Halil BERKTAY
Gene olmadık bir şey çıktı. 1 Mayıs 77 de, sosyalizmin bitmiş-bitmemişliği de, biraz daha bekleyecek maalesef.
Her türlü tartışmada, yorum farkı olur. Bu, zevkler gibi yorumlar da tartışılamaz, demek değil kuşkusuz. İyi yorum var, kötü yorum var. Doğru veya görece doğru yorum var; yanlış veya görece yanlış yorum var. Hepsi, eldeki verilerle, olabildiğince bilimsel bir metodoloji çerçevesinde sınanmak zorunda.
Ama kaba bilgi hatâsı, sırf ve doğrudan bilgi hatâsı, başka bir şey. Hele, çok büyük ve yer yer alaycı bir iddiayla elele gittiğinde, iyice kötü oluyor. Tatsız bir izlenim bırakıyor.
Taraf‘ın 10 Temmuz Salı günkü Telesiyej köşesi, işte böyle bir şey. Başlıktan, yüksek sesle ilân ediyor ki Leonardo’nun Son Akşam Yemeği “bir tablo değil, fresktir ya...” Altını okuyunca, yazarın Radikal‘deki 7 Temmuz başyazısında bu esere israrla “tablo” dediği için Eyüp Can’a çok kızıp ders vermeye giriştiği anlaşılıyor. Şu üslûpla : “Fresk duvar resmidir malumunuz. Resimdir, lâkin bir tablo değildir. Tablolar taşınabilir; fakat freskler taşınamaz.” Aynı aşırı özgüvenle devam ediyor : “...resim dese kimsenin bir diyeceği olmaz; nihayetinde resim, duvara da yapılır, tahtaya da, tuvale veya başka bir zemine de.. ama tablo başka elbet; sınırları olduğu gibi, taşınabilirliği de gereklidir bir tablonun. Böylece dünyanın en ünlü [?] freski, koltuk altında taşınabilir, çerçevelenebilir (...) duvara asılabilecek bir tablo olarak canlanıyor okurun zihninde. Bizim medyada oluyor böyle şeyler... Ama insanın kalbi kırılıyor doğrusu.” Telesiyejci bitirirken, ciddi bir “entelektüel gücün” yokluğunda okurun yanlış bilgi edinip kendi kültürüne yarım yamalak yerleştirmesinden yakınıyor.
Biraz üzücü bir durum, çünkü Telesiyejin medyanın kültürsüz ve bilgisizliğine yönelik eleştirileri, genellikle haklı olmakla birlikte, bu örnekte kendisi için de geçerli. Özetle, tablo, fresk ve Leonardo’nun Son Akşam Yemeği resmi hakkında söylediği istisnasız her şey yanlış. Kaş yapayım derken göz çıkarıyor; bu arada Eyüp Can karşısında da haksız konuma düşüyor.
(1) Tablo, hayır, illâ çerçeveli ve taşınabilir bir resim demek değildir. Telesiyejin (her ne kadar bir yerde “tuval” sözcüğünü ayrı olarak kullanması, bu terimi bildiğine işaret etse de) muhtemelen “tablo” ile “tuval”i karıştırdığını sanıyorum. Öyle veya böyle; Türkçede tablo, İngilizce painting veya Almancadaki Malerei sözcüğünün spesifik karşılığı. Renkli-renksiz her türlü resim (picture) söz konusuysa, daha geniş, jenerik bir kullanımla, resim anlamında da tablo diyebiliyoruz. Boya kullanılmamış bir resim (drawing) söz konusu olduğunda, onun özel adları var: çizim, eskiz veya desen gibi. Ama işin içine boya girdiğinde, o illâ painting ve dolayısıyla tablo olmak zorunda. Telesiyej yazarı, bana inanmıyorsa bunu iki şekilde sınayabilir : (a) painting veya Malerei‘ı (başka) nasıl Türkçeye çeviririm diye kafa yorarak. (b) Çok daha basiti, evindeki veya internetteki herhangi bir İngilizce-Türkçe, Türkçe-İngilizce sözlüğü açıp bakarak. Her adımda karşısına, painting için (resim ve) tablo, tablo içinse (picture ve) painting çıkacaktır.
(2) Fresk, hayır, genel olarak duvar resmi demek değildir. Duvar resmine duvar resmi de diyebiliriz, (İngilizce mural, Fransızca muraille sözcüklerinden hareketle) müral de. Örneğin Orozco, Rivera ve Siqueiros gibi ünlü Meksika müralistleri (bu terime dikkat), boyalarını sıcak balmumu veya reçine ile karıştırdıkları gibi, piroksilen ve otomobil boyası da kullanmışlar; nadiren fresk yapmışlardır. Dolayısıyla freskçi değil duvar ressamı olarak adlandırılırlar.
Bu ön açıklamadan da anlaşılacağı gibi, fresk duvar resminin çok özel bir türü veya tekniğidir. İtalyanca affresco, “taze” demektir. Buon fresco (gerçek fresk) tekniği, süslenecek duvar veya tavanın üzerine ince bir yaş (taze) sıva tabakası sürülmesini ve kurumadan hızla boyanmasını içerir. Pigmentler sıvayla birlikte kurur; ayrıca fiksatif kullanmaya gerek kalmaz. Buna karşılık a secco (kuru) teknik, boyaları üzerinde çalışılan kuru zemine “bağlamak” için yumurta (tempera), tutkal veya bezir gibi fiksatiflerle karıştırmaya ihtiyaç gösterir. Bu da fresk sayılamaz.
(3) Milano’daki Santa Maria delle Grazie (kilisesinin değil) manastırının yemekhane arka duvarına Leonardo’nun resmettiği Son Akşam Yemeği, evet, bir duvar resmidir ama hayır, fresk değildir, çünkü Leonardo yaş (taze) sıva üzerine çalışmak yerine, taş duvarı önce bir katran, sakız ve gesso (tutkal-tebeşir tozu karışımı) tabakasıyla kaplamış; bunun üzerine pigmentlerini yumurtayla karıştırarak (tempera tekniğiyle) vurmuştu. Zaten boyalar zamanla bu yüzden (fresk tekniğinde asla olmayacak bir şekilde) akıp resmin bozulmasına yol açtı. Sonuçta, hiçbir akademik sanat tarihçisinin Leonardo’nun bu tablosundan fresk diye söz ettiğine rastlayamazsınız.
(4) Tabii, dünya resim tarihinin “en ünlü” fresklerinin Leonardo’ya değil Michelangelo’ya ait Sistine Şapeli tavan (merkezinde, Tanrı’nın Âdem’e hayat vermesi) ve arka duvar (Kıyamet Günü) freskleri olması da cabası.
Fakat keşke böyle bir yazı yazmak zorunda kalmasaydım.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
içinde sosyal kelimesi geçen cümlelerde olmanız ne kadar tuhaf oysaki siz en son akla gelecek isim olmalısınız