Pelin CENGİZ
Gezi Parkı protestolarında yaşananları özetlerken, sık sık Malcolm X’in, “Ben doğrudan yanayım, kimin söylediği fark etmez. Ben adaletten yanayım, kimin lehine veya aleyhine olduğu fark etmez...” şeklindeki sözlerinin alıntılanması dikkat çekiciydi.
Mayıs ayının sonlarından bu yana Türkiye’ye dalga dalga yayılan yeni bir siyaset talebi, farklı kesimlerin birarada daha demokratik, özgür ve adaletli bir toplum olma arayışı, azan polis şiddetini yücelten çıkışlar, gözaltılar ve sürece destek verenlerin darbecilikle suçlanmasıyla karşılık buldu.
Korumasız insanların kafalarına polis tarafından nişan alınarak gaz fişeği ve plastik mermi atılarak yaralanması, sakat kalanlar, ölenler bir an olsun iktidar sahiplerinin vicdanını sızlatmadı. Tüm olup bitenler, sandık demokrasisine indirgenerek, birtakım “dış mihrakların” desteğini alarak, seçilmiş bir iktidarı devirmeye yönelik eylemler olarak nitelendi. Yaşananlara bakınca, aslında gelecek adaletin kimin lehine ya da aleyhine olduğu kadar kimden geleceği de önem kazanıyor.
Gezi ruhu özünde otoriterleşmeye başkaldıran, polis şiddetine, keyfî uygulamalara, tek kişinin aldığı kararlara dur diyen, demokrasinin sandıktan ibaret olmadığını düşünen, farklılıklara saygı duyan, hiyerarşiden uzak lidersiz ve örgütsüz olmasıyla heyecan vericiydi. Küçük bir grupla başladı ancak ardından kitleselleşen her eylemde olduğu gibi Gezi Parkı direnişinde de ulusalcılar, provokatörler, darbeye göz kırpan siyasi gruplar sürece dâhil oldu, bu doğru. Ancak, sadece sürece dâhil olmuş bu grupları ön planda tutup bunun üzerinden siyaset geliştirmek, Gezi Parkı ruhunun sosyolojik açıdan bize anlattıklarını görmezden gelerek, bu hareketin siyasette değişim talebini elinin tersiyle bir kenara itmek eskinin alışkanlıklarını devam ettirmekten öte bir tavır değil.
Bugün Gezi ruhunun kapsayıcılığına, çoğulculuğuna, hassasiyetlerine karşılık gelecek yeni bir siyaset arayışı var.
İşte bu noktada, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi öncülüğünde, Gezi’nin temsil ettiği demokrasi zemininde buluşmak üzere ve Gezi bileşenlerinin de katılımıyla “Adalet ve Saygıya Çağrı” manifestosunu 10 gün önce change.org üzerinden imzaya açıldı.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi üyelerinin de aralarında bulunduğu 103 akademisyen, yazar ve aktivist, Türkiye’de Gezi Parkı olaylarıyla birlikte şiddet ve korku iklimi yaratıldığını dile getirerek, demokrasinin inşası için yol haritası niteliğinde bir metin hazırladı. Gezi’nin gerçek ruhunu oluşturanların hiyerarşik bir düzen kurmadan biraraya gelerek, asgari müştereklerini ve demokratik taleplerini ortaya koyabilecekleri bir manifesto denebilir. Manifesto metninin herkesin kendi baktığı yerden eleştirilebileceği ya da itiraz edebileceği bazı yönlerinin olduğu muhakkak, ancak, Gezi sonrası süreçte toplumsal barış ve demokrasi için bir yerden başlamak gerek.
Manifesto, özetle ülke gündemindeki en sıcak meselelerle ilgili bir çözüm önerileri paketi sunuyor. Yerel yönetimlerin önünü açacak anayasal garantiler, seçim barajının düşürülmesi, anadilde eğitim hakkının tanıması, Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’yla demokratik protesto hakkının kullanılmasının güvence altına alınması, başörtüsünün kamusal alanda özgürlüğünün sağlanması, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, ırkçı ve ayrımcı dilin nefret suçu kapsamına alınması, LGBT’lerin eşitlik ve onur taleplerine kulak verilmesi, doğayı tahrip eden kalkınma anlayışının gözden geçirilerek çevre ve kent düzenlemesini içeren konuların toplumla paylaşılması yönünde adım atılması...
Metinde yer alan, “Bu somut adımlar, Türkiye’nin içinde bulunduğu gergin durumdan ancak diyalog ve müzakere yoluyla çıkabileceğini düşünen bizlerin bütün yurttaşlara ve siyasal aktörlere bir vicdan ve adalet çağrısı olarak algılanmalıdır” cümlesinin de gerçek anlamda yerini bulması şu günlerde hayli önemli. Ne de olsa adalet ve vicdan bir gün herkese lazım olabilir.
Madem Malcolm X’in sözüyle başladım, yine ona ait biz sözü Gezi’ye ithaf ederek bitireyim: “Şimşekleri, üzerine en çok oyunları bozanlar çeker.”
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022