Hüseyin ÇAKIR
İdris Küçükömer ve Şerif Mardin’in, “Merkez- Çevre” teorisi ve analizindeki mağdurlar bugün iktidar oldu. Çevreden merkeze gelenler, şimdi merkez oldular. Merkeze oturanlar, devlet oldular. Devlet olanlar, değiştirmeye devam etmek yerine statüko oluşturarak, iktidar ve otorite olmanın nimetlerini görmeye başladılar..
Günün hara güresi içinde, arada bir durup soğukkanlı düşünmek gerekiyor. Olup bitenin ne olduğunu, gideni, yaşananı ve gelecek olanın ne olacağını sormak gerekiyor. Anlamak için, zaman zaman geriye yaslanıp düşünmek insana huzur veriyor. Umutlu veya umutsuz olanı anlamak, zihin dünyamızın statikleşmemesi için, değişeni yolcu etmek, yeni gelene hoş geldin demek için “şeylerin üstüne” bir kere, bir kere daha düşünmek ve sorular sormak gerekiyor.
En iyi, güzel hayat mutlu yaşanandır
Şu aralar, İdris Küçükömer ve Şerif Mardin’in “Merkez- Çevre” paradigmasının sosyolojik-sınıfsal ve siyasal analizini bir kere daha hatırlayıp üstüne düşünmeye başladım.Kemal Kılıçdaroğlu Sosyalist Enternasyonal toplantısında kameralar karşısına çıkıp, grup toplantısında konuştuğu/ kavga ettiği dille konuşunca, Sosyal Demokrasi’nin demokrasi zihniyeti barajına takıldı. Gerçi Kılıçdaroğlu, “Bu, özgürlüğe müdahale” dedi amaözgürlüğün sorumsuzluk, ağzına geleni söyleme demek olmadığını bilmiyormuş demenin ötesinde, söylenecek pek bir şey yok. İdris Hoca’nın “Türkiye’de sınıfsal olarak sağ solda, sol sağda” tezi, 2013 yılında da haklı olmaya devam ediyor. Değişim, yenilenme denen şey; sınıfsal-ideolojik tanımla kapitalistleşme, küresel kapitalizmin parçası hâline gelmek ise; evet bu süreç, Menderes’le başladı, Demirel’le devam etti. Ve 12 Eylül darbesiyle başka bir biçimde devam etti. Özallı ANAP’la, devlet merkezli ve devlet eliyle kapitalizm ve sermaye aktarımı makas değiştirdi. Bunun adı; “İktisadi, siyasi ve inanç özgürlüğü” olarak tanımlandı. Arada sırada dünyaya hoş görünmek için mi, inandıkları için mi pek anlaşılamadı ama düşünce ve örgütlenme özgürlüğü lafı da söyleniyordu. 141- 142- 163. maddeler yerli yerinde dururken bunlar söyleniyordu. Takke düşüp, kel görünmeyecek sanılıyordu.
Mademki özgürlük var: “Komünistler, yasal komünist partisi kurmak için, politik göçmenlikten” dönüş yaptılar. Savcılıklara “Ben komünistim” diye kendilerini ihbar ettiler. 141-142’nin kadükleşmesini sağladılar. Fiili durum bir süre sonra hukuki durum hâline geldi. Türkiye’de işler hep böyle gidiyordu, bugün de böyle gitmeye devam ediyor.
Hayatı iyileştiren devrimcidir
Olup bitenlere “Tarih şöyle yaptı, böyle yaptı” denir. Tarih denen şey, her türlü yaşanmış ve geçmiş ise, “tarih” diye soyut bir günah keçisi yaratmak yerine, o tarihin öznesi olanlar kendileriyle yüzleşseler, bugünde ve gelecekte daha doğru yerde durabilirler. Tarih mi solu oyun dışı bıraktı? Böyle düşünüldüğünde, tertemiz bir ruhla, bütün günahlardan arınmış olarak, “sorumlu, sorumsuzca” gönül rahatlığıyla, yüzün kızarmadan dolaşabilirsin.
İdris Hoca’yı ve Şerif Mardin’i hain ve suçlu sandalyesine oturtarak, ilkeler denizinde yunulabilinir.
Olup-biten, gelip-geçen, duran-yürüyen, ilerleyen-gerileyen, “ilkelerde yazmadığı için”, yok hükmünde kabul edilir. Yok, kabul edilenler, ilkelerde yazılan “yüce” insanların yaşamının ta kendisidir. Menderes, Demirel, hatta 12 Eylül, ANAP ve Özal, AKP ve Erdoğan’ın değiştirdiği şeyler, solun teorik olarak “yüce-kutsal” varsaydığı insanların yaşam kalitesini iyileştirdi. Sokaktaki her insan hayatını değiştirene “Allah senden razı olsun” der. Bunu kimin yaptığına bakmazlar, bunu yurttaş olma hakkı olarak da görmediler, “hayır işi, sevap yapıyor” diye düşündüler. Bugün hâlâ böyle düşünüyorlar mı? Kamuoyu araştırmaları, “kul, cemaat kimliğinden, yurttaş olma ve evrensel hak bilincinin” hızla gelişmeye başladığını gösteriyor. Şimdiye kadar; “halkımız” siyasal olarak sağda olan ve kendilerinden gördükleri bu siyasal partilere oy verdi, vermeye de devam ediyor. Bu siyasal tercih, bu toplumun, çalışanlarının, yoksullarının, küçük ve orta ölçekli iş sahiplerinin yaşamlarını iyileştirdiği için yapılan tercih.. Bu nedenle, solun ideolojik simgeleri, imgeleri, ritüelleri onların çok fazla ilgisini çekmiyor. Sosyalist solun bütün fraksiyonları yüzde bir buçuk oy alıyor. CHP de sol kabul edilse!, yüzde yirmi yedi bile olmuyor. Sol, merkezden konuştuğu için, çevreye tepeden bakıyor. Onları eğitilmesi gereken vahşiler gibi görüyor.
Çevre, merkez oldu: yeni çevrede de, kim merkez oldu
Türkiye coğrafyasına da, bu topraklar üstünde yaşayan insanlar; yöneteni, yönetileni bağlamında bakıldığında bile değiştiler ve değişmeye devam ediyorlar. Özetle; kendi çıkarına olan ne ise, siyasal tercihini o yönde yapıyor. O ideolojik tercih yapanlar ve bunların oy oranları ve sosyal tabanları: MHP yüzde 7- 13 aralığında. Tarihî Milli Görüş yüzde 2, Sosyalist sol yüzde 1,5- 2. Resmî ideoloji, Türk- suni İslam- modernist, Kemalist ulus-devletçiler; CHP, İP ve benzerlerinin maksimum oranı yüzde 27- 29. AKP’nin yüzde 45- 50. Nasıl oldu da, AKP 10 yıldır toplumun ana tercihi oldu? Bu sorunun yanıtını, İslami kesimin aydın entelektüellerinin önde gelenlerinden Ümit Aktaş, Neşe Düzel söyleşinde şöyle söylüyor. “İslami kesim, demokrasiyi amaca ulaşmanın aracı olmaktan çıkartıp, amacın kendisi olarak düşünmeye başladığı andan itibaren, değişti ve kitlesel oldu.” Soğuk Savaş dönemi, Cumhuriyet modernleşmesi, ideolojik, siyasi kutuplaşmasında, Gelenekçi-İslamcı değişimini Ümit Aktaş özetliyor. Bu, Menderes- Demirel- Özal liberal çizgisi olarak tanımlanan Türkiye’yi kapitalistleştirme girişimlerinin, 2000’li yılların Türkiye’si ve dünyasında, Türkiye gerçekliğinde “pratikleşmesi”dir.
İdris Hoca ve Şerif Mardin’in, “Merkez- Çevre” teorisi ve analizindeki mağdurlar bugün iktidar oldu. Çevreden merkeze gelenler, şimdi merkez oldular. Merkeze oturanlar, devlet oldular ve devlet aklı ile düşünmeye başlayınca: çevre, merkezin aklıyla düşünmeye başladı ve devlet oldu. Devlet olanlar, değiştirmeye devam etmek yerine statüko oluşturarak, iktidar ve otorite olmanın nimetlerini görmeye başladılar.
Bu da başka bir yazı konusu olsun.
http://www.taraf.com.tr/haber/evet-degistik-degismeye-de-devam-ediyoruz.htm
Yazarlar
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018