Mümtazer TÜRKÖNE
Bir “devr-i sabık” olacak mı? Mutlaka ve kaçınılmaz biçimde. Yeni Dönem’in rengi ve kişiliği, eski hesaplar görülürken oluşur.
Askerî vesayet dönemi nasıl Ergenekon, Balyoz fırtınaları ile kapandıysa, Erdoğan dönemi de, dava dosyaları ikmal edilerek tarihin kucağına öksüz bir çocuk gibi emanet edilecek. İnsanlar gibi iktidarlar da fani, neyse ki arada boşluk olmuyor; her iktidar sahibi koltuğunu başka bir iktidar sahibine bırakıyor. Dönemler de öyle.
17/25 Aralık dosyalarının üzerini örtmek Türkiye’ye çok pahalıya patladı. Sadece yargı erki, bağımsızlığını ve adalet dağıtma yeteneğini yitirmedi; hukukla birlikte ülkenin var olan siyasî-ekonomik düzeni de yerle bir oldu. Bugünün geçiş hükümeti, ekonomisini, temel siyasî sorunlarını, uluslararası ilişkilerini yönetemeyen bir yapı sergilemiyor mu? Türkiye açıkça yönetilemeyen bir ülke. Sebeplerle sonuçlar arasındaki ilişkiyi doğru kurmayı nasıl olsa “devr-i sabık davaları” görülürken, ince detaylarına kadar öğrenme fırsatı bulacağız. İktidar suç bastırmak için hukuku alt-üst etmeseydi, düşmanlar icat etmek için cadı avı başlatmasaydı bugün büyüyen “yönetim zaafları”, “kriz manzaraları” ortaya çıkar mıydı? Finans sistemindeki kırılganlığın “Bank Asya’ya çökme operasyonu”nun sonucu olduğunu görmek için bankacı olmaya gerek yok. Sermayenin dünyanın her yerinde aradığı güveni, Erdoğan’ın emrivakilerinde bulabilmesi mümkün müydü? Adalete güven, herhalde tarih boyunca bu kadar düşmemişti. Yargı bağımsız olsaydı, yargıçlık teminatı işleseydi her çeşit suçta böylesine patlama yaşanır mıydı? Yolsuzluklar soruşturulmasın diye taşlar bağlanınca bütün köpeklere gün doğdu. Bedelini hepimiz ödüyoruz. Yeni bir inşa süreci için enine boyuna devr-i sabık muhasebesine girişmek zorundayız.
Devr-i sabık, üç ana dava kapsamında gündem oluşturacak. İlki görülemeyen davaların kendisi; yani 17 Aralık’ın kapatılan, 25 Aralık’ın açılamayan soruşturmaları tamamlanacak ve eksiksiz bir şekilde adalet hükmünü ikmal edecek. İkincisi bu soruşturmaları kapatmak için işlenen suçların faillerinin yargılandığı dava olacak. “Kanunsuz emir”, “konusu suç teşkil eden emir”, “yargıyı engelleme” gibi suçlamalarla çok sayıda kamu görevlisi yargılanacak. Üçüncü olarak, kamu gücü ve imkânları ile sürdürülen ve çok geniş bir mağdur kitlesi oluşturan sistematik cadı avı ve muhalefeti susturma operasyonları dava konusu yapılacak. Bank Asya operasyonu ile emniyet teşkilatında yapılan kıyımı ve kanuna aykırı soruşturmaları muhtemelen iki ana dosyadan takip edeceğiz. Bank Asya operasyonuna “yetkili” olarak bulaşanların, bu bankanın itibarını zedeleyecek haber yapanların, devletin tepesinde “bu banka zaten batmış” diye batırmaya çalışanların yargılanmadığı bir ülkede en basit bir piyasa kuralını işletemez ve ekonominizi ayakta tutamazsınız.
Görünen o ki bugünün söz ve hüküm sahibi epeyce makbul zevatı kanunsuz eylem ve işlemleri için yargı önünde hesap verecek. Aksi mümkün mü? Suçların cezasız kaldığına dair yakın tarihte tek bir istisna bile yok. Üstelik bu devr-i sabık’ın bir özelliği var. Sandıktan çıkan bir iktidarın suçlarını, yine sandıktan çıkan ve bu konuda vekâlet alan bir iktidar yargıya taşımış ve parlamenter denetim yollarını açmış olacak. Dahası da var. 2002 yılında bu iktidara destek veren ve üç dönem iktidarda tutan ana aktörler de devr-i sabık hesabında “davacı” sıfatıyla yer alacak. Hiç kuşkunuz olmasın, yargılanacak olan 12 sene değil, sadece 2012 sonrası. Dünün bütün sivil dinamiklerini arkasına almış bir iktidar değil, sadece müteahhit lobilerine ve inşaat sektörüne hizmet eden ve bir-iki fikir fukarası kalem marifetiyle algı operasyonları yürüten daracık bir iktidar çekirdeği söz konusu olan.
Yukardaki davalar arasında “laik rejimi yıkmak” gibi bir suçlama yer almayacak; belki sadece “dince kutsal sayılan değerleri siyasî çıkarlara alet etme” suçlaması, ana iddiaların tamamlayıcı unsuru olarak boy gösterecek.
Devr-i sabık yaklaşıyor. Yeni dönemin iktidarının temel taşını devr-i sabık muhasebesi oluşturuyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025