Namık ÇINAR
Az gitmişiz uz gitmişiz, dere tepe düz gitmişiz; koca bir yüzyılda ancak “ne mutlu Türk’üm diyene”den, “ne mutlu Müslüman’ım diyene”ye gelmişiz.
İnsan olmanın yeterli sayılacağı çağdaş bir anlayışı ise, henüz keşfedememişiz.
Siyasal gücün sopası hangisinin eline geçtiyse diğerinin üstünde haldır haldır dönenerek, insanları âdetâ iki değirmentaşı arasında ufalayan bu anlayışlar, koskoca toplumu eze eze öğüttükleri sorunlu bir coğrafya yaratmaktan öteye gidememişler.
Bunlardan gözünü skolastiklik bürümüş olanı, şimdilerde tenekeden bir “altın çağ” yaşıyor.
Birkaç gün önce, yegâne ölçünün din olduğunu artık saklama gereği bile duymadıkları pervasızlıklarla,Erdoğan’ın neredeyse Miraç’a yükseltildiği bir törenle, hemen hepsinin “ortak davası” İslâmcılık olan kendi dünyalarının azizlerine “Necip Fazıl Ödülleri” verdiler.
Erdoğan’ın elinden tutup sahneye çıkardığı duayen takımından biri, tıpkı daha öncesinin Jakoben milliyetçileri gibi muzaffer bir eda ile, “ne mutlu Müslüman’ım diyene” şeklindeki karşı düsturlarını haykırarak, içinden geçtiğimiz süreçte üstte dönen değirmentaşında sıranın kimde olduğunu bütün çıplaklığıyla sergilemiş oldu.
Benim açımdan fark etmez, ha bu olmuş, ha öbürü!
Bunlardan hangisi olsa demokrasi üremez çünkü.
O yüzden, del’lenip de yormayın kendinizi!
Her şey olacağına varır.
Sarkaç bir yana ne kadar çekiştirilmişse, kurtulduğunda o kadar savrulur diğer yana da.
Tasalanmayın boşuna, yerçekimi diye bir şey var; salına salına dinginleşecektir sonunda.
Sokrates’e “Seni ölüme mahkûm ettiler” dediklerinde, “Tabiat da onları” demiş, kıs kıs gülerek.
Kimsenin kâr kalmaz yanına, yaptıkları.
Ve aykırı düşemez hayata, hiçbir şey.
Neticede din, vahyin hâlâ etkili olduğu arkaik toplumlarda, kitlelere arzu edilen sosyo-politik şekli verebilmek için kullanılagelen dogmalar bütünüdür.
Siyasal olarak da, toplumları biçimlendirmede şimdiye kadar bulunmuş en etkili ve o nedenle de en yarayışlı araç olmuştur.
Çünkü tartışmaya yer vermediği “tanrısal söylemi” esas alarak, insandaki “eleştirel aklı” devre dışı bırakmıştır.
Politikadaki vazgeçilmezliği buradan gelir.
Ne ki, insandan “eleştirel aklı” alırsanız, ortada “insan” kalmaz. O artık başka bir şey olur.
Bu yüzden, çağdaş toplumlarda din, temel hak ve özgürlükler bağlamında bireyin kendi tercih dünyasına bırakılmış, politik alanı düzenlemesine ise izin verilmemiştir.
Gelin görün ki, Erdoğan’ın başını çektiği dinci bir siyaset, bu konuda belâsını bulmadan sönümlenecek gibi gözükmemektedir.
Nitekim aynı törende, milli şiarımızın “fetih” olduğunu da ifade etmiştir.
Fütuhat demek, bir yanıyla tarihsel olarak kılıç zoruyla İslâm misyonerliği demektir.
Onun altında yatan maddi gerçeklik ise, kitle üretim ilişkilerinin ve üretim araçlarının izdüşümüne uygun sürdürülebilir bir hayat tarzı oluşturacak şekilde yaşamak yerine, toplumsal varoluşu diğer başka gruplara ait “artı değer”lere el koymak suretiyle yürütmek vandallığından ibaret olduğudur.
Ne zaman ki güçten düşüp haramilik yapamaz hâle gelmişler; İslâm coğrafyası aç kalmış, fütuhat ekonomisi çökmüştür.
Elbette ki, fütuhat kültürü bu toplumlar İslâm oldukları için değil, kurguladıkları maddi hayat öyle elverdiği için dinsel bir mahiyet almıştır, ama insan denen canlı türün dünyayı “geliştirmek için değiştirmek” gibi de bir özelliği yok mudur?
Sonuç olarak, geleceğe matuf bir önerisi mümkün gözükmeyen siyasal dincilik, boyunun ölçüsü alınana kadar belli ki bu ülkede yaşanmadan olmayacak.
Tabii, fatura da buna göre kesilecek.
Ne var ki, çoğu zaman olduğu gibi, bu uğurda nelerin kaybedildiği geniş kitlelerce gene bilinmeyecek.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016