İsmet Berkan
Biliyorsunuz, adı hala konulmaya çalışılan bir yeni ekonomik modelimiz var. Bu modeli en kaba haliyle özetleyecek olsak, sıkı para politikasının tam tersi bir politika dememiz gerekir. Gevşek para politikası uyguluyoruz.
Bu politikanın sadece son iki günde ortaya çıkardığı bazı saçmalıkları anlatmak istiyorum:
1.Türkiye İstatistik Kurumu dün yatırım araçlarının kasım ayı getiri rakamlarını açıkladı. Buna göre parasını TL’de tutanlar, sadece kasım ayında TÜFE oranı ile indirgendikten sonra yüzde eksi 2.32 “getiri” elde etmişler. “Getiri” değil “götürü” demek lazım. Kasım başında bankada 100 lirası olanın parası 97 lira 68 kuruşa düşmüş.
2. İşi para alıp satmak olan bankalarımız vatandaştan TL istemiyor. Bu yüzden mevduat faizleri enflasyona göre negatifte. Çünkü bankalarımız Merkez Bankası’ndan istedikleri kadar parayı buluyorlar.
3. Bu sebeple vatandaş TL cinsi mevduattan kaçıyor. Tarihimizde ilk defa bankalarda yabancı para cinsinden mevduat, toplam mevduatın yüzde 63,2’sine yükseldi. Bu yükselişte doların değerinin artmasının da büyük payı var ama TL’den kaçış açık. TL’den kaçmayı devletimiz bir politika olarak uyguluyor; bankada TL tutmanın bir anlamı yok.
4. Dedim ya bankalarımız vatandaştan TL toplamak istemiyor. Bunun sebebi belli. Salı günü Merkez Bankası bankalara 82 milyar lira borç verdi. Bu borcu vermek için ihale açtı, ortalama faiz yüzde 16,16 olarak gerçekleşti. Enflasyonun yüzde 21 olduğu ortamda yüzde 16,16 ile borç bulmak büyük avantaj. Siz banka olsanız vatandaşa yüzde 16,16’dan milim fazla faiz vaat eder misiniz?
5. Bankalarımız, bize ihtiyaç kredisini (ortalama) yüzde 23,57’den, taşıt kredisini 21,48’den, kredi kartı kredisini 21,60’tan, kredi kartı gecikme ödemesini 25,20’den veriyor. Sadece konut kredileri yüzde 16,94 ve ticari krediler 18,88’le resmi enflasyon oranının altında.
6. Konut kredisi diye veya ticari kredi diye bankadan para alıp altına, borsaya veya dolara yatırmak haylı kazançlı olabilir. Kasımda altın yüzde 15,93, borsa yüzde 13,37 ve dolar yüzde 12,72 kazandırdı TÜİK’e göre. Dikkatinizi çekerim, bankanın faizi yıllık, bu kazançlar ise sadece bir ayda elde edildi. İlla kredi çekmek de gerekmiyor; bankalar sizin TL’nizi istemiyor, siz de gidip paranızı dolara, altına, borsaya, hatta kripto paralara yatırıyorsunuz. Borsanın rekorlar kırmasıyla doların fiyatının rekorlar kırması aynı mekanizmanın sonuçları.
7. Bankalarımız salı günü Merkez Bankası’ndan yüzde 16,16 ile borç aldılar. Bu borcun çok küçük bir bölümünü, 3,3 milyar liralık kısmını hemen o gün Hazine’ye borç olarak verdiler. Kaçtan verdiler dersiniz? Yıllık yüzde 22,7 faizle. Yani devletin bir cebinden 16,16 faizle borç alıp öbür cebine 22,7 faizle aktardılar. Miktar küçük ama kazanç güzel.
8. Türkiye Büyük Millet Meclisi halen 2022 yılı bütçe kanununu konuşmaya devam ediyor. Bütçe Meclis’e ilk sunulduğunda, bütçenin dolar karşılığı 203 milyar dolardı. Dün itibarıyla bu rakam 138 milyar dolara indi; çünkü doların fiyatı arttı.
9. Aynen sizin, benim aile bütçem, harcamalarım doların fiyatı artınca nasıl etkileniyorsa, devletin harcamaları da benzer şekilde etkileniyor aslında. Bakın daha şimdiden, bu bütçede böyle bir şey öngörülmemesine rağmen memurlara yüzde 30-35 zam yapılması gündeme geldi bile. Dolardaki bu hızlı artış bütçenin bütün gider kalemlerinde ciddi artışa neden olacak. Yani daha kanunlaşmadan bütün varsayımları berhava olmuş bir bütçemiz var.
10. Peki bütçenin bütün gelir ve gider kalemleri bozulunca devlet ne yapacak? Biz ne yapacaksak aynısını: a. Gelirlerini arttırıp giderlerini kısmaya çalışacak; b. Borç alacak.
11. Daha şimdiden pek hükmü kalmayan bu bütçemizde zaten 2022 yılında devletin ciddi bir miktarda borçlanma gereği vardı; şimdi bu ihtiyaç ansızın astronomik düzeylere yükselecek. Çünkü devletin gelirlerini arttırmanın, yani vergilere zam getirmenin bir limiti var.
12. Bugün hem vatandaş hem bankalar oturduğu yerden para üzerinden para kazanıyor; ama asıl yarın Hazine yoğun borçlanmaya çıkıp devletin gündelik harcamalarını finanse etmeye başladığında göreceğiz biz para üzerinden para kazanmayı.
13. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kendi verisine göre bizim mevcut Avrupa Birliği tanımlı borç stokumuzun milli gelirimize oranı, bu yılın 2. çeyreğinde yüzde 38,4’müş. Yani milli gelirimizin yüzde 38,4’ü kadar borcumuz varmış. Bu, uzun yıllardır Tayyip Erdoğan’ın da övündüğü bir oran. (Mesela 2001 sonunda borcumuz milli gelirimizin yüzde 75,5’iydi.)
14. Ama önümüzdeki aylardan itibaren bu tablonun çok bozulmasını, borç stokunun milli gelire oranının büyük bir hızla yüzde 60’lara gelmesini bekleyen çok sayıda iktisatçı var.
15. Faiz, nas falan derken başladığımızdan daha berbat bir yere ilerliyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.12.2025
15.12.2025
12.12.2025
11.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
2.12.2025
27.11.2025
26.11.2025
21.11.2025