Markar ESAYAN
Kıymetli dostum Salih Tuna son yazısında şöyle hayati bir saptama yapıyordu:
“Şuncağızı ne olur unutmayalım; herhangi bir yerde toplumun farklı katmanları birbirleriyle konuşmuyor, konuşamıyorsa o toplum operasyona uğratılıyor demektir.”
Ben de birkaç gündür bu “konuşamama” durumunun yeni bir şey olmadığını, ülkeye Batıcılaşma süreciyle tarihsel bir sınıfsal “çelişki” sokulduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Bu çelişki, “modern olan ile çağdışı olanın” kavgası olarak sunuldu. Hala da öyle devam ediyor. Ama el insaf, aradan neredeyse 250 yıl geçti; moderniteyi geride bıraktık.
Sürekli aynı şeyi vurguluyorum: “Her ev içinden yıkılır.”
Osmanlı’da öyle, aslında içinden yıkıldı. Biz hala, 2. Abdülhamid’in devrilmemesi halinde, bugün nasıl bir ülke olacağımızı objektif biçimde tartışmıyoruz. Ya hayranız, ya da düşman…
Almanya’nın piyadesi olarak Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşı’na sokar mıydı Abdülhamid?
Hiç zannetmiyorum.
Çünkü o, Batı’nın böl/yönet paradigmasını çözmüş Osmanlı’nın en başarılı diplomatıydı.
Hatalarından değil, bu özelliklerinden ötürü hal edildi.
Bugün Türkiye, ikinci anafor başlarken, güçlü bir devlete ve güçlü bir lidere sahip.
Bunun nasıl bir şans olduğunu görmek için mütevazı bir tarih bilgisine sahip olmak yeterli. Yapısal reformlarda en az 200 yıl gecikmiş Osmanlı’nın 19. yüzyıl başı itibarıyla Batı’nın oyuncağı/kurbanı olmaktan başka bir çaresi kalmamıştı.
Hepimize belletilmiş ezberleri bozmak zorundayız artık.
Bugün hala can alıcı sorunlarımız var. Üst akıl da o noktalara yükleniyor. Tuna’nın girişte alıntıladığım cümlesinde saklı bu.
Sanırım, düne kadar muhafazakârları tehdit, liderlerini de düşman olarak görenlerin bir kısmı, FETÖ, PKK ve DAEŞ karşısında Erdoğan’ın ülkeyi birarada tutan bir mücadele verdiğinin farkındalar.
İkinci büyük anaforun henüz başındayız. Yerli ve milli temel konularda muhafazakârı, ulusalcısı, ülkücüsü, Alevisi, gayrımüslimi ve Kürdü ile “birlik” olacak mıyız, olmayacak mıyız?
İşte bu noktada en büyük arızayı veren maalesef anamuhalefet partisi ve lideri.
Tamahkârlıkları “liseli çocuklara” kışkırtmaya kadar vardı.
Oysa fırtınanın gözüne doğru ilerlerken, hükümeti, muhalefeti, askeri, istihbaratı, medyası, STK’ları ile birlik içinde olmalıyız.
Paylaşımın ikinci yarısı Türkiye ne yaparsa yapsın başlayacaktı. Şansımız ise, bu anaforu, 2001 krizi şartlarında değil, 14 yıllık reformlardan sonra, güçlü bir liderle karşılamamız.
Ne yani, ev içinden yıkılırsa, “eski güzel günlere” dönebileceklerini mi düşünüyorlar?
Olayın Erdoğan’ın hal edilmesiyle sınırlı kalacağını mı zannediyorlar?
Türkiye’yi, liseli çocukları sokağa sürerek, PKK, FETÖ ve DAEŞ’in saldırıları ile içeride güçsüz duruma düşürürken, güneyden onun nefes borusunu bir PKK devleti ile kesmeyi Erdoğan’a karşı bir siyasi mücadele olarak okumak, operasyona uğruyor olduğumuzu gösterir; bir de bol miktarda ahmaklığı…
Türkiye bu zorlukları aşacak, göreceksiniz.
Ama neden ödenecek bedeli arttıralım ki?
AK Parti ve CHP, sosyolojileri ile birbirinin antitezi, artık bu durumu düzeltmek lazım.
Çünkü o tez çürük.
Partiler birbirlerinin düşmanı değil, rakipleri olmalılar. Milli konularda da işbirliği yapmalılar.
Biz mesela, son beş yılda Baykal’ın CHP’nin başında kalması veya AK Parti’yi Erdoğansızlaştırma halinde bugünlerin nasıl yaşanacağını da pek konuşmuyoruz.
Eh, oralardan da üst akıl sırıtıyor zaten.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019