Mustafa Karaalioğlu
Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun aktardığı ABD’nin FETÖ lideri Gülen’in iadesi için iyimser yaklaşım içinde olduğu bilgisinden başlayalım. Türkiye’nin bu konudaki geniş kapsamlı dosyalarına rağmen Washington’un bugüne kadar olumlu bir tavır içinde olmamasının ardından şimdi Trump’ın sınır dışı ihtimalini dile getirmesi hiç şüphesiz olumludur. Dahası, Türkiye açısından bu siyasi ve diplomatik başarıdır. ABD ile bir dizi gerilim yaşandığı ortamda bu aşamaya ulaşılması küçümsenemeyecek bir gelişmedir. ABD Başkanı’nın bu noktaya gelmiş olması, meselenin kendisine iyi ve ikna edici bir şekilde anlatıldığını gösteriyor.
İade ve sınır dışı süreçleri böyle konuşmalarla başlar ve zamanla mesafe alınır. Türkiye bu aşamada şimdi daha teknik ve hukuki bir süreç takip ederek siyasi planda elde ettiği bu kazanımı desteklemelidir. Şimdiden sonra teknik adımlarla birlikte meselenin daha fazla dillendirilmesi ve kulakların alıştırılması işe yaracaktır.
Gelelim Bakan’ın aktardığı ikinci önemli konuya…
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye diktatörü Esad’ın “demokratik bir seçim kazanması” durumda kendisiyle çalışmayı düşünebileceğimizi söyledi. Burada biraz duralım…
Bu cümle, Türkiye açısından Suriye’de iç savaşın başladığı günden beri ilk kez sarfedilmektedir ve kesin olmamakla birlikte böylesi bir konuda olabilecek kadar net bir tutum değişikliğini ilan etmektedir. Baştan söyleyelim, içerdiği şart nedeniyle de yanlıştır. Çünkü, Suriye’de içinde Esad’ın bulunduğu bir demokratik seçim mümkün değildir. Umarız bu yaklaşım Astana sürecinin bir perspektifi değildir.
Esad rejimi, iç savaş boyunca nüfusunun en az üçte birini, yani; 26 milyonluk Suriye’nin 8 milyonunun mülteci durumuna düşürmüştür. Bunların sadece 4 milyonu yakını bizim ülkemizde hayatlarına devam etmek zorunda kalmıştır. Yine nüfusun bir o kadarlık bölümlü de Suriye içinde mülteci durumuna düşmüştür. Süreç içinde en iyi tahminle 600 bin ya da 1 milyona yakın sivil de rejim tarafından katledilmiştir. Esad, Rusya’nın desteğini alıp işleri lehine çevirmeye başladıktan sonra ise, geri dönüşleri imkansız hale getirmek için de mültecilerin mülklerine el koymayı garanti eden bir yasa çıkararak bu durumu kalıcı hale getirmenin yollarına bakmaktadır.
Özetleyecek olursak, gidenlerin geri gelmesini istememekte ve kalan Sünni nüfusun da ülkede bir geleceği olmaması için eski düzenden daha katı bir hazırlık içinde bulunmaktadır. Bir anlamda, (Sünni) vatandaşına karşı yaptığı savaşın galibi olarak yeni düzende onlara eskisi kadar bile hayat alanı tanımamayı kendinde hak görmektedir.
Bu şartlar altında Suriye’de demokratik bir seçim şöyle dursun, asgari insani şartlarda düzen tesisi bile imkan dahilinde değildir. Göstermelik, usulen bir seçim yapacağı bellidir ve buna Rusya ve İran başta olmak üzere ve belki Suriye halkını zaten terketmeye hazır olan Trump yönetimi de onay verecektir. Biz bari bunu yapmayalım, Esad diktatörlüğünü onaylamayalım. “Yapanın yanına kâr kalıyor dünyası”na bir imza da biz atmayalım. Türkiye’nin Suriye politikası başarılı olmayabilir ama tezleri ve ahlaki tutumu baştan beri haklıydı ve öyle de kalmalıdır. Öte yandan, Şam ile Ankara arasındaki ilişkiler hiçbir zaman düzelmeyeceği için, böyle bir onay sadece Esad’ın başarı hanesine yazılmaktan öteye anlam ifade etmez. Ne PYD meselesinde işe yarar ne de mültecilerin iadesinde… İki konuda da Esad Türkiye politikalarına uygun tavır takınmaz, takınamaz.
Sanılanın aksine, Suriye dosyasında hala en iyi yol Ankara’nın baskısını Esad üzerinde ağır bir şekilde hissettirmeye devam etmektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025