Mehmet Y. Yılmaz
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tank Palet Fabrikası’nın Katar’a (bir iddiaya göre) satılması, (bir iddiaya göre) kiralanması hakkındaki sözleri üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na 250 bin lira tutarında tazminat davası açtı.
Bizim hukukumuzda manevi-maddi tazminatların zenginleştirici olmaması gerekiyor, bilmiyorum duymuş muydunuz?
Tazminat miktarı belirlenirken kişinin maddi durumu, daha ne kadar süreyle düzenli gelir elde edebileceği filan gibi hususlar, "kalbim çok kırıldı" gibi iddialardan daha önemli oluyor.
Bu açıdan bakınca AKP Genel Başkanı’nın istediği ve mahkeme kararıyla alabildiği tazminat miktarları hep ilgimi çekiyor.
Mesela ben ölsem, çatlasam birisinden 250 bin lira manevi ya da maddi tazminat alamam.
Allah nazardan saklasın, Erdoğan’ın nasıl bir serveti oluşmuş olmalı ki mahkemeler 250 bini bir kenara koyun, 1 milyon liralık tazminata hak kazanmasına bile karar verebiliyor.
Yargıçlar bu kararlarıyla bizlere bir şeyler mi anlatmak istiyorlar, orasını ben bilmem.
Tabii Erdoğan-Kılıçdaroğlu arasında manevi tazminat söz konusu olduğunda daha önce dört kere sorduğum ama yanıtını bir türlü alamadığım bir soruyu yine hatırladım. Ve mesleğimizin "fikri takip" kuralı gereği, bir kez daha sormak istiyorum.
Olayı tekrar hatırlayalım, çünkü üzerinden hayli zaman geçti:
Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan ailesi fertlerinin Man Adası’nda kurulu Bellway şirketine para gönderdiklerini iddia etmişti.
Erdoğan bunun üzerine mahkemeye başvurdu ve para trafiğinin yönünün ters olduğunu söyledi.
15 milyon dolar, Man Adası’ndaki Bellway şirketinden, Erdoğan ailesinin fertlerine gönderilmişti ve bunun nedeni de ailenin kurmuş olduğu bir şirketi yurt dışında satmış olmasıydı.
Kılıçdaroğlu’nun iddiaları ile ilgili olarak Erdoğan ailesinin fertleri hakkında takipsizlik kararı verilirken bu para trafiği de açıklandı. Savcılık da bunun kara para olmadığı kanaatindeydi.
Man Adası’ndan Türkiye’ye 15 Aralık 2011 tarihi ile 4 Ocak 2012 tarihleri arasında gönderilen paranın dökümü şöyle:
* Burak Erdoğan’a (Cumhurbaşkanı’nın büyük oğlu): 3 milyon 750 bin ABD Doları.
* Mustafa Erdoğan’a (Cumhurbaşkanı’nın kardeşi): 3 milyon 750 bin ABD Doları.
* Ziya İlgen’e (Cumhurbaşkanı’nın eniştesi): 3 milyon 750 bin ABD Doları.
* Osman Ketenci’ye (Cumhurbaşkanı’nın dünürü): 2 milyon 250 bin ABD Doları.
* Mustafa Gündoğan’a (Cumhurbaşkanı’nın eski özel kalem müdürü, köylüsü): 1 milyon 500 bin ABD Doları.
Mahkemelerce de onaylandığı gibi bu paralar, yurt dışında satılan bir şirketin satışı karşılığında ödendi. Banka kayıtları da savcılığın takipsizlik kararında yer alıyor.
Benim merak ettiğim ama nedense CHP liderinin merak etmediği, Erdoğan’ın ise daha önce sormuş olmama rağmen duymazdan geldiği sorularım şöyle:
Hangi şirket satıldı? Bu şirketin faaliyet alanı neydi?
Bu şirket hangi tarihte, hangi sermaye ile kuruldu ve bu fiyata satılabilmesi için nasıl bir ticari başarı gösterdi? Kurulduğundan satılana kadar ne kadar kâr etmiş, ne kadar vergi ödemişti?
Biz seçmenlerin bu soruların yanıtını bilmeleri de gerekmiyor mu?
Ayrıca ortada Binali Bey’in çocuklarınınkiyle yarışacak büyük bir başarı var gibi görünüyor:
Bu şirketi nasıl kurdular, nasıl büyütüp, yabancı bir şirkete nasıl satabildiler?
Bunlar değersiz bilgiler değil.
Bu başarıyı yaratanların deneyimlerinden, genç girişimciler de faydalansa, daha iyi olmaz mı?
* * *
İslam’ı hayatımızın neresine koyacağız?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz" dedi.
Kimliğini öncelikle "inançlı bir Müslüman" olarak tanımladığını biliyoruz.
Onun için kişisel yaşamında, kendi doğru bildiği dini hükümleri hayatının merkezine yerleştirmesine kimsenin bir diyeceği olamaz.
"Kendi doğru bildiği" diye özellikle vurguladım, çünkü kendisini tıpkı Erdoğan gibi "inançlı Müslüman" olarak tanımladığı halde İslam’ı ondan çok farklı yorumlayanların olduğunu da biliyoruz.
Yani kişisel olarak dileyen hayatının merkezine kendi inandığı biçimiyle dini koyabilir, kendi bileceği iştir.
Erdoğan daha sonra konuşmasına şöyle devam etti:
"Bizim inancımızda din sadece belli mekanlara, haftanın belli günlerine hasredilmiş bir olgu değildir. İslam, hayatımızın tüm alanlarını kuşatan, kucaklayan, kurallar, yasaklar manzumesidir. Yaşantımızın her safhasını düzenleyen bir dine inanıyoruz."
Yine kişisel yaşamından söz ediyor ise buna kim itiraz edebilir?
Ama "hayatın bütün alanları" dediğinde durup, derin bir nefes almasında da yarar görüyorum.
"İslam’ın hayatın tüm alanlarını kuşatan, kucaklayan kurallar, yasaklar manzumesi" olması, toplumsal yaşantımızı da buna göre düzenleyeceğimiz anlamına mı geliyor?
Eğer bu anlamda söylüyor ise tarif ettiği şey teolojik esaslara göre yönetilen bir toplum oluyor.
Kısaca şeriat düzeni de diyebiliriz.
Bizim Anayasa’mız, Cumhuriyet’i "laik, demokratik, hukuk devleti" olarak tarif ediyor.
Yani bu toplunun yaşantısını düzenleyen kurallar bütününü, dini esaslara dayandıramazsınız. Dayandırmak istiyorsanız Anayasa ile sorununuz var demektir.
Çünkü dini kuralların çerçevelediği bir kamu idaresi, tanımı gereği, demokratik de olamaz.
Cumhurbaşkanı’nın kalbinin derinliklerinde İslami kurallara dayalı bir yönetim biçimini tesis etmenin yattığı hiçbirimiz için sır değil.
Eğitimi dini esaslara dayandırma çabası, fırsatını buldukça dilinden dökülen şeriata dayalı yaşama duyduğu özlem cümleleri ile bunu öğrenmiştik zaten.
Demokratik bir toplumda böyle fikirlere sahip olmak da kabul edilebilir bir durumdur.
Kabul edilemeyecek olan şey, bu yaşam biçiminin topluma dikte edilmesi, toplumun buna zorlanmasıdır.
Çünkü böyle konuştuğu vakit, şeriata dayalı bir yönetim kurma yönünde elindeki gücü kullanabileceği ile ilgili kuşkular da yaratıyor.
Hiç aklından çıkarmaması gereken şey şudur: Meşruiyetini bugün yürürlükte bulunan Anayasa’dan alıyor.
Anayasa’yı tamamen ortadan kaldıracak hayallere, fikirlere sahip olması, bu meşruiyeti de tartışılır hale getirir.
Recep Tayyip Erdoğan, artık laik ve demokratik bir hukuk devletinin Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlarsa, hepimiz için hayırlısı olur.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025