Markar ESAYAN

Türk’ü, Kürt’ü, Sünni’si, Alevi’si, kim varsa...
1.02.2017
969

  CHP’nin ne pahasına olursa olsun, siyaseti normalleştirmemek için elinden gelen her türlü çılgınlığı yapmaya kararlı olduğunu görüyoruz. Tabii bu çılgınlık kapasitesini artırmak için Mayıs 2010’daki Baykal’a dönük kaset kumpası önemli bir kırılma oldu. Partiye Kılıçdaroğlu ile sağduyudan uzaklaşma yönünde makbul bir aktör edindirildi.

CHP, Baykal döneminde de, mesela 27 Nisan muhtırasına verdiği destekle çok da makbul bir görüntü vermiyordu. Ancak, yine de mesele ülke bekası olduğunda, CHP’nin bugün olduğu kadar savrulmayacağını umabilirdik. Sanırım Baykal’a yapılan operasyonun da nedeni buydu.

CHP, kaset operasyonuyla ulusalcı/Atatürkçü çizgisini (ki eski CHP’nin de ne kadar Atatürkçü kaldığı tartışılabilirdi) tamamen terk etti. Seçmenine hiçbir ümit ve başarı kırıntısı vaat etmeyen, bu olmadıkça da eline geçirdiği her şeyi karşısındakine fırlatan bir hırçınlık/depresyon merkezi haline geldi CHP.

Tabii böyle bir savrulmada, CHP’nin son arzu edeceği şey rasyonel bir seçmen kitlesi olurdu. Hiçbir rasyonel seçmen kitlesi, girdiği her seçimi kaybeden bir genel başkanı sırtında taşımak istemezdi. Mezhepçi bir çizgide, HDP’yle benzeşen, her dış politika krizinde karşı tarafı tutan, siyaseten FETÖ’nün ürettiği söylem ve malzemeden başkasını kullanmayan bir partiye CHP seçmeninin uyum sağlaması için gerekli olan tek şey, rasyonaliteyi ikinci plana atacak bir radikalleşmeyi üretmek olurdu.

Kılıçdaroğlu ve CHP, yaklaşık sekiz seneden beridir aslında seçmenini marjinalleştiriyor. Bir benzerini HDP üzerinden Kürt seçmene yapmaya çalıştılar. MİT TIR’ları gibi, Kobani ayaklanmasının suni gerekçelerini etnik bir asabiye yaratmak için kullandılar. Böylelikle, CHP ve HDP üzerinden hem sekülerleri, hem de Kürtleri sokağa çıkarmanın sosyolojisini üretmeye çalıştılar.

CHP-HDP ile PKK-FETÖ işbirliğini bu ortak amaçta aramak gerekiyor. Bu oldukça büyük ve pahalı bir prodüksiyon. Bunun altından ne CHP, ne HDP, ne FETÖ, ne de PKK tek başına kalkabilirdi. Aslen, bunun aklını da üretemezlerdi. Ancak elverişli bir aracı olabilirlerdi.

Son yürüyüş de bu oyunun sergilenen son sahnesi… Cumhurbaşkanlığı sisteminin ülkeyi normalleştireceği, ülkeyi güçlendirirken, radikal akımların aleyhine merkez siyaseti tahkim edeceği biliniyor. Yani 200 yıldır üzerimizde uygulanan böl/yönet taktiğinin panzehri cumhurbaşkanlığı sistemi.

Bu noktada bu kazanımın geri alınması için sokak hareketleri dâhil her şey göze alınmış görünüyor. Planlama, Mısır’da olduğu gibi farklı toplumsal kesimleri karşı karşıya getirmek. Yürüyüşün başarılı olması için de mutlaka bir çatışma çıkması gerekiyor. Çünkü toplumun bu yürüyüşe yüz verdiği yok.

Türk, Kürt, Sünni, Alevi kim varsa, sokaktan, kışkırtmalardan uzak durması bu oyunu bozacaktır. Biz bunların türlüsünü gördük, tecrübeliyiz. Mısır’a, Suriye’ye ve hatta Katar’a olanlar da ortada. Türkiye için planlanan daha farklı değil. Bu mesele de bir siyasi tercih konusu değil.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar