Taha Akyol
Merhum Adnan Menderes Yassıada’daki hücresindedir. Penceresinin perdesini açması izne bağlıdır. Hücrenin içinde, her saatte rap rap değişen bir subay sürekli nöbet tutmaktadır.
Hücrede 24 saat ışık yanmaktadır.
Menderes kapının üstündeki camsız küçük pencereden, Celal Bayar’ın Avukatı Gültekin Başak’ı görür, seslenir, “Gültekin Bey, benim avukatım geldi mi, gördünüz mü?”
Koridorda bulunan “altın dişli, sarı saçlı iri yarı teğmen” hışımla kapıyı açıp Menderes’i dövmeye başlar. İzin almadan nasıl konuşurdu böyle!
Av. Başak, hiçbir şey yapamadan sessizce geçip giderken hâlâ “dövme, sövme sesleri” geliyordu. (Celal Bayar, Kayseri Günlüğü, Yapı Kredi Yayınları, s. 30)
MENDERES ERİMİŞ VE BİTKİNDİ
Yassıada’da 14 Ekim 1960 günü, 401 sanıklı anayasayı ihlal davasının ilk duruşmasında merhum Adnan Menderes erimiş, çökmüştür; titreyen bir sesle mahkemeden söz ister:
“Bendeniz beş aydan beri tamamiyle tecrit vaziyetinde bulunuyorum. Bir tek odanın içinde ve günün 24 saatinde her saat değişen bir nöbetçi subay beyin nezareti altında hiçbir kelime konuşmamak şartıyla yaşıyorum. Bu itibarla konuşma takatim ve akli melekelerim hakikaten zaafa uğramış bulunuyor…”
Menderes, savunma hazırlayabileceği insani şartların oluşturulmasını istiyordu.
Cunta mahkemesinin başkanı Salim Başol, bu konunun Cezaevi İdaresi’nin ve Komite’nin yetkisinde olduğunu söyleyerek geçiştirecekti. (Emine Naskali, Yassıada Zabıtları, Anayasa Davası, cilt I, s. 24)
Mahkemenin kendisi hukuka aykırıydı, doğal hakim ilkesinin ihlaliyle kurulmuş bir darbe mahkemesiydi.
Bu nasıl bir kin ve nefretti ki darbe yapmıştı, zulmetmişti, idam sehpaları kurmuştu...
‘VATAN HAİNLERİ’
Meselenin temelinde dengesiz ve denetimsiz siyasi güç mücadelesinin yarattığı karşılıklı kin ve nefretler vardır.
DP iktidarı haindi! Kars ve Ardahan’ı Ruslara satıyordu! Gençleri öldürüyor, cesetlerini Et Balık Kurumu’nda kıyma makinelerine gönderiyordu….
İşte darbenin lideri Org. Cemal Gürsel’in 18 Haziran 1960 günlü Cuhuriyet’te çıkan lafları:

Elbette hepsi kuyruklu yalandı. Fakat korkunç kutuplaşma, bu yalanlara inanan kitleler yaratmıştı. Muhalif seçmeler, gazeteciler, profesörler, askerler…
Zulmederken ‘hainleri’ cezalandırdıklarını sanmanın gaddarlığıyla hareket ediyorlardı.
Hukuk profesörleri darbeye ve Yassıada mahkemesine fetva vermekten utanmamışlardı.
VATAN CEPHESİ…
Demokrat Parti iktidarına göre ise muhalefet haindi, Moskova radyosuyla birlikte çalışıyor, ülkeyi anarşi ve ihtilale götürüyordu… Menderes’e göre ancak hainler iktidarın vatana hizmetlerini görmezlikten gelirdi!
İktidar 1951’de liberalleştirdiği basın kanununu 1956’da tekrar 1930’lar modeline döndürüyordu.
Yargıya baskılar yapıyor, Emekli Sandığı Kanunu’nu değiştirerek Yargıtay hakimlerini emekliye sevk ediyor, gazetecileri hapse atıyordu.
Millet Partisini kapatıyor, Osman Bölükbaşı’nın sesini kısmak için Celal Bayar’ın emriyle Kırşehir’i ilçe yapıyordu…
Vatan Cephesi’ni kuruyordu; kimler vatansızdı ki?!
Tahkikat Komisyonu’nu kurarak muhalefette yeni bir tek parti rejimi endişesi yaratıyordu.
Ama bunlar tedbir değil, tahrik etkisi yapıyordu.
18 Nisan’da İsmet Paşa “şartları tamam olursa ihtilal meşru olur” diyerek Metin Toker’in dediği gibi ihtilale yeşil ışık yakıyordu.
BAŞGİL’İN UYARILARI
30 Nisan’da merhum Prof. Ali Fuat Başgil, Bayar ve Menderes’e Tahkikat Komisyonunun derhal kaldırılmasını, CHP ile diyalog kurularak ortak bir seçim kanunu hazırlanıp seçimlere gidileceğinin derhal açıklamasını tavsiye ediyordu.
Fakat Bayar ve ondan etkilenin Menderes, bu son çareyi, son çıkışı reddettiler.
Darbe geldi çattı… Anayasayı rafa kaldırarak, hukukun temel ilkelerini çiğneyerek, idam sehpaları kurarak… Yargıda tasfiyelerle siyasi kadrolaşmalar yapıp hala bitmeyen yargı kavgalarını tetikleyerek, orduda cuntalara yol açarak Türkiye’nin uzun yıllarını zehirledi.
Kuvvetler birliğini kabul eden 1924 anayasasında siyaseti denetleyip dengeleyebilecek hukuk kurumları yoktu, bunun kültürü de yoktu. O yüzden siyasi ihtiraslar karşılıklı kabardıkça kabarmış, cunta bu ortamı fırsat saymıştı.
Tarihi bugünkü kavgalarda kullanmak için değil, dersler çıkarmak için okumalıyız.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025