Mehmet TIRAŞ

ÇİN MALI HUKUK VE DEMOKRASİ…
4.03.2024
368

Çin bütün “marka ürünlerin çakma üretimini” yapıyor.

Hemen hemen her sektörü Çin malları örümcek ağı gibi sarmış durumda.

Kaliteli mal üretenlerin kâbusu Çin’in çakma marka üretimi olurken…

Öyle bir duruma geldi ki otomobil ve Kombi parça değiştirilmesi durumunda servis yetkilisi size “orijinal mi olsun, Çin malı mı” diye soruyor.

Çin malı ile orijinali arasındaki fiyat farkı en az yüzde elli daha pahalı…

Vatandaşın tercihi de Çin malı oluyor ama Çin malları fazla uzun ömrü olmadığı için tekrar servise dönerek orijinalini taktırıyorsunuz.

Çin malının adı bütün sektörlerde mizahi bir tanımla “yan sanayi ürünü” olarak biliniyor.

Denetimsiz savrulmuş ülkelerde Çin mallarından oluşmuş, haksız kazanç elde eden koca bir Pazar var.

Çin benzer yaklaşımını siyasal rejiminde de uyguluyor…

Siyasal rejimde de durum farklı değil…

Çin 1996 yılında güvenlik, ekonomik ve kültür alanlarında iş birliğini, Rusya’nın da içinde yer aldığı beş ülkeden oluşan ”Şanghay işbirliği örgütünü” kurdu.

Şanghay beşlisi başlangıçta “Çin,Rusya,Kazakistan,Kırgızistan,Tacakistan” dan  ibaretti.

Daha sonra 2001 yılında Özbekistan katılımı ile 6’ya çıktı ardından, ”Hindistan, Pakistan ve İran’ın katılımıyla” üye sayısı dokuza yükseldi.

Şanghay üyesi bu ülkelerin hiçbirinde, “AB ülkeleri standında ne Demokrasi var ne de Hukuk.”

Bu ülkeler muhalefeti rejim karşıtı ilan eden, harcamalarını denetlettirmeyen tek adam sistemi ile toplumu yönetiyorlar.

Bu pakta yer alan ülkelerin liderleri; kendilerini iktidardan düşürecek bir siyasi oluşum ortaya çıktığında, o oluşumun öncülüğünü yapan politikacıları kısa sürede ortadan kaldırıyorlar.

Bunun son örneği Şubat ayında Rusya’da Putin’in ciddi siyasi muhalifi olan Aleksel Navalny’in  şaibeli bir şekilde Rusya’da cezaevinde öldürülmesidir.

Yeri gelmişken anımsatalım:

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’da Rus lider Putin’e çağrıda bulunmuştu bizi de alın Şanghay’a” diye.

Ankara’nın AB müzakerelerinden uzaklaşması ve ardından Şanghay paktında yer almak istemesi, muhalefetsiz mutlak iktidar gücünü elinde tutmanın, ancak Şanghay örgütünün içinde görüyor olması tesadüf olamaz…

Çağdaş, çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiyi içselleştiremeyen AKP ve ortakları, partili Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra bu ülkelerin kervanına katılmış durumdalar.

“Hukuk ve demokrasiyi Çin malı gibi görenler demokrasinin taklidini yapıyorlar.”

Bir ülkenin demokratik olduğunun değişmez iki kriteri vardır.

Birisi, dünyada Basın özgürlüğünde sırlamasındaki yeri…

İkincisi ise, dünyada hukuk devleti endeksinde sıralamalarındaki yeri belirliyor.

Şanghay paktının üyesi ülkeler ve Türkiye yerlerde sürünüyor.

“Çin Basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 179’da yer alırken,

Rusya 164’cü sırada,

Türkiye ise 165’ci sırada yer alıyor.

Hukuk devleti endeksinde 140 ülke arasında,

Çin 95’ci sırada,

Rusya 113’cü,

Türkiye ise 117’ci sıraya demir atmış durumda.”

Bu ülkeler, Mahkemeleri adalet dağıtan bir yer olarak değil de muhaliflerini tutuklatan yerler olarak kullanıyorlar.

Demokrasi ve hukukun taklidini yapan ülkelere, buna bizde dahil olduk muhalefete ve yargıya hesap verme diye bizim iktidarında sorumluluğu yok.

Sandık demokrasinin namusu diyenler…

Güya seçimle iktidara geliyorlar ama muhalefetle seçimlerde eşit şartlarda yarışmak istemiyorlar…

Muhalifleri seçimi kazanırlarsa milli iradeyi yok sayıp hukuksuz bir yolunu bulup görevden alıyorlar.

Muhalefetsiz mutlak iktidarlarını sürdürmek isteyen tek adam sistemleri zaman içerisinde, kendi medyalarını, kendi zenginlerini kamu ihaleleri üzerinden yaratırlarken…

Silahlı ve sivil bürokrasiyi de imtiyazlı konuma getirip, talimatla karar aldırıyorlar.

Bunun en somut örneği bizim ülkemiz de uygulanıyor:

“Generallerin, Valilerin, Hâkim ve Savcıların maaşlarının gizlenmesidir. Maaşları halkın vergileriyle veriliyor ama kaç para maaş aldıklarını halk bilmiyor...”

Çin usulü demokrasinin tipik bir örneği.

Demokrasi ve hukukun taklidini yapanlar; altında imzaları olduğu halde uluslararası anlaşmaları uygulamayanlar, evrensel değerleri yok sayanlar, bireyin özgürlüğünü, azınlık haklarını tanımayanlar, insanı değil de devleti kutsayanlar, toplumsal sorunları çözemiyorlar daha da derinleştiriyorlar.

Şanghay paktına üye ülkeler ve Türkiye’de bunu yaşamıyor mu?

Mevcut iktidarın toplumu götürmek istediği adreste “Şanghay paktı”  değil mi?

İktidarda olan Siyasal İslam rejimi de bu yolda ilerliyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar