Yasin AKTAY
Özeleştiri, kendinle yüzleşmek, hatta alçak gönüllülük güzel erdemler, ama yerinde ve doğru muhataba karşı yapıldığında ve hakkaniyeti de elden bırakmamak şartıyla.
Hatırlanacaktır, 28 Şubat günlerinde ortalık İslamcılar adına kendisiyle yüzleşenlerden geçilmez olmuştu. Hatta bir saatten sonra İslamcılıktan başka bir kimlik edinmesi neredeyse imkansız olacak insanların İslamcılar hakkında 3. şahıs zamiriyle konuşmaları bir trend haline geldi. Başta bir özeleştiri gibi başlayan söylem giderek bir kendini soyutlamak suretiyle kurtarma ve ispiyonlama söylemine dönüştü. "İslamcıların yaptıkları hatalar" hanesine kaydedilen bu sözümona "özeleştiriler", "kendiyle yüzleşmeler" tahmin edileceği gibi 28 Şubatçıların ahlaksızca yürüttükleri siyasi alan işgalini, özel hayat tecavüzlerini meşrulaştırmak üzere hemen manşetlere çekiliyordu.
O yıllarda Tezkire Dergisindeki arkadaşlarla "özeleştiriyi tamamen askıya alma ve aksine hayasız iktidarı eleştirme" diye özetlenebilecek bir tutumu ilan ettik. O gün eleştirilecek olan özümüz değil, zulmü ve yanlışları yeri göğü titretecek kadar ayyuka çıkmış ceberrüt düzenin kendisiydi. O ceberrrut iktidarın veya onun acentalarının karşısına çıkıp özeleştiri yapmanın bir tür "itirafcılıktan" farkı yoktu. Bu özeleştiriler İslamcıların olgunluklarının ve erdemliliklerinin bir işareti olarak değil, aksine onlara yapılan zulmü ne kadar hakettiklerini göstermek üzere kullanılıyordu.
Müthiş kalemiyle bugünlerde Star Açık Görüş'te kitap eleştirileri yazan sevgili kardeşim Murat Güzel'in o günlerde kaleme aldığı "Özeleştiri Temrinleri: Mağlupların Dili ve Ethosu" (sayı: 18, 2000) başlıklı yazısı, özeleştiri söyleminin analizi üzerine klasikler arasına girmeyi hak edecek bir yazı olmuştu. Özeleştiri temrinlerinde gözönünde tutulması gereken önemli gerçeklerden biri, güçlü haksızın karşısındaki özeleştirinin haksızın zulmünü artırma ihtimaline karşı dikkatli olmak. İkincisi cahillerin karşısında alçakgönüllülük yaptığınızda bunun gerçekten alçaklık zannedilme ihtimalinin çok yüksek olduğunu bilmek.
Yeni özeleştiri temrinleri bugünlerde farklı bağlamlarda yeniden gündemde. Yine bir "sevgili kardeşim, abim" Cemal Uşşak'ın Radikal'de Ezgi Başaran'a verdiği mülakatta "dindarlar olarak Kürt meselesinde Kürt kardeşlerimize yanlış yaptık, onların dertlerini görmezden geldik" şeklinde özetlenecek sözleri, bir özeleştiri temrini olarak kanaatimce bu gerçekleri gözardı ediyor. O yüzden sözleri kısa süre içinde Kürt milliyetçiliğinin, bütün milliyetçilikler gibi sonuçta kibirli ve müstağni olan söylemi tarafından haklılaştırıcı bir itiraf gibi algılandı.
Bu mülakatı hakkında Akif Beki ve başkaları çok güzel değerlendirmeler yaptı. Ama bir iki noktayı da benim eklemem gerekiyor.
Herşeyden önce kendisi belki tam olarak böyle demiyorsa da "bütün dindarlar adına" böyle bir özeleştiriyi yüklenmiş olması doğru değil. Türkiye'deki İslamcıların tarihini okuduğunda İslamcıların Kürtlerle hikayesi birbirinden ayrıştırılamayacak kadar çok içiçe. O kadar ki İslamcıların Kürt sorunuyla ayrıca ilgilenmeleri gerekmemiştir. Bir defa, bu tarihin içinde hayati bir yer tutan her iki Said'in de Kürtlüğünü İslamcılıktan ayırmak mümkün değil.
Uşşak'ın belli bir kesim dindarın tecrübeleri için geçerli sayılabilecek yanları var kuşkusuz. Türk İslamcılığının önemli bir kanadı Türk milliyetçiliğinin hegemonik etkisi altında kalmıştır. Bu etki onların Kürtlerin sorunlarını da ehemmiyetsiz, gözardı edilebilir görmelerine yol açmıştır, ama o kanat bile aynı dönemde aynı zulüm odaklarından Kürtlerin yaşadığından daha az zulme maruz kalıyor değildi.
Said Nursi hayatı boyunca en basit sözlerinden dolayı mahkemelerde, hapishanelerde ve sürgünlerde dindar olduğu için süründürüldü, ama gördüğü muamelede Kürt olmasının da etkisi gözardı edilemez. Türklerden her iki Said'e yönelen teveccühü de devletin dışlayıcı milliyetçi duruşuna karşı bir tepki olarak görmek gerek. Dindarlığın kendisinin suç gibi görüldüğü bir yerde dindarların bir de Kürtlük gibi sistemin lanetlediği ikinci bir suçun yükünü çekmekten kaçınmasını bugünden eleştirmek kolay, ama adil değil. Üstelik o dindar hatta İslamcı dediğimiz hareketin yükünü uzun süre yine Kürtler çekmiştir. Bu bakımdan Kürtleri İslamcılardan, İslamcıları Kürtlerden ayırdetmek o kadar kolay değil.
Uşşak'ın kendi yaşadığı samimi tecrübelerin bir karşılı vardır mutlaka, çok daha farklı tecrübelerin de. Ama Türk İslamcılığının egemen milliyetçi söylemi tarafından zaman zaman hak etmediği halde "Kürtçü" diye ayrı bir suçlamaya da tabi olduğunu hatırlamakta fayda var. İslamcılar elbetteki "Kürtçü" sıfatını hak edecek bir tavrın içinde de olmadılar. Ama Beki'nin de hatırlattığı gibi MNP-MSP-RP geleneğinin milliyetçiliğe karşı duruşunun içinde Kürtlere yönelik ayrı bir ilgi olmuştur. Erbakan'ın meşhur Bingöl konuşması ortada. O konuşmada "siz 'ne mutlu Türküm diyene! Derseniz, Kürt kardeşim de ne mutlu Kürdüm diyene!"sözleri partisinin kapatma davasına konu olmuştu.
90'ların başında kurulan Mazlum-Der ile doksanların sonunda kurulan Özgür-Der gibi dernekler İslamcıların insan hakları kuruluşları olarak neredeyse Münhasıran dindarlıktan kaynaklanan hak ihlallerinden ziyade Kürtlükten kaynaklanan hak ihlalleriyle ilgilenmele suçlanmışlar. Kezâ seksenlerin ortalarında çıkan Girişim ve ardılı, Yeryüzü, Yeni Zemin gibi İslamcı söylemin önemli dergilerinde Kürtlere bir ilgi eksikliğinden herhalde kimse sözedemez.
Doğrusu İslamcıların Kürtlere olan ilgisi ancak Kürt milliyetçisi bir bakış açısıyla yeterli görülemez. Ama zaten İslamcılığın Kürt meselesine bakışı hiç bir zaman Kürt milliyetçilerininkiyle aynı olmamıştır, olmak derdinde de olmamıştır. Bugün İslamcıların bu ilgisini yetersiz görenlerin baz aldıkları seviye, adını dürüstçe koyalım, bir milliyetçilik seviyesidir.
Oysa İslamcılığın milleyetçiliğe karşı eleşktirileri, sadece bunu Türkler yaptığında geçerli olan eleştiriler değildir. Kürtler, Araplar veya başka birileri yaptığında da milliyetçiliğe karşı bakış değişmez.
Müslümanlar başka bir milliyetçilik ikame etmek üzere milliyetçiliğe karşı koymazlar. Onlar milliyetçiliğin her türlüsüne karşı çıkarlar. Çünkü Müslümanlar putlara karşı çıkarken yerine kendi ürettikleri bir putu koymak üzere yapmazlar bunu. Onlar put düşüncesinin kendisine karşı çıkarlar.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ABD kimin için yanıyor? “Nefesleri kesilenlerin intikamından kaçılamaz”
3.06.2020 - Suriye’nin toprak bütünlüğü, istikrarı ve geleceği kimin sorunu?
6.01.2019 - Suriye’de birilerinin sadece çıkarları var, Türkiye’ninse derdi
16.10.2019 - Arap Birliği’ne rağmen Türkiye’ye en büyük destek Araplardan
14.10.2019 - Kürt sorunu değil PKK sorunu, o da bir ABD sorunudur
9.09.2019 - Muhafazakâr mahallede neler değişiyor?
8.07.2019 - Muhafazakâr mahallede neler değişiyor?
8.07.2019 - Devrim hırsızları Sudan ve Libya’da
22.04.2019 - En geniş kapsamlı anket: Seçim sonuçları
1.02.2019 - “Bu gençler cellatlarından daha uzun yaşayacak”
25.02.2019
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































HİKMET MUTİ
...Sayın Yıldıray Oğur, rüzgara karşı tükürmüşsünüz!....söylediklerimi neden terbiyesizce değiştirdiğinizi hiç anlayamadım. Benim adımı kullanarak siz istediğinizi bidiğiniz gibi yazmışsınız. Neden siz söylemediklerimi saygısızca değiştirerek bana mal ettiniz?.... İshak Işıtan