Halil BERKTAY
[19 Temmuz 2020] Bitiriyorum derken, habire elimine edilmesi gereken pürüzlere tosluyorum sağda solda. Nereden yola çıkmıştık? Oral Çalışlar’ın bütün bu yazı dizisini tetikleyen önermesinden: “Osmanlı modern bir imparatorluktu” (29 Mayıs 2020).
Devamında, Fatih için de “modern bir imparator” diyordu. Bir yere kadar buna itirazım olmayabilir. Hattâ ikisinin aynı şey olmadığının altını çizebilirim. II. Mehmed bazı yönleriyle modern veya kısmen modern bir hükümdar olmuş olabilir. Bu tasavvur illâ Osmanlı devleti ve imparatorluğunun modern olmasıyla elele gitmek zorunda değil. Çünkü resepsiyon da pekâlâ mümkün. Yani “dışarıdan” fikir, model, vizyon, örnek, davranış ithali. Bazı konjonktürlerde bunlar öne çıkabilir. Yönetenlerin kendi “iç koşulları”nın ötesinde düşünmesi ve davranmasını mümkün, bazen zorunlu kılar.
Bir örnek. Batı Roma’nın çöküş yüzyıllarını, Karanlık Çağları gözünüzün önüne getirin. İlk nesil Germen kralları kendi adlarına sikke kestiriyordu. Neden? Ciddî bir ekonomik zaruretten değil. Roma’ya öykündüklerinden. İmparatorluk taklidi ve alâmetlerini meşruiyet kaynağı gibi gördüklerinden. Benim de kendi suretimi taşıyan kendi param var! Georges Duby’nin deyimiyle, “klasik modellerin büyüsü”nden (bkz Warriors and Peasants. The Early Growth of the European Economy, 1973, s. 57-72).
İkinci örnek. Şimdi de 1200 yıl kadar ileri gidin. 18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyıl başlarının Osmanlı modernleşmesini düşünün. “Yukarıdan aşağı modernleşme” diyoruz, III. Selim ve II. Mahmud, sonra Tanzimat’tan itibaren. Neden? Kendi içsel, sosyo-ekonomik gelişimi itibariyle buna hazır olmadığı halde, dış koşulların (Büyük Devletlerin baskısının) dayattığı savunma — ve özellikle Avrupa ordularıyla baş edebilecek modern bir ordunun ithali — ihtiyacından. Beden zayıf ve kavruk. Çöp gibi. Çünkü hâlâ geri ve yoksul bir köylü ekonomisi. Ama üzerine taşıyamayacağı (nitekim taşıyamadığı, taşımak uğruna habire borçlandığı) kadar büyük bir kafa, kocaman bir Charlie Brown kafası oturtuluyor.
Üçüncü örnek. Aynı çerçevede, aynı zaman-mekân diliminde, II. Mahmud ve Abdülmecid’i düşünün. Ne kadarı Osmanlı, ne kadarı Avrupalı?
Demek, bir toplumun ekonomik temeli “kendi” üstyapılarını yüzde yüz belirlemiyor. Belki birazını belirliyor. Ama aynı zamanda bir serbestlik ve özerklik alanı açıyor. Başka akım ve etkilerin doldurabileceği büyük boşluk ve açıklar bırakıyor.
Bu yan piste girmeyi neden gerekli ve yararlı gördüm? Daha çok, metodolojik açıdan. Eskisi gibi katı bir determinist olmadığımdan. Klasik şekliyle tarihsel materyalizm, ekonomik temeli üstyapılar açısından; ekonomik temeli ve üstyapılarıyla herhangi bir çağı bireyler, insanlar açısından mutlak belirleyici kabul ederdi. Kimse çağının ve/ya toplumunun üstünde ve ilerisinde olamazdı.
Bugün, şu 2020 yılında (ve son otuz yıldır) bu yaklaşım bana çok dar geliyor. Zira yeni ve öncü fikirlerin zuhur edişini ya hiç açıklayamıyor, ya da “maddî koşulları oluşmuştur da ondandır” spekülasyonuyla topu taca atıyor. Bu da tam bir totoloji. Teorik bir bağlantı öneriyor. Tutmuyor. İstisnalar çıkıyor. Gene de “bakmayın, tutuyordur, çünkü tutması gerekir” deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyor.
19. yüzyılın ikinci ve 20. yüzyılın ilk yarısında, sadece Marksizm değildi bu determinizmlerin bayraktarı. Ekonomik ve sosyal tarihçilik bütün varyantlarıyla yükselişteydi. Ekonomizm çeşit çeşitti. Marksizm bu ekonomizm ve determinizmlerden sadece biri, belki hem en sivrisi, hem en iyi teorileştirilmişiydi. Ama yalnız değildi. Başka determinizmler de yerine göre Marksizmden etkilenerek, yerine göre kendi başlarına varolabiliyordu.
Annales dergisi ve ekolü de bunlardan biriydi; çevre, coğrafya, ekonomi ve toplumsal yapı “bağlamcılığı”nın Marksizmden etkilenen ama Marksizmden daha esnek, daha yumuşak bir metamorfozunu temsil ediyordu. Söz konusu esneklik ve yumuşaklığa karşın, Annales kurucularından Lucien Febvre kadar büyük bir tarihçi bile zamanında düşmüştü bu tuzağa. Tek tek olayların kuru tarihini yazmaktansa, süreçleri bütünsel bağlamları içine yerleştiren bir “total tarih” yaklaşımının akademide ilk başarılı örneklerini vermişti. Ama sonra bu “bağlam” meselesini hafif aşırıya vardırmış; Rabelais’yi dinsiz gibi gören yorumlara karşı, Rabelais’nin dinsiz olmadığını değil, 16. yüzyılın genel karakterinden ötürü dinsiz olmuş olamayacağını savunmaya varan bir kitap yazmıştı (Le problème de l’incroyance au 16e siècle : la religion de Rabelais. 1937; İng. çev. The Problem of Unbelief in the Sixteenth Century: The Religion of Rabelais, 1982). Büyük bir eserdi (ve hâlâ da öyledir), ama “ilk dinsiz”in (koşullar hilâfına, koşullara göğüs gererek) nasıl ve ne zaman ortaya çıkmış olabileceği sorulacak olsa, buna cevap verme kapasitesinden yoksundu.
Şu Rabelais örneği benim için özellikle ilginç, çünkü belli belirsiz köprüler var II. Mehmed ile arasında. İkisi de neredeyse zamandaş birer Rönesans insanı. Bu da önemli, çünkü Rönesans, Ortaçağ ile Yeniçağ arasında bir geçiş dönemi. Bu geçişselliğin ve karışıklığın hakkını Lucien Febvre tam veriyor mu, pek emin değilim doğrusu. II. Mehmed (1432-1481; hükümdarlık dönemi 1451-1481) öldükten az sonra (yukarıda solda gördüğünüz) François Rabelais dünyaya geliyor (doğumu 1483-1494 arası – ölümü 1553). İkisi de büyük birer deha. İkisinin de ilgi ve bilgi alanları çok geniş. İkisinin de alışılmışın sınırlarını zorlayan çıkıntılıkları var. Biri kendini Kayser-i Rum (Roma imparatoru) sayıyor. Diğerini sapkınlık (heresy) suçlamalarıyla yargılanıp yakılmaktan sadece güçlü koruyucuları kurtarıyor.
Fatih’e dönecek olursak, fıttırık fikirlerini nereden aldığı çok açık. İtalya’dan ve İtalyan Rönesansı’ndan alıyor. Bunlar klasik Türk-İslâm düşüncesinden gelmiyor. İtalya’ya bakıyor; sadece kültür, sanat ve teknolojiyi değil, siyasal hayatı, İtalyan Rönesans prenslerinin duruş, tavır ve politikalarını da gözlüyor, inceliyor. Machiavelli’nin Hükümdar’ının oynadığı oyunları küçük bir dükalığı (Milano) veya oligarşik cumhuriyeti (Floransa) aşan, büyük bir kara imparatorluğunun olanaklarıyla oynamaya kalkıyor.
Dolayısıyla evet, II. Mehmed kısmen modern. Ama bu, söz konusu kara imparatorluğunun da modern olduğunu ispatlamıyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları






















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024