Murat BELGE
“Türkiye’de Müslümanlar” –diye söze başlamak yanıltıcı olabilir, çünkü neredeyse tamamı Müslüman olan bir toplumdan söz ediyoruz. İslâm’ı özel, kişisel bir dinî inanç ve ibadet biçiminin ötesinde bir düşünce ve davranış rehberi olarak görenler, diyeyim. Bu insanlar bu toplumda habire itilip kakıldıklarını hissettiler. Bir yanılgı mıydı böyle hissetmeleri? Değildi bence. Cumhuriyet’in yapılanması, laik seçkinler ve dindar kitle ayrımı üzerine kurulmuştu. İdeolojik olduğu kadar (onunla aynı zamanda) sınıfsal ayrımlar, bu kesimlerin birinden ötekine geçmeyi aşağı yukarı imkânsız hale getiriyordu.
Ayrımın en çabuk elle tutulur sonuçlarından biri, “İslâmcı” denen kesime bir “mağduriyet” duygusu vermesi oldu.
Mağduriyet duygusuyla yaşamak iyi bir şey, hoş bir şey değildir. Ama, biliyor musunuz, bazı rahatlatıcı yanları vardır. Önemli kararların verildiği odaya sizi almıyorlar. Dolayısıyla gidişatın yönü, biçimi üstünde bir etkiniz yok, ama olanlardan ötürü sorumluluğunuz da yok.
Bir tarafta siz varsınız. Bu oldukça “ak ve kara” ayrımın bir yanında siz duruyor ve kendinizi biz diye tanımlıyorsunuz. Öbür uçta duranlar da, otomatikman, onlar. İpler, onlar’ın elinde. İşlerin gidişatından memnun değilsiniz; ama bunları yapanlar, onlar. Zaten onlar her şeyi böyle yaptıkları içinbiz de bu taraftayız.
Başında siyasî önder olarak Necmettin Erbakan’ın bulunduğu İslâmcı siyasî hareket onlar’ın, yani Kemalizm’in kendilerini itmesinden, alt kata kapatmak istemesinden şikâyetçiydi ama bu “İslâmcı” tanımını kabul ediyor, bunu genişletmek üzere bir harekete geçmeyi gereksiz buluyordu. Böylece, bildiğimiz olaylar yaşandı; AKP kuruldu; tek başına iktidar olmayı başardı. Şimdi de, toplumun yarısının oyunu almış bir parti olarak orada. İpler şimdi onun elinde; kararları o veriyor, o yürütüyor. “Yürütme”nin üslûbunu da o belirliyor.
Böylece, İslâmî siyaset, Kemalizm’in kendisini kapattığı o klostrofobik ortamdan çıktı.
Bu demektir ki, “Onlar yapıyor; onlar zaten hep öyle yapar” demenin temelleri de aşındı. Bundan sonra, toplumun bu kampında birarada duranlar, “Biz yapıyoruz” demek durumundalar. Aynı anda,yapılan karşısında tavır almak durumundalar.
Türkiye toplumunun şu anda en önemli varoluşsal sorunu bu. Toplumun geleceği de bu soruna karşı alınan tavra göre biçimlenecek. CHP ya da MHP gibi partilerin “gelecek”le bir ilgileri kalmadı. Ancak yeni bir askerî darbe onlara bekledikleri “hayat öpücüğü”nü kazandırabilir. O da ufukta gözükmüyor gibi.
Gerilim, yukarıda anlattığım şekilde, “biz” ile “onlar” arasında mıydı? Bu arada “ilkeler” diye bir şeyler de yok muydu? Bazı davranışlar, “onlar” yaparsa kötü, “biz” yaparsak iyi midir?
Varsayalım, başımız bağlı diye bizi üniversiteye almıyorlar; biz de protesto eylemindeyiz. Sağa bakıyorum başı bağlı bir kız, sola bakıyorum başı bağlı bir kız. Hep birlikte biz oluyoruz; mağduruz;biz’i mağdur ediyorlar. Sağımdaki başı bağlı kızın, solumdaki başı bağlı kızın demokrasinin, söz özgürlüğünün sınırları hakkında veya İran’daki İslâmî rejimin yasakları, uygulamaları, kırbaç cezaları hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum, sormadım ki.
Fırsatımız da olmadı böyle şeyler konuşmaya. Şimdi sorunumuz, başımız bağlı, üniversiteye girmek.
Böyleydi. Şimdi böyle değil. Şimdi böyle şeyler konuşmaya fırsat olduğu gibi zorunluk da var. Hayat zorluyor. Alt katta kapalı değiliz artık.
Bizim siyaset geleneğimiz “takım tutma” üstüne kuruludur. Bu yeni eşikte de egemen tavrın bu olacağından fazla şüphem yok. Ama, “egemen” olsa da, herkesi kapsayan eğilimin bu olacağını düşünmüyorum. İstisnaları olacaktır, istisnaları çoğalacaktır.
Türkiye’nin “normal” bir toplum haline gelmesinin yolu da budur.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025