Hilâl KAPLAN
Devlet, vatandaştan daha güçlüdür. Devlet-vatandaş ilişkisi güç bağlamında asimetrik bir ilişkidir. Devletin, vatandaşını ezmemesi için onun gücünün sınırlarının keskin çizgilerle çizilmesi gereklidir. Ki bu işin sadece teorik kısmıdır, ama söz konusu ezici gücün teorik olarak sınırları belirlenmediği takdirde pratikte çok daha vahim sonuçlarla karşılaşılacağı kesindir.
Devlet-vatandaş bağlamındaki bariz asimetrik güç ilişkisine rağmen, Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren yapılan her anayasanın mevcut ve belirleyici olan ortak özelliği vatandaşı devletten değil, devleti vatandaştan koruyan bir anlayışı içermeleridir. Zira devlet kendisini vatandaşların büyük çoğunluğunu ezerek var etmiştir; dolayısıyla kendisini koruma altına alma yolu vatandaşa karşı korunmaktan geçmektedir. Tabii bu açıktan değil, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" gibi hamasi söylemler üzerinden gerçekleşir.
Devletin hoşuna gitmeyen her söylem, bu bölünmez olduğu iddia edilen birlik fikri üzerinden gayri meşru ilan edilebilir. Nitekim, düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan pek çok mahkeme kararında bu söz kalıbına başvurulduğunu görebiliriz. Liberalizm, sosyalizm veya Türk milliyetçiliği dışındaki her tür milliyetçilik gibi ideolojik bağlanmalardan ya da İslâm veya Hristiyanlık gibi dinlerden neşet eden her tür fikir veya fiil, devletin milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik addedilip yasaklanabilir, merkezin dışına itilip ezilebilir. Bu söz kalıbı, sadece değişmesi teklif dahi edilemeyen maddeler içinde değil; mevcut anayasanın farklı bölümlerinde de geçer.
Örneğin Gençleri Koruma başlığı altındaki 58. Maddede şöyle denir: "Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır." (Milletin değil devletin büyük harfle yazıldığına ayrıca dikkat...)
Bu madde, devletin milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı bulunan görüşleri çok net tarif etmektedir aslında: Atatürkçülük haricindeki tüm görüşler. Buradaki mesela bir siyasî söylem olarak Atatürkçülük değildir. Esas mesele, devletin belli bir siyasî söylemi merkeze alıp, diğer tüm görüşleri gayri meşru ilan edebilecek yetkiye kendisini haiz görmesidir. Atatürkçülük de diğer görüşler gibi devlet korumasının dışına çıkartılıp, diğer görüşlerle masaya eşit şartlarda oturtulursa sorun da ortadan kalkar.
Vatandaşın fikri, zikri, giyimi, vb. üzerine bu kadar kısıtlayıcı güce sahip bir düzende yaşıyor olmamızı mümkün kılan ve 'kılıfına uyduran' bu anlayıştan da yeni anayasa vesilesiyle kurtulmak gereklidir. Aksi takdirde, tarihsel tecrübemizin de gösterdiği gibi devlet, çok kolay haddini aşıp, gücünü vatandaşı ezmek doğrultusunda kullanabilmektedir. Yasalar haddini (sınırını) bildirmediği takdirde, vatandaşın devlete haddini bildirmesi nerdeyse imkânsızdır.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019