Hüseyin ÇAKIR
Siyasi tarihimizde devleti arkasına alan, devleti babasının malı gibi kullanan iktidarların iki yakası bir araya gelmedi. Korku, korkutmaca, hile ve yalanın bir karşılığı var bu memlekette.
Bu referandum kampanyası anayasa maddesi değişikliklerinin doğruluğu yanlışlığı, yararlılığı ve yararsızlığı ötesine geçti. İktidarın ve Cumhurbaşkanının mutlak yönetme yererlilik ve yerensizliği halk oylamasına dönüştü. Bunu da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarı adına MHP gazoz kapağı açacağı rolü oynayarak “derin devletin bir aparatı adına” gündeme getirdi.
Cin camdan çıktı, aklı esir aldı ve referandum süreci başladı.
Bu süreçte sık sık duyduğum söz “ yalan bu kadar parlatılıp söylenmez ki”. Tabi ki bunu söyleyenler Hayır diyenler ve çoğu da partisiz olanlar. Yalanı parlatıp, meydanlarda, TV programlarında, bilbordlarda, afişlerde gözümüzün içine içine sokan AKP ve altında imza olmayan Erdoğan posterli devasa afişlerinde yer alan sloganlar.
Bir şey ya çok küçük ya da devasa olunca görünmez olur. Bu kampanya 6 Kasım 1983 seçimlerinde Milli Güvenlik Konseyi ve Kenar Evren destekli Milliyetçi Demokrasi Partisinin (MDP) şaşalı kampanyasını hatırlatıyor. Kenan Evren’de meydanlara çıkıp MDP için oy istemişti. Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Siyasi tarihimizde devleti arkasına alan, devleti babasının malı gibi kullanan iktidarların iki yakası bir araya gelmedi. Korku, korkutmaca, hile ve yalanın bir karşılığı var bu memlekette. Başka ülkelerde de bu yöntemin geçer akçe olduğunu ABD seçimlerinde gördük. Avrupa, yabancı- göçmen düşmanlığı korkusu üstünden ırkçılığın ayak seslerini nefesini tutmuş bekliyor!
Bir şey olduğundan fazla parlatıldığında ve hakikatler çarpıtılarak gerçekmiş gibi dev aynasında defalarca, defalarca gösterildiğinde görünmez olur.
Herkes kendine göre tarih yazıyor
Evet, propagandasını yapanlar sık sık geçmişten örnekler veriyorlar. Bizim dikkatimizi tarihsel bağlamlarından kopartılmış tarihi bir kıyaslamaya yönlendirmeye çabalıyorlar. Yakın zamanda ve bugün gerçekte neler oluyor, buna odaklanmaktan uzaklaşalım ve soru sormak kimsenin aklına gelmesin istiyorlar.
Geleceğe dair hep makro sözler ve projelerden söz ediliyor. Hayatında hiç Marmaray’dan, 3. Köprüden geçmeyecek 3. Havaalanından uçağa binmeyecek kişiye/insanlara “işte bu büyük Türkiye fotoğrafı” diye gösteriliyor. Ama şu söylenmiyor: Bunlar Yap-İşlet olarak yapılıyor, devlet şu kadar araç geçecek, şu kadar yolcu binecek diye garanti veriyor, bu hedef tutmazsa- ki Osmangazi Köprüsünde tutmadı- 2017 ‘ nin ilk 50 gününde devlet kasasından bu firmalara 225 milyon ödendi. Bizde devlet kasası denilince devlet sanki kasasını uzaydan dolduruyormuş gibi umursanmaz. Bu 225 milyon Urfa Viranşehirli, Mardin Derikli, Trabzon Akçaabatlı, esnaf, memurun vergilerinden ödeniyor. Parlaklığa bakanlar bunları göremiyor, böyle sorular aklı teğet geçiyor. Hayat hep böyle lay lom devam eder mi?
Birde şanlı yüce, ulu tarih hikâyesi var. Bizimkilerin tarih hikâyesi de, “Aslanların tarihini, avcıların yazmasına” benziyor. Tarih yazımı öznel olduğu gibi tarih anlatımı da, hele bu devletler ise hiç kusuru, yanlışı olmayan, en mükemmel tarih anlatımı oluyor.
Toplumlar tarihleriyle yaşarlar. Tarihi bugüne taşıyarak yaşamak, sonuçta IŞİD vari zihniyete, ideolojiye götürür ki, bu da insanları, toplumları ve devletleri maceracılığa sürükler. Marks’ı, sosyal ve politik tarihçi olarak tarihe yazdıran başyapıtı, 1851-1852 yılları arasında kaleme aldığı “Louis Bonaparte’ın 18. Brumaire’i” nde , Hegel’in “bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir” sözüne karşılık Marks “Hegel eklemeyi unutmuş: İlkinde trajedi, ikincisinde komedi olur” der. Türkiye’nin içinden geçtiği anayasa değişikliği ve sistem/rejim amacı da Bonopartizm’den izler taşıyor.
Tarih ve tarihsel olgu ve olaylar elbette çok önemli, kim tarihi olgu ve olayları yorumlarsa kendini doğru ve haklı çıkartacak okuma ve yorumlama yapıyor. Bu tarih okuması ve yorumlaması da hep geçerli oldu hala geçerli. Mesele bu öznel okumadan ne amaçlandığıdır.
Bonapartizm ve Abdülhamit Modeline Demokrasi Diyorlar
Türkiye’de birden çok demokrasi tarihi okuması, yorumu var. Bütün bu okuma ve yorumlar, ekonomik terimle “kar” amaçlı. Çok partiliğe geçiş “övünç” kaynağıdır. Ama bu çok partilik içinde komünistlerin, Kürtlerin kimlikleri yasaktır. İslamcı partide yasaklıdır ama onlar bugüne kadar bu ad altında parti için mücadele vermediler. Çok partililik demokrasi tarihini komünistler, Kürtler farklı anlatacak, AKP’liler MHP’liler CHP’liler farklı anlatacaklar, herkes için anlamı ve değeri de anlatıma göre olacak.
Bu gün demokrasi var, gelişiyor diyenler de demokrasiyi, tarihsel gelişimi ve bağlamlarından kopartıyorlar. Bonapartizm ve Abdülhamit rejimi benzeri sistemlere demokrasi diyorlar, bunu örnek alıyorlar.
AKP’li militan/partizan hukukçular, Hegelyen demokrasi kavramı ve pratiğini bugün çok geçerli bir demokrasi argümanını yeni bir şey keşfetmişler gibi sunduklarında çok komik oluyorlar. Hegel ve Karl Schmitt mezardan çıkıp gelseler, “bizi de Türk tipi yapmışsınız” derler ve sopayla kovalarlar.
Bize demokrasi diye sunulan “Türk tipi” model komedya dünyasında kendileri oyalanıyorlar, eğleniyorlar, tıpkı, kral ve soytarıları, padişah ve dalkavukları gibi.
Bunlara evet deme niyetinde olan Müslümanlara sormak isterim: İslam tarihinde Emeviler öncesi İslam siyasi ve devlet tarihine bir bakın, ya da bilen birilerine sorun. AKP’nin iktidar zihniyeti ve anayasa değişikliği sonrası –ki kabul edilirse- ortaya çıkacak olan modeli, İslami olarak Muhammedi mi yoksa Emevi mi, hangisine yakın görüyorsunuz?
Parlaklığa uzun süre bakarsınız sonra gözünüzü normal olana dönerseniz ortalık birden kapkaranlık olur. Birkaç dakika bekledikten sonra normal olanı görmeye başlarsınız. Akılda böyledir. Bilgi kaynağınıza bağlı/bağımlı iseniz akılsal karar da buna göre verilir.
Demokrasi Sizin Ne İfade Ediyor?
Normal bir demokraside hükümetin önerdiği kanunların hazırlanması şeffaftır; çünkü kanunlar yurttaşların daha iyi yaşaması, refahı için yapılır, bu toplumsal iyi’dir. Herkes bunları okur, tartışır, kanunlar toplumsal iyi için kabul edilmeden önce herkes görüşünü bildirir ve toplumsal iyi olarak kanun yapılır.. Böyle mi oluyor diye size sorayım. Güldürmeyin beni? Diyeceksiniz. Nasıl oluyor? Kapalı kapıların arkasında sözüm ona müzakere yapılıyor. Paldır küldür onay için geliyor. Bu karara muhatap olan toplum ya da ilgili bir sosyal kesim karara varıldıktan sonra duyuyorlar. Neden böyle oldu diye sorulduğunda, tartışarak karar almak çok zor, komisyonlarda sürekli sorun çıkıyor vs. diyorlar. Bu anayasa değişikliği ile “hızlı karar alma” süreci bile tek kişiye bırakılıyor.
Bu metodik demokrasi anlayışı ancak Çin’de, Kuzey Kore’de ve Rusya’da uygulanıyor. Buna da demokrasi diyorlar. Putin buna “kontrollü demokrasi” adını koydu.
Güldürmeyin İnsanı.
Normal işleyen demokrasinin en önemli özelliği, çoğulcu, katılımcı ve müzakereci olmasıdır. Dünya dünkü dünya olsaydı bu aklın belki büyük karşılığı olabilirdi. Duyguları şaha kaldırarak, olup bitenlerin üstünü örtmek mümkün olabilirdi. Tarihin karanlık, kötü yanlarını rakiplerinizin hanesine, iyi yanlarını kendi hanenize yazarak gelecek kurma hayali, adı üstünde hayal, bu hayale ebediyen inanlar bulunabilir. Bu hayallerin büyük kitlelerde karşılığı, maceracılıktır.
Toplumlar, devletler tarihi bu hayalciliğe, maceracılığa çok şahit oldu. Kuşkusuz bu hayali ideolojinin karşılığı hep oldu, hepsinin sonu da hüsranla, acılarla son buldu. Böyle hayalleri kitleselleştirmek hep faşizm ideolojisi, yönetmeleriyle oldu.
AKP kurmaylarının ve Erdoğan’ın millet vurgusu bana, maceralarına ve hayallerine destek verenleri kapsadığını düşündürtüyor. Osmanlıcılık, modernizm öncesi gelenekçililik tarihçiliği, dizilerle yeni bir tarih bilici!ni toplum hafızasına kazıma gayretinin bir yanı siyasal rant, öte yanı maceracılığa yelken açmaktır. Referandum da Evet kampanyası, milliyetçilik, Emevi siyasal İslamcılığı yöntemleriyle, “amaç için her şey mubah” mottosundan hareketle, tarih, çarpıtılarak üstünde tepinerek lime lime ediliyor. Parlatılıp, parlatılıp her yol ve yöntemle servis ediliyor. Abdülhamit’le, Enver paşa ile yeni bir modernlik kurgusu yapılıyor. Parça parça Cumhuriyet modernleşmesine, modernizm ideolojisine alternatif bir tarih, toplum kurgusu, “millilik, güçlü devlet, millet ve devlet bekası …” için Evet denilmesi isteniyor.
Tocqueville diyor ki, “Her kuşak yeni bir halktır.” Yeni Türkiye, yeni kuşak Gezi’de sürgün verdi. Hayır, kampanyasında bu yeni kuşak kendi dili ve yöntemleriyle umudu yeşertmeye devam ediyor. Devasa parlaklıkların gölgesinde! HDP’nin minicik çadırları, “her şeye rağmen var olduklarını” normal demokrasinin katledilemeyeceğinin güvencesi gibi dimdik duruyorlar.
Yazarlar
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018