Ayşe HÜR
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in Twitter yoluyla Osmanlı/Türk tarih yazımına “Medine Müdafii” olarak geçen Fahreddin Paşa’yı "hırsız" diye nitelemesiyle başlayan tartışma sürüyor.
Erdoğan tartışmaya "Ey bize bühtanda bulunan zavallı, senin ceddin neredeydi?" sorusuyla dahil oldu, ve tartışma alevlendi.
Tarihle ilgili olmayanlar “Fahreddin Paşa kim, tarihe hangi başarısı ile geçti?” diye sorarken, siyasi gelişmeleri yakından izlemeyenler de “Abdullah bin Zayed durup dururken neden böyle bir twit attı?” diye sordu.
İslami hassasiyetleri olanlar ise daha çok Fahreddin Paşa tarafından Medine’den İstanbul’a gönderilen ve bugün bazı parçaları Topkapı Sarayı’nda sergilenen “kutsal emanetler” konusuyla ilgilendiler.
Konunun tarihi ve siyaseti ilgilendiren yanlarını sırasıyla ele alacağım ama öncelikle CB Erdoğan’ın en son Lozan tartışmasında görüldüğü gibi, tarihsel meseleleri güncel veya uzun vadeli siyasi amaçları için kullanmakta ne kadar mahir olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Yani CB Erdoğan’ın dahil olduğu tarih tartışmaları aslında “geçmiş” hakkında değil “bugün” hakkında oluyor çoğunlukla.

Önce “tarihçi” kimliğimle “Fahreddin Paşa kimdir?” sorusuna cevap vermeye çalışayım.
1868 Rusçuk doğumlu Fahreddin Paşa, 1891'de kurmay subay olarak orduya katılmış, 1908'e kadar Erzincan'da konuşlu 4. Kolordu'da, 1911 Trablusgarp Savaşı'nda, 1912 Birinci Balkan Savaşı sırasında Edirne'nin Bulgarlardan geri alınmasında, 1915'te Ermeni Tehciri/Kırımı'nda görev aldıktan sonra Cihan Harbi'nin ikinci yılında, Mayıs 1916'da Cemal Paşa tarafından Medine merkezli Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığı’na atanmıştı.
Haziran 1916'da Mekke Şerifi Hüseyin'in isyanından sonra Fahreddin Paşa, milliyetçi Türk tarih yazımında "Osmanlı'yı arkasından bıçaklayan", "İngiliz işbirlikçisi" diye karalanan; milliyetçi Arap tarih yazımında ise "Osmanlı'ya karşı bağımsızlık mücadelesi veren vatanperverler” olarak yüceltilen Arap unsurların Medine ve çevresindeki merkezleri ele geçirmesine karşı koymayı kendine görev edindi.
Aynı zamanda Medine'de bazı imar faaliyetleri yürüttü. Örneğin Peygamberin “Ravza-i Mutahhara” (Türkçeye "Temiz Bahçe" olarak çevrilebilir) bölgesindeki kabrine giden yolları genişletti, kabir alanını düzenledi. Ağustos 1918’de ortalarında Medine'deki kütüphanelerde bulunan önemli el yazmalarını, İslam sanatının 750 kadar değerli eserini İstanbul'a yolladı.
Ancak Fahreddin Paşa tarihe esas, gölgede 47, güneşte 72 dereceye varan sıcaklara; İspanyol nezlesi ve iskorpit gibi hastalıklara; İngilizlerin Hicaz Demiryolu'nu bombalamasıyla zirveye çıkan silah, mühimmat, yiyecek ve su sıkıntısına teslim olmadan 2 yıl 7 ay boyunca sürdürdüğü “Medine Müdafaası” ile geçti.
Fahreddin Paşa'nın yiyecek kıtlığının had safhaya ulaştığı günlerde şehri istila eden çekirgeleri nasıl asker tayınına kattığına dair hikâye çok meşhurdur.
Paşa'nın istihbarat subayı Naci Kâşif (Kıcıman) Bey'in anlattığına göre Fahreddin Paşa, askerlerine, Peygamber’in “İki ölünün ve iki kanlının yenmesi bize helal oldu” şeklindeki hadisini hatırlatmış, “iki ölü balık ve çekirge, iki kanlı dalak ve karaciğerdir” diye çekirge yemenin “sünnet” olduğuna askerlerini inandırmıştı.
Askerler bu tarihten itibaren kavurma niyetine çekirge yemiş, çekirge unundan ekmek yapmış, çekirge kurusunu çerez yapmıştı.
Fahreddin Paşa’nın direnişi sadece savaş meydanında olmadı. Osmanlı Devleti yenilgiyi kabul edip 30 Ekim 1918'de İtilaf Devletleri'yle Mondros Mütarekesi'ni (ateşkes anlaşması) imzaladı ama mütareke uyarınca en yakın İtilaf Kuvvetleri komutanlarından birine teslim olarak Medine’den çekilmesi gereken Fahreddin Paşa, teslim olmayı reddetti.
İstanbul'dan önce Sadrazam Ahmed İzzet Paşa, sonra "Halife/Padişah Vahdettin" imzalı özel emirler gönderildi ama Fahreddin Paşa “Medine’nin anahtarlarını bir İngiliz yüzbaşısına teslim etmektense dövüşerek ölmek evladır!" dedi.
Ancak İtilaf Kuvvetleri'nin Mondros uyarınca çeşitli yerleri işgal etmeye başlamasıyla birlikte, Fahreddin Paşa üzerindeki baskı öylesine arttırıldı ki, sonunda Paşa teslim olmaya razı oldu.
Oldu ama nasıl?
5 Ocak 1919’da birliğine veda mesajını yayımladı. 7 Ocak günü 29 maddelik teslim anlaşmasını imzaladı. 8 Ocak gecesi, tüm önemli belgeleri imha etti, tüm silahlarını kullanılamaz hale getirdi. Fahreddin Paşa 9 Ocak Cuma günü gözyaşları içinde Peygamber'in kabrini ziyaret ederek dua etti, kılıcını kabrinin başına bıraktı ama oradan ayrılmadı.
"Bayrağımı burçlardan indirtmem, Efendimizi bırakmam!" diye haykıran Fahrettin Paşa, sonunda kabirden, don-gömlek, kendi subaylarının ani bir baskınıyla cebren çıkarıldı. Böylece Mondros sonrası 67 gün, tamamı 2 yıl 7 ay süren büyük direniş sona ermiş oldu.
İngilizler 10 Ocak’ta Fahrettin Paşa'yı önce Mısır’a götürdüler. Kasr’el-Nil’de Sekiz aylık esaretten sonra Malta’ya sevk edildi. Kemalist hareket ve İngilizler arasındaki uzun görüşmelerden sonra Malta Sürgünleri peyderpey salınırken, Fahreddin Paşa da Nisan 1921’de salındı, Avrupa üzerinden uzun bir yolculukla Anadolu’ya geçti.
1922-1926 arasında Ankara Hükümeti’nin Kabil temsilciliğini yürüttü. 1934’te Soyadı Kanunu çıkınca, “Türkkan” soyadını aldı. Şubat 1936’da Tümgeneral rütbesiyle TSK’dan emekliye ayrıldı. 22 Kasım 1948’de Ankara seyahati sırasında Eskişehir yakınlarında kalp krizi geçirerek vefat eden Fahrettin Paşa İstanbul’da toprağa verildi, Aşiyan Mezarlığı’na gömüldü.

Gelelim işin “siyaset” kısmına. Yazının başında belirttiğim gibi tarih hakkında gibi görünen bu tartışmanın aslında bugün hakkında olması ihtimali çok büyük.
Neden mi böyle düşünüyorum?
Hatırlarsınız, Mısır'da 2011'de Müslüman Kardeşlerin (İhvan) iktidara gelmesinden beri Suudi Arabistan (SA) ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Müslüman Kardeşleri kendi iktidarlarının altını oymakla, Katar da Müslüman Kardeşler ve başka cihatçı örgütlere destek vermekle suçlanıyor.
Bunun kanıtı olarak da 2011’de Libya'da Kaddafi rejiminin düşmesinden sonra ortaya çıkan bazı kasetler gösteriliyor. Bu kasetlere göre o tarihlerde Kaddafi ile Katar Emiri Şeyh Hamad, SA aleyhine komplo düzenlemeye çalışıyorlardı.
Neyse ki Şeyh Hamad 2013'te yerini oğlu Şeyh Temim’e bırakarak ülkeden ayrılmıştı da kriz ertelenmişti. Ancak 2017 yılında gerilim yine arttı ve SA, BAE, Bahreyn ve Mısır, Katar'la ilişkileri kestiler, kesmekle kalmadılar bir de ambargo koydular.
İşte bu krizden sonra BAE, Haziran 2017'de Ankara’ya Katar krizinde “tarafsız kalması" mesajı yolladı. BAE'nin Türkiye'den istekleri arasında Katar'daki üssünü kapatması, Türkiye'de olduğunu iddia ettiği Müslüman Kardeşler, El Şebab, Taliban, El Kaide gibi örgütlerin üyelerinin BAE’ye iadesi vardı.
AKP iktidarı ise sadece Müslüman Kardeşlere duyulan ortak sempati yüzünden değil, Ortadoğu'daki tek askeri üssünün bulunduğu, dahası 2018 yılında Türkiye'ye 19 milyar dolarlık yatırım yapma sözü verdiği için, Katar'dan vazgeçebilecek durumda değil.
Katar'ın OPEC'ten çekilmesinin Türkiye ekonomisini de etkileyecek şekilde petrol fiyatlarını arttırıcı etkisi de ilave edilince Türkiye Katar'a destek amacıyla BAE ile ilişkilerini germeyi tercih ediyor. Bunun emarelerini AKP'ye yakın medyada görüyoruz.
Bu medyaya göre “bugün Mısır’dan Tunus’a, Somali’den Sırbistan’a kadar her taşın altından” BAE çıkıyor. Bu medyaya göre BAE, “2013 yılındaki Gezi olaylarının, 2015 yılındaki başarısız darbe girişiminin” finansörü.
Dahası BAE, “SA öncülüğündeki Vahabi cihatçılığa” karşı, “Fethullah Gülen'in savunucusu olduğu Sufi vurgulu komploculuğun merkezi”.
Son bir not: BAE Türkiye’nin Ortadoğu’da ihracat yaptığı ülkeler arasında ikinci sırada yer alıyor. 2015 yılı itibariyle 4,6 milyar dolar olan bu ihracatın yüzde 60’ının altın alım-satımı olduğu söyleniyor.
Bu iddiaları analiz etmek, tarihçilerin değil siyasetbilimcilerin ve ekonomistlerin işi.
Dolayısıyla daha ileri gitmeyeceğim. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
BAE Dışişleri Bakanı'nın Fahreddin Paşa çıkışını ve CB Erdoğan’ın buna sert cevabını, Türkiye-SA, Türkiye-BAE, Türkiye-Katar, BAE-Katar, BAE-SA ilişkilerinden ve elbette Türkiye’nin Neo Osmanlıcılıkla Neo İslamcılık arasında gidip gelen yayılmacı (irredendist) siyasalarından bağımsız ele almak doğru değil.
https://ahvalnews.com/tr/erdogan/fahreddin-pasa-polemigi-ve-erdoganin-dikkat-dagitma-stratejisi
Yazarlar
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016