Zeki ALPTEKİN
Corona kriz yönetimi, konseptler, perspektifler, düşünceler
Gelecek satırlarda güncel Corona Krizinin değişik ülkelerde yol açtığı ekonomik krizi, tahribati ele alıp buna ilişkin oluşturulan çözüm konseptlerini, ekonomik tedbir paketlerini mercek altına almaya çalışacağız. Bu noktada dikkatimiz çözüm programlarının en kapsamlısı, en yoğunu olması nedeniyle Almanya üzerinde olacak. Daha önceki makalelerimizde de yeri geldiğinde dile getirdiğimiz gibi, kriz yönetimlerine değineceğiz. Önce krizde şu an geldiğimiz yeri genel olarak ele alıp, kriz sonrası olası gelişmelerden söz ederek konuya başlamak istiyoruz!
Nerede bulunuyoruz?
İMF başkanı Georgieva, dünyanın şimdiden resesyona girdiğini belirterek krizin boyutlarının 2008-09 krizinin çok ötesinde olduğunu belirtti. Krize karşı alınan önlemlerin maddi boyutları da bu tahmini destekliyor.
İMF'ye göre durum, özellikle Az gelişmiş ve Gelişmekte olan ülkelerde kötü olacak. Kuruma göre dünyanın en fakir ülkelerinin yaklaşık 11 milyar Dolar borcu var. Bu arada 80'den fazla ülke acil yardım talebi ile kuruluşa müracat etmis durumda. Birleşmiş Milletler, dünya nüfusunun en yoksul kesimini oluşturan 700 milyon kişiye destek için 90 milyar dolar mali yardıma ihtiyaç olduğunu tespit ediyor. Bu miktar, G20 ülkelerinin ekonomiye destek paketlerinin yüzde 1'ine denk geliyor.
İMF, virüsün sınırlandırılması ve firmaların likide sorunları nedeniyle kitlesel iflasların olmaması durumunda 2021 yılında ekonomide bir rahatlamanın mümkün olduğunu dile getiriyor. Kuruluşun bu yıl Almanya ekonomisinin %-7, Euro bölgesinin ise %-7,5 küçüleceği tahmininde bulunuyor. Bu rakam ABD ekonomisi için %-5,9 olarak öngörülüyor. „Dünyanın fabrikası“ Çin içinse ülke ölçülerine göre „mütevazi“ sayılabilecek %1,2'lik bir büyüme olacağı tahmin ediliyor.
Bu yıl için dünya ekonomisine yönelik öngörülen %-3 oranında bir küçülme. Mukayese açısından: Bu oran, bir önceki 2008-09 finans krizinde %-0,1 küçülme idi. Bu sayılar, pandeminin yaygınlaşmasının yılın ikinci yarısından itibaren yavaşlaması, ülkelerin aldıkları tedbirlerin etkilerini göstermesi, kitlesel iflasların ve işsizliğin önlenmesi, kredi sistemlerinin ayakta kalması durumunda geçerli. Bu durumda 2021 yılı için dünyada yeniden %5,8'lik bir ekonomik büyüme beklenebilir. Yine de iki yılın toplamında ortaya çıkabilecek ekonomik kayıp, Almanya ve Japonya'nın GSYH'nın toplamından daha fazla olacağı tahmin ediliyor.
Bu, geliştirilen „olumlu senaryo“ hali. Bir de „olumsuz senaryo“, yani işlerin beklendiği gibi en az zararla atlatılamaması durumunda nasıl bir tablo ile karşı karşıya olacağımız gerçeği var:
Bu senaryo, virüsün yılın ikinci yarısında geriletilememesi, sınırlamaların devam etmesi vs. durumuna ilişkin. Bu durumda İMF, dünya ekonomisinin ek olarak bir %-3 daha küçüleceğini, pandeminin gelecek yılda da devam etmesi durumunda küçülmenin %-8 civarında olacağı tahmininde bulunuyor.
Bu noktada, ekonominin tekrar canlanmasının virüsün geriletilmesi ile birebir bağlantılı olduğu gerçeğinin bir kez daha ortaya çıktığını belirtelim.
Konuya ilişkin son olarak OECD tahminlerini de görüntüyü tamamlaması açısından koyacak olursak; kuruluş, günlük yaşamın durduğu her ayın getirdiği ekonomik kayıbın yıllık büyümenin %2'sine denk geldiğini tespit ederek, Lock Down'dan direk olarak etkilenen sektörlerin gelişmiş ülkelerde GSYH'nin üçte birini oluşturan sektörler olduğunu belirtiyor. Sadece turizm sektörünün (ki bu bilgi Türkiye açısından önemli olabilir) bu dönemde %50-70 civarında küçüleceği öngörüsünde bulunuyor.
Kriz yönetim stratejileri, alternatifler
Aşağıdaki tablo da gelişmiş kapitalist ülkelerde güncel kriz yönetiminin ekonomi politiğine ilişkin ilk açıklanan sayılar var. Bu sayıların kimileri, daha sonra açıklanan ek programlar nedeniyle değişti, büyüdü. Bu değişikliklere metinde yeri geldiğinde işaret ediyoruz. İlk sütunda devletlerin direk olarak sunduğu, çoğu hibe niteliğinde olan konjöktür destekleri var. İkinci sütunda ise garantörlüğünü devletin yaptığı, bankalardan uygun şartlarda alınabilecek krediler var.
Ülke |
Konjöktür Programı |
Kredi Garantileri |
Toplam €
|
||
Toplam/Milyar € |
GSYH'in Yüzdesi |
Toplam/Milyar € |
GSYH'in Yüzdesi |
||
ABD |
1.900 |
%10 |
1.900 |
%10 |
3.800 |
Almanya |
156 |
%4,7 |
1.200 |
%30 |
1.356 |
Fransa |
45 |
%2,0 |
300 |
%12 |
345 |
İtalya |
25 |
%1,4 |
350 |
%20 |
375 |
İngiltere |
66 |
%3,3 |
303 |
%15 |
369 |
İspanya |
32 |
%2,6 |
200 |
%15 |
232 |
Japonya |
25 |
%0,5 |
|
|
25 |
Kanada |
17 |
%1,2 |
|
|
17 |
Avustralya |
47 |
%4,5 |
22 |
%2,0 |
69 |
Yeni Zelanda |
7 |
%4,0 |
|
|
7 |
İsviçre |
19 |
%2,9 |
19 |
%3,0 |
38 |
İsveç |
28 |
%6,0 |
18 |
%4,0 |
46 |
Norveç |
4 |
%1,4 |
9 |
%3,0 |
13 |
Total/€ |
2.371 |
|
4.321 |
|
6.692 |
Kaynak:Die Welt, 26.03.2020 |
Tabloya göre önde gelen 13 endüstri ülkesinde değişik oranlarda toplam 2,4 trilyon € konjöktür programları dahilinde ve 4,3 trilyon € kullanılmaya açık, devlet garantili krediler ile destek sunuluyor. Dünya ekonomik tarihinde şimdiye dek görülmeyen ölçülere çıkan bu destekleme programları temelinde ilgili ülkelerin Gayrisafi Yurtiçi Hasılalarının (GSYH) ortalama olarak yaklaşık %17'sine denk gelen miktar ile krizin üstesinden gelinmeye çalışılıyor. Ülkeler bazında bakılacak olursa; Fransa, İtalya ve İspanya'nın sunduğu tedbir paketleri, GSYH'rının %15-25 arasına tekabül ediyor.
Yukardaki tabloya tamamlayıcı olarak; İtalya'nın daha sonra konjöktür programını toplam 400 milyar €, kredi garantilerini de 340 milyar € olarak belirlediğini belirtmiş olalım. Japonya, GSYH'nın %20'sini konjöktür programına ayırarak 915 milyar €'luk bir paket sunuyor. Küçük ve orta boy işletmeler için hemen sağlanacak acil programlar var. Bunlar 2.540-17.000 € arası hibe alabiliyorlar. Kitlesel işsizligi önlemek için işyerlerinin haziran ayına kadar personal giderlerinin, tensikata gitmeme şartı ile devlet tarafından subvanse edilmesi karar altına alındı. Küçük işletmeler ücret giderlerinin %90'nına kadar, büyük işletmeler ise %75'ine kadar karşılıksız destek alabiliyorlar. Bu oran, İngiltere'de %80 olarak tespit edilmişti.
ABD, yukardaki tabloya ek olarak Nisan ayında 441,7 €'luk ek bir konjüktür programını karar altına aldı. Bu miktarın önemli bir bölümü ile küçük ve orta boy firmaların desteklenmesi, diğer kısımı ile sağlık sektörünün desteklenmesi planlanıyor. Kitlesel işsizliği önlemek için bunlara ilaveten ek programların karar altına alınabileceği de belirtiliyor. Ancak tüm bunlar ABD'de aktüel olarak 30 milyon insanın işsizler ordusuna katılmasına engel olamadı.
Tekrar çözüm paketlerine dönecek olursak: Yukarıdaki tedbirlere ek olarak değişik ülkelerin merkez bankaları, huzursuzluğun baş gösterdiği borsalar ve finans piyasalarını sakinleştirmek için destek sözleri verdiler. Bu konuda en ileri giden, politika faizinde 150 puan düşüş yapan ABD merkez bankası FED oldu. Banka, amerikan ekonomisini ve finans piyaslarını kurtarmak için ne kadar para gerekiyorsa o kadarı ile destek verileceğini sözünü verdi.
Avrupa Birliği
Avrupa'da ortaya çıkan gerçeklerden biri de, ülkelerin tek başına krizi yenemeyeceği, kriz sonrası sürdürülebilir bir geleceğin tek başına kurulamayacağıdır. Buna rağmen başlangıçta ortaya çıkan dayanışmadaki eksiklik, medikal metalardaki export sınırlandırılmalarda ortaya çıkan nasyonal egoizm, her ne kadar daha sonra giderek aşıldıysa da, başlangıçta İtalya başbakanının Rusya, Çin ve diğer ülkelerden gelen yardımları övmesi ve bunun için şükranlarını belirtmesi, AB içinde işbirliği konusunda yaşanan hüsranı açık etmesi açısından çok öğretici idi...
Başlangıçta insiyatif göstermekte geç kalan Avrupa Birliği (AB) Nisan başında 500 milyar Euro'luk bir destek paketini karar altına aldı. Şimdiye dek yıllardır neoliberal politika güden muhafazakar elitler, kapitalizmin yaşamsal bir krize girme tehlikesi karşısında bu dogmayı bir kenara bırakarak her Avrupa ülkesinde GSYH'laların %10 ve fazlasına tekabül eden, yerine göre pragmatik Keynesçi eğilimleri çağrıştıran devlet tedbirlerine başvurdular.
Bu gelişmelere paralel olarak AB komisyonu, birliğin borçlanma kriterlerini ve sıkı kamu ihale kurallarını de facto kaldırdı. Avrupa merkez bankası EZB, başlangıçdaki çekingen tavrını bir yana bırakarak 120 milyar €'luk bir tahvil alım programı oluşturdu ve bunu daha sonra 750 milyar €'ya çıkarttı (PEPP, Pandemic Emergency Purchase Program). Bunun dışında önde gelen merkez bankaları kendi aralarında (TCMB buna dahil olamadı) SWAP prensiplerini belirleyerek değişik para birimlerinde likiditeyi sağlamaya, böylece „taze para“ gereksinimlerini karşılamayı güvence altına almaya çalıştılar. Sadece bununla, toplamında yaklaşık 2,5 trilyon €'nun kredi piyasaları üzerinden sirkülasyona girebileceği tahmin ediliyor. Tüm kurtarma programları ve kredi garantileri ile gelecek aylarda total olarak 9,2 trilyon € aktive edilelebilecek. Bununla, endüstri ülkelerinin Gayrisafi Yurtiçi Hasılalarının (GSYH) ortalama olarak yaklaşık %22,5'u krizle mücadele programı için öngörülmüş oluyor.
Ekonomik sorunların çözümü öncelikle, bir dizi ülkenin talep ettiği -özellikle Almanya'nın şimdiye kadar „üzerimize kalır“ korkusuyla reddettiği- Eurobonds'un (ülkelerin beraberce çıkarabileceği ve uygun faiz koşullarında, Avrupa'da ekonomik olarak zayıf bölgelerin kullanabileceği „taze para“ sağlayabilecek tahviller) çıkarılmasında, bununla yaratılan olanakların sosyal (mesela neoliberal politikalarla tahrip edilen sağlık sektörünün onarılmasında) ve ekolojik yenilenmede kullanılmasında yatıyor. Toplamında krize karşı kapsamlı ve etkin mücadele için AB içinde işbirliği ve dayanışma sağlanmadığı sürece ülkelerarası siyasi gerilimin yükselmesi tehlikesi, kriz sonrası bir „çöküşe“ neden olmasa bile en azından stagnasyona yol açabilir.
Bu noktada Avrupa-MEMO grubu, Avrupa ekonomisini yeniden inşası için ülkeler entegrasyonunu ilerleten, koordine eden, 30 yıldır uygulanan neoliberal dogmalardan kurtulmuş, sosyal ve ekolojik yönelimli, dayanıimacı yeni bir ekonomi düzeni ve politikası öneriyor. Bununla örneğin, Avrupa komisyonu tarafından kabul edilen European Green New Deal politikasının European Green New Deal olarak geliştirilmesine, bununla ekonomiyi stabilize edici, işsizliği ve yoksulluğu önleyici ve gelir dağılımını yeniden düzenleyici tedbirlerle zenginleştirilmesini öngörüyor.
Gelelim Almanya'ya!
Ekonominin ve sağlık sektörünün stabilize edilmesini*) sağlamak üzere alman kabinesi ilk defa 23 Mart günü aldığı kararla 156 milyar €'luk ek bir destek bütçesi kabul etti. Bunun dışında ekonomiye, kullanılmaya açık, neredeyse sınırsız destek anlamına gelen devlet garantili kredileri gündeme aldı. Mart ayı itibarı ile Almanya'nın destek paketi 1,35 trilyon € ile rekor miktar ile GSYH'nin yaklaşık %35'ine tekabül ediyor.
Serbest meslek sahibi kişiler basitleştirilmiş formalitilerle sosyal yardıma müracat edebilecek; sanatçılar, küçük ve orta boy firmalar 9 bin-15 bin € arası hibeleri bürokratik engellere takılmadan, herhangi bir ön araştırma ya da şart olmaksızın hemen alabilecekler. Kiracılar, kiralarını ödeyemedikleri için evlerinden çıkarılamayacak.
SPD-CDU hükümeti geçmiş krizlerde yapıldığı gibi kitlesel işsizliği önlemek için Corona krizinden dolayı çalışamayan, geçici olarak kapanan ya da üretimi düşüren işyerlerinin çalışanlarına yönelik olarak „kısa çalışma“ önlemini gündemine aldı. Buna göre işe gidemeyenler, ücret sübvansiyonu alarak desteklenecekler. Destek, daha sonra yapılan düzenlemelerle net kazancın ilk üç ayda %70 veya 77'sine, daha sonra ise %80'nine (bekarlar) ve %87'sine (evliler ve çocuklu aileler) yükseltildi. Baştan beri işsiz kalanların işsizlik parası alma süresi ek olarak 3 ay daha uzatıldı.
Salgın ile birlikte kapatılan okulların yerine geçecek olan Home Schooling uygulamasının teknik altyapısını (internet, compüter vs.) hazırlamak için okullulara 500 milyon € ödenek ayrıldı. Öğrencilere verilen burslar, Corona'dan dolayı 3 ay daha uzatıldı.
Commerzbank'ın yaptığı hesaplara göre devletin borçları kriz programından dolayı 400 milyar € kadar yükselecek. Bu, GSYH'nın %10'nundan fazlasına denk geliyor. Ki bu oran, krizin gelişme seyrine göre artma potansiyelini de içinde barındırıyor. Şöyle ki; „kısa çalışma“ya ilişkin başlangıçta yapılan tahmin birkaç milyon civarında olmasına rağmen bu sayı geçtiğimiz günlerde 10 milyon olarak pik yaptı. Klasik işsizlik ise çok daha küçük bir artış göstererek 300 bin kadar arttı. Kriz sonrası yukarıda sözü edilen 10 milyonun ne kadarı tekrar işlerine döner, ne kadarı işsizler ordusuna katılır, bunu şimdiden kestirmek oldukça zor. Kesin olan birşey varsa o da bu sayıların bütçeye şimdiden ek bir „yük“ getirdiğidir! Değişik kuruluşların Almanya'nın ekonomik geleceğine ilişkin büyüme / küçülme tahminleri 2020 yılı için negatif, yani küçülme olarak olarak %-7 ile %0,3 arasında, 2021 yılı içinse baz etkisiyle de pozitif olarak %5,2 ile %0,9 arasında hareket ediyor. Tüm bunları ekonomi politik açıdan eleştirel bir gözle mercek altına alacak olursak ortaya çıkanlar;
1. yıllardır ısrarla sürdürülen neoliberal ekonomi politikaların, dogmaların, bu krizle tekrar duvarlara tosladığıdır, iflasıdır. „Her derde deva pazar fetişizmi“ ideolojik saplantıları ile „minimal devlet“ çığırtkanlığı yapanların şimdi devleti yardıma çağırmaları ekonomik oportünizm değilse, ideolojik iflasın açık göstergesidir.
2. Ancak bu çıplak gerçeklik, 2008-09 krizinde daha sonra görüldüğü gibi kriz yönetiminde, ekonomi politikalarda otomatikman bir paradigma değişikligine yol açmıyor. Bu değişikliği, politik-toplumsal arenadaki güçlerin, aktörlerin etkileşiminden doğacak güçler dengesi belirleyecek.
3. Tüm eksiklerine rağmen Merkel hükümetinin aldığı, bir „kriz kalkanı“ oluşturma yönünde aldığı kararlar doğru yönde ve bizlere 30'lu yılların Keynesçi kriz yönetimi metodlarını çağrıştırıyor.
Kararlaştırılan 1,2 trilyon üzerindeki toplam kriz yönetim bütçesi, krizin boyutları ve sebep olacağı tahripler nedeniyle yetmeyecek gibi duruyor. Üretimin daha şimdiden %15 üzerinde düşmesi gibi bu boyutta hesapta olmayan etkenler ya da pandemi krizinin uzaması faturayı daha da yükseltecektir.
4. Burada önemli ayıraç noktasını „krizin faturasının“ kimler tarafından ve nasıl taşınacağıdır. Çünkü;
a. Keynesçi kriz yönetiminin en belirgin özelliklerinden birisi diğer iktisat anlayışlarının tersine, sadece toplumun belli kesimlerini değil, tüm toplumu kuşatıcı, kapsayıcı, kapsamlı olmasıdır.
b. Keynesçi kriz yönetimin merkezinde toplam talep kavramı vardır. Bu ise tüketiciler olarak tüm çalışan kesimleri ve yatırımcı özelliği nedeniyle bir talep unsuru olan girişimcileri de kapsar.
Özetle; çalışan, değer yarattığı için gelir elde edip bunun önemli kısmını yaşamını idame ettirmek için harcayanlar ile, bu harcamalara muhatap olan metaları üreten ve bunun teknik bazını ek yatırımlarla yenileyen ve genişleten girişimcilerin toplamında desteklenmesi, böylelikle toplam talebin canlı tutulması, söz konusu talep yoksa, bunun devletin girişimleri ile yaratılması vardır Keynesçi yaklaşımın ruhunda.. Söz konusu toplumsal talebin canlı olmasının bir ayağı çalışan kesimlerdir. 2008-09 krizinde olduğu gibi göreceli iyi başlayan kriz yönetiminin sonrasında faturanın sosyal devlet harcamalarındaki kısıtlamalar, reel işçi ücretlerindeki durgunluk, esnek çalışma normlarının yaygınlaştırılması vs. ile tek taraflı olarak çalışan kesime yıkılması, ekonomik çevrimde dengelerin bozulmasına neden olmasıyla, ekonomide gelecek periyodik bir krizde kırılganlığın daha da artmasını, bununla gelecek krizin faturasının daha da yükselmesini beraberinde getirebilir.
Görünen o ki, destek paketlerine rağmen ''eskimiş'' ekonomi politikalar, ideolojik ezberler, pratik çözüm sunmada engelleyici rol oynayabiliyor. Bir örnekle somutlamak gerekirse, kimi politikacıların hala daha „bütçeyi mutlaka negatiflikten kurtarma“, bunun için kriz sonrası „tasarruf edilmesi“ vb. neoliberal mutlak paradigmalarla hareket ettiği görülüyor. Her şeyin kriz öncesi gibi kalması tehlikesi (Keynesçi ara çözümlere rağmen) küçük değil!
Tam da bu noktada işçi örgütlerinin, sendikaların gücünün önemi ortaya çıkıyor. %19 civarında örgütlenme gücü ile Almanya'da sendikalar bu açıdan iyi bir „pazarlık bazı“ sunmuyor. [İskandinavya ülkelerinde bu oran %60-80 arasında] Ama yine de diğer toplumsal örgütlenmelerden, kimi sağduyulu politikacılardan akla yatkın, belli bir tarihsel zemine dayanan öneriler gelmiyor da değil:
Almanya 2. Dünya Savaşı'nın yarattığı yıkımı ve ekonomik krizi sadece Marshal yardımları ile aşmadı. 1952 yılında kabul edilen „yükü dengeleme yasası“ ile oluşturulan bir fon ile savaşın yaraları sarılmaya,ekonomiyi toparlamaya ve özellikle Doğu'dan savaş nedeniyle sürülen ya da kaçan milyonların topluma entegre edilmesine çalışıldı. Yasa ile oluşturulan bu fonun finansiyel kaynağını varlıklılar tarafından bir defalığına verilen, ödenmesi 30 yıla yayılmışmış Varlık Vergisi oluşturdu. Hesap edilen varlığın vergisi, ki bu varlık genelde ev vs. gibi taşınamazları kapsıyordu, varlık değerinin yıllık olarak %1,67'sine denk gelmesi itibari ile de ödenebilir nitelikte idi.
2. örnek, 1990-94 yılları arası iki Almanya'nın birleşmesinin ekonomik olarak üstesinden gelmek için oluşturulan 115 milyar DM'lık „birlik fonu“dur. Bu fona kaynak, herkesten kazandığı oranda 2019 yılına kadar kesilen „dayanışma ödentisi“nden oluşturularak birleşmenin faturası tek taraflı olarak belli bir kesime yıkılmadı.
Bu örneklerden hareketle ülkenin alternatif iktisatçılarının oluşturduğu MEMO grubu, bir defalığa mahsus olmak üzere bir „Corona Fonu“ oluşturulmasını öneriyor. Bunun, finans ve bölüşüm politikası konusunda doğru ve hakkaniyetli olduğuna inanılan bir tür vergi ile, Corona krizi ile ortaya çıkan olağanüstü kredi gereksinimlerinin karşılanması hedefleniyor. Krizin aşılmasında yaratılan kamusal yatırımlar, alınan kredilerin yükünün sosyal adelet ilkeleri temelinde topluma hakkaniyetli dağıtılması yolu ile gerçekleştirilmesi hedefleniyor.
Hükümet, bütçeye ek olarak oluşturulan 156 milyarlık kaynağın 100 milyar bölümünün 2023 yılından itibaren 20 yıl içinde ödenmesini düşünüyor. MEMO grubu, bütçeye aşırı yorabilecek, yük olabilecek bu sürenin 50 yıla uzatılmasını, sosyal devlet aleyhine gereksiz bir tasarruf yükü oluşturma tehlikesine karşı ölçülü bir önlem olarak görüyor.
Neler değişebilir?
Hemen herkes, sanki „çok büyük bir kehanet“te bulunmuş gibi Corona sonrası dünyanın artık eskisi gibi olmayacağını (?!), hatta kimileri „systemchange“ gibi tasavvurlarla kapitalizmin sonuna gelindiğini, ortaya herhangi bir somut dayanak koymadan iddia edebiliyor. Aslında kapsamlı bir çalışmaya konu olabilecek muhtemel gelişmelerin kimisini aşağıda kısaca ele almaya çalıştık:
Dünyaca ünlü consulting firması McKinsey -her ne kadargeleceğe yönelik öngörülerinde, özellikle maddi üretimdeki otomasyon eğilimlerini somut olarak ele almasa da- Corona krizinden sonra ekonomide kuvvetli bölgeselleşme eğilimlerinin artmasını, ekonominin giderek daha da digitalleşmesini bekliyor. Tüm ekonominin digitalleşmesi şimdi daha da hızlı cereyan edecek; bu noktada ilk „kazanan“lar online ticareti yapanlar olacak. Hava ulaşım ve turizm sektörü Corona krizinin etkilerini daha uzun süre hissedecek, burada canlanma daha uzunca zaman alacak. Bu nokta Türkiye için önemli!
Kuruluş, firmaların kendilerini üretim ve tedarik zincirleri konusunda güvence altına alacakları tespitinde bulunuyor. Örnek olarak otomotiv endüstrisini veriyor. Burada var olan tedarik zincirlerinin 6-7 basamağının olduğunu, Çin ve Avrupa arasındaki denizyolu taşımacılığının bir aydan fazla sürmesinden dolayı birçok firmanın tedarik zincirlerini tekrar gözden geçireceklerini ve kendilerine yakın yerlerde lokal yapılanmalar kuracaklarını öngörüyor. Trend, „bölgede, bölge için üretme“, „Avrupa için Doğu Avrupa da“, „Çin için Çin de“ üretme yönünde olacak. Çin, Doğu Avrupa ve Meksika arasındaki ücret farkları çok fazla olmayacak; ama bununla birlikte firma stokları daha da fazlalaşacak. Bu noktada McKinsey'in bu yöndeki tahminine, 90'lı yıllardan itibaren yaygınlaşan just in time üretim tipinin ve buna göre oluşturulan ve mümkün olduğunca az stoklamaya dayanan logistik sisteminin de değişime uğrayabileceğini, tüm bunların toplamda belli bir fiyat yükselmesini beraberinde getirebileceğini de ekleyelim.
Corono krizinin Avrupa'da ortaya çıkardığı bir gerçek de, bu sektörden üretimin belli ölçülerde özellikle Uzak-Doğu'ya kayması nedeniyle ilaç ve hammadde konusunda kısmen yaşanan sıkıntı. McKinsey, bu nedenle ilaç endüstrisinde kapasitelerin kısmen Avrupa'ya tekrar geri döneceğini, ama bunun Çin ve Hindistan'dan tamamen çıkma anlamına gelmeyeceği tahmin ediliyor. İlaç endüstrisindeki yasal belirlemeler uyarınca, belli hammadelerin stokda bulundurulması zorunluluğu nedeniyle stokların daha da artacağı öngörülüyor. Bu ve üretimin kısmen kapitalizmin merkez ülkelerine kayması, beraberinde maliyet artışlarını getirmesinin burada da muhtemel olduğunu belirtmiş olalım..
Bu noktada son olarak; kamu sektörü (devlet sektörü değil) ve kamu destekli non profit sektör gibi olguların kriz sonrasında daha sık gündeme gelebileceğini, tartışılabileceğini, yaygınlaşabileceğini de söylemiş olalım.
Bizce Corona krizinin ileride ortaya çıkaracağı diğer bir gerçek de, kriz yönetiminde güncel olarak ağırlığı artan ulus devletlerin, kriz sonrasının tahribatlarıyla, sorunlarla başbaşa kaldığında yetersizliğinin bir kez daha anlaşılacağı, global sorunlara ancak global işbirliği ile cevap verilebileceğidir. Dünya ekonomik sürecinden neredeyse dışlanmış kimi az gelişmeiş ülkelerin (Corono karşısındaki) durumu da bu açıdan değerlendirilmelidir. Kimse artık ''Afrika'daki salgın benim sorunum değil'', deme lüksüne sahip değil!
Bir daha ki makalemizde Türkiye'deki kriz sürecini ele alacağız!
* )Corono krizinin Avrupa'da ortaya çıkardığı bir gerçek de neoliberal politikaların sağlık sektöründe yarattığı tahribatlar oldu. Sağlık sorunlarının alınıp-satılan bir meta haline getirildikten sonra kâr getirmeyen bölümlerin ihmal ya da elemine edilmesi, virüs ile savaşımda en büyük sorunlardan bir oldu. Sağlıkda dünyanın en iyilerinden biri olan Almanya da -her ne kadar bir İtalya ya da İspanya ile arasında büyük farklar olsa da- bu konuda istisna değil! Krizden sonra da sağlık sektörüne yoğun yatırım yapılıp ortaya çıkan eksikliklerin tamamlanması gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023
6.08.2023
11.07.2023