: "Antep saldırısı, AKP'nin işine yaradı". Haberde yer verilen KCK'nın konuyla ilgili yayınladığı metin kınama ve başsağlığı mesajının ardından şöyle devam ediyor:
"Kim tarafından yapılmış olursa olsun bu olayın sonuçları açıkça ortadır. Bu olay, savaş yürütmekte olan AKP hükümetinin işine yaramıştır."
PKK, hâlen 20 yıl öncesinin taktiklerini uyguluyor. Halkı korkutup sindirme, siyasîleri ve sivilleri kaçırma ya da öldürme, zorla silah altına alma; ne arasanız var. Bir nevi 20 yıl öncesinin devleti PKK'da vücut buluyor. Fakat bu sefer devlet, 20 yıl öncesinin devleti değil. BDP'li vekiller hapiste değil, mecliste. Kürtçe artık hem orta öğrenimin hem de yüksek öğrenimin önemli bir parçası. Anadilde eğitim hakkını savunmayanlar bile tartışılması gerekliliğini dile getiriyorlar. Meclisteki üç parti de siyasal çözüm yollarının denenmesi gerektiğinde hemfikir. Daha önemlisi devlet, PKK'nın tüm kanlı taktiklerine rağmen vatandaşını PKK ile aynı kefeye koymuyor. Evet hata, eksik ve gedik çok ama paradigma değişikliği görmek isteyen gözler için aşikâr.
Türkiye 'Arap baharı'nın estiği ülke halklarının ya örnek aldığı ya da müsbet bulduğu bir ülkeyken, Kürt halkının bu 'kanlı bahar'a neden iştirak etmediğini anlamak zor değil. PKK, mevcut devlete karşı sadece askerî değil, psikolojik yönden de kaybetmeye mahkûm...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019