Ümit KIVANÇ
Gerek Türkiye içinde gerekse etrafta meydana gelen onca değişim, herkesin kendini ayarlamasını gerektiren onca gelişme, çok hayatî iki düzlemde ufacık taşı bile yerinden oynatmadı. İlkin devlet katında, “Kürtler” lafı geçer geçmez devreye giren refleksler değişmedi. İkincisi, toplumun gerek dindar gerek seküler “çoğunluk”unda hissedilenler, -daha doğrusu, korkulanlar- onyıllar öncesindekinden pek farklı değil.
Oysa “Kürtler” diye bir başlık atarsanız bunun altını otuz sene önce yazdığınız metinle dolduramazsınız. On yıl önceki de uymaz; yetersiz ve ömrü dolmuş kalır. Suriye iç savaşı ve DAİŞ sonrası Ortadoğu koşullarında “Kürtler” başlığının altı bambaşka ölçütler, veriler, bilgiler ve öngörülerle doldurulmak zorunda. Hattâ, DAİŞ'in Kobanê'den püskürtülmesi ve Tel Ebyad'ın -Kürt-Arap müttefik kuvvetlerince- yeniden ele geçirilmesi sonrasında yazacaklarınız dahi öncesine göre farklı ifadeler, ilave bilgi ve öngörüler içermeli. Hele HDP'nin yüzde 13'ünden sonra!
Devlet politikasının değişen koşullara, güç dengelerine, somut verilere göre değil de komplekslere, takıntılara göre şekillendirilmesi, sadece o ülkeyi yönetenlerin akıl-fikir ve zeka seviyesini gösteren berbat bir ilkellik durumu değil, ülkenin başına büyük belalar getirebilecek bir aymazlık ve şuursuzluk halidir. Ne yazık ki, kompleks, takıntı, aymazlık ve şuursuzluk, hasbelkader ülke yönetimine gelmiş düzeysiz yöneticilere özgü zaaflar değil. Ha deyince birbirinin gırtlağına sarılmaya hazır olan toplum kesimlerinde, yöneticilerin şuursuzluğunu besleyen, derin bir haleti ruhiye beraberliği var. Kaynağı ırkçılık mıdır, “Osmanlı'dan sonra elimizde ezecek sadece Kürtler kaldı, onları da kaybetmeyelim” cinsinden bir millet–i hakime derdi midir? Bu derdin bazen kimleri bir anda yanyana getiriverdiğini baştan belirtmeyi unutmadan, ciddî bir muayeneden geçirilsek iyiydi. Toplum olarak.
Patoloji alanından gündelik siyaset alanına. Bu yazıyı Ankara'da Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sürerken yazıyorum. Toplantı sonucunu bilmeden. Bu yüzden, sonuç ne çıkarsa çıksın değişmeyecek olan şeyden, komplekslerin devletin ayağına taktığı prangadan sözediyorum.
Pranganın yapıldığı maddeyi, işlevini şusunu busunu sanırım şöyle özetleyebiliriz: TC'nin karşısındaki asıl tehlike Kürtlerdir. Çünkü Kürtler esas olarak “iç tehdit”tir. Suriye veya herhangi bir komşu ülkede, Ankara'nın dümensuyuna girmeyeceği kestirilebilen bir Kürt inisiyatifi etkin olursa, bu “millî” çıkarlara aykırıdır, önlenmesi gerekir.
2015 yılının yaz aylarında artık düpedüz salakça diyebileceğimiz bu sözde düşünce, Türkiye'nin sadece şu karmakarışık dönemi hayırlısıyla atlatmasının değil, yakın gelecekte doğru düzgün, insanca bir toplum hayatına sahip olmasının da önündeki en büyük engeldir.
Zira, basitçe, “Kürtler”, bu ülke nüfusunun önemli bölümü, siyasette temsil bakımından gayet güçlü ve örgütlü, siyasî inisiyatifi birkaç ülke sınırlarını birden aşan, bir nevi geçersiz bırakan, Türkiye'de kurulacak her türlü siyasî-toplumsal hayat için kendileriyle toplumsal sözleşme yapılması gereken bir “unsur”dur.
Üstelik, işin pek abes tarafı, Kürtler'le barışık bir Türk varlığı, anında, Ortadoğu'da en ciddiye alınmaya değer, en cezbedici siyasî bünyenin aslî unsuru haline gelebilir. Fakat bizatihi kendi zaafları nedeniyle böyle bir ihtimali, istikbali görebilmekten acizdir.
TC'nin -belki de bugün (şimdi yazıyı okuyan size göre dün), ben bu satırları yazarken şekillendirilmekte olan- çok yakın vade Suriye politikasını rayından çıkartacağı, olmadık başka yollara saptıracağı, kirleteceği, bozacağı aşağı yukarı belli ikinci bir etken daha var: Bu dış politika sorunu, özellikle cumhurbaşkanı tarafından, düpedüz iç politika aracı, hattâ silahı olarak ele alınıyor. Dış politika, birilerinin iktidarı kaybetmemesi, ülke yönetimindeki güç ve inisiyatifinin korunması hedefine göre şekillendirilmek isteniyor.
İçeride taraftarını gazlamak, şovenlik kamçılayıp desteğini artırmak veya insanları seçeneksiz bırakmak, bu yolla muhalefeti güçsüzleştirmek üzere dış politika oluşturursanız, varacağınız nokta aşağı yukarı bellidir: Savaş. Başka bir zamanda, başka bir diyarda, bu iş hamasî nutuklarla, şovenist kampanyalarla, gözdağı vermelerle, bundan elde edilecek kirli siyasî kazançlarla sınırlı kalabilirdi belki. Ancak şu günlerin Ortadoğu'sunda ve hele Suriye sınırında, bu tarz politikalarla er ya da geç varılacak nokta, savaştır. Daha çok kan, daha çok ölüm, geleceğe taşınacak daha çok düşmanlıktır, Türkiye içinde de barışın, demokrasinin bir defa daha ertelenmesidir.
Türkiye'de bariz ve kararlı şekilde “silahsız siyaset”i seçen Kürt hareketinin, memleketin genel eşitsizlik-adaletsizlik sorunlarına sahip çıktığı anda Kürtlerin dışındaki ahaliyle de temasa geçebildiği, böyle bir yolda ilerlerse önünün açık olduğu görüldü. Bunun devamına meydan vermemek için, seçim kampanyası boyunca HDP'ye sayısız saldırı düzenlendi. Yetmedi, özel ayarlanmış JİTEM'vari cinayet, bombalı katliam, sokak savaşı kışkırtma, her yol denendi. “Savaş yok” dediğimiz dönemde devletin öldürdüğü Kürt sayısı yüz mü, iki yüz mü?
Gerçi ortaya çıkan veriler, Kobanê'de 240 kişiyi katleden DAİŞ militanlarının oraya Türkiye'den geçmiş olması ihtimalini henüz kesin kanıtlayamıyor ancak katliam derhal Ankara ile ilişkilendirildiyse buna şaşılabilir mi? Zira Ankara'nın halihazırdaki Kürt politikasının düsturu belli: Size rahat yok! Türkiye'de de yok, Rojava'da da yok!
“PYD DEAŞ'tan tehlikeli” manşetini kimse sadece militan gazetecilik eseri veya sorumsuzca veya şuursuzca diye sunamaz. Bu tam da operasyonel bir bildiriydi. “Susturun bu şirreti” başlığı da bu anlamda “masumane” değil. Star denen propaganda aygıtındakiler çok kızıp da Figen Yüksekdağ'a hakaret etmiş falan değiller. Twitter'da birisi çok doğru bir yanyana getirişle, Hürriyet'in zamanında Ahmet Kaya için attığı, “Vay şerefsiz” manşetini hatırlatmıştı. “Vazifeli” gazetelerin attığı bu tarz başlıklar, operasyonların parçasıdır. İlk aşamadaki işlevleri “hedef”i tanımlamak ve göstermektir. Bir de mesaj taşırlar: “Hedef”, artık hepimizin bulunduğu ve belli haklardan yararlandığı meşru alanın dışındadır; birbirimize yapamayacaklarımız ona yapılabilir. (Zaten herhangi birine yönelik toplu saldırıyı kışkırtmak istiyorsanız ilk yapmanız gereken, bu “meşruiyet sınırı dışına sürme” işlemidir.)
Özetle, Rojava Kürtlerine ve onlar üzerinden Kandil'e, “size rahat yok” mesajı verilirken, içeride de bir toplu seferberlikle seçimin bariz sonucunu gürültüye getirme ve iktidara yeni koşullarda yeniden yerleşme amaçlanıyor. Bu, çok kısa zamanda başarısızlığa uğramaya mahkum bir politikadır. Ancak amacına ulaşamayacağı ortaya çıkıp da kenara atılana, sahipleri yerin dibine batana kadar, kimbilir ne acılara yolaçacaktır.
MGK toplantısından manyakça bir sonucun çıkmamış olması dileğiyle.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları

































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024