Hüseyin ÇAKIR
Bu referandum sonuçları daha çok konuşulacak. Çok soru soracağız ve çok yanıt arayacağız.
17 Nisan sabahı, ne istikrara, ne ekonomik büyümeye, ne huzurlu güzel günlere uyanıldı. Herkesin söylediği gibi yüzde 51 Evet’çiler coşkulu sevinemedi. Beklenti, Erdoğan’ın mutlak, güçlü iktidarının sağlanması; “öteki”leştirilenleri sus pus hale getirmek, dünyayı onlara dar etmekti arzulanan, göle çalınan maya tutmadı.
Referandumda söylenen sözler soğumaya başladıkça, öfke, nefret, kin söylemiyle bilenmiş partizan "evet"çiler dışında kalan, o ya da bu nedenle evet oyu kullanan büyük çoğunluk gönül gözüyle olup bitene bakmaya başlayacaktır her halde. Özellikle büyük kentlerde, iki seçmen komşudan birinin ”terörist, teröre destek veren, darbeci”, ötekinin vatansever olmadığını; birbirlerinin gözlerinin içine bakarak, belki hiçbir şey konuşmadan, küçük bir tebessümle, içten bir günaydın, hayırlı işler sözüyle, vicdanlarıyla konuşmaya başladılar bile. Nereden mi biliyorum? Çevrenizde böyle komşunuz, arkadaşınız, akrabanız varsa, “ Amannn bu da geldi geçti, işimize gücümüze bakalım” sözünü duyuyorsunuzdur.
İnsanlığını kaybetmeyenler
Bu memleketin yakın tarihinde Kürtlere karşı radikal söylem/eylemler hiçbir dönemde toplumsal çatışmaya dönmedi, döndürülemedi.
Alevilere karşı yapılan, Maraş, Madımak katliamları, Alevi, Suni çatışmasına yol açmadı/açtırılamadı.
Siyasilerin kışkırttığı, devletin içinden bir kanadın fiilen organizatör olarak yer aldığı çok sayıda olaya karşın, bu toplumu oluşturan insanlar, insanlıktan çıkmadılar, insanlıklarını kaybetmediler.
Mesela bu referandumda din-laiklik, dindarlık-dinsizlik gibi kaba ayrıştırıcı dil kullanılmadı, kullanılamadı. AKP’liler başka motiflerle dini kullandılar.
“Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları duyulmadı. CHP’nin izlediği politikanın bu konunun gündeme taşınmamasında belirleyici rolü oldu.
Bazı AKP’liler veya radikal siyasal İslamcılar, Kabataş Olayı gibi, “başörtülü bacımızın başını açmaya çalıştılar, saldırdılar” denemesi yaptılar ama bunun sürdürülebilir bir senaryo olmadığını anladılar, yani bu çatışma alanı da tutmadı.
Bu optimist pencereden bakarken, ne 6-7 Eylül olaylarını ve ne de… Yakın zamanda yaşanan Ali İsmail Korkmaz’ı katleden insani özelliklerini yitirmiş olanları da unutmuyoruz. Şiddet kültürü ile yüklü bir toplum olmamıza rağmen, ideolojik ve siyasal kışkırtmalar, toplumsal çatışmaya dönüşmedi. Bu toplumda farklı kimlikler ve farklı ideolojik-siyasal görüşler arasında çatışmaya yaratılamayacağının en güzel örneği 15 Temmuz’da, herkesin kendi düşüncesine göre sokağa çıkmasıdır, bu duygu halini çok yönlü okumak lazım.
Bir yanda Adaletsiz öte yanda adil bir kampanya
Bu bağlamdan, Hayır oyu verenlerin bileşenlerine bakıldığında Türkiye’yi görüyorsunuz. Bu Türkiye panosunda yer alanlar “sivil” –toplum- görüntüsü verdiler. Erdoğan, Bahçeli, Yıldırım CHP-HDP ‘yi çatışma minderine çekerek, partiler arası kavga/dalaş salvolarına yanıt bulamadılar. HDP’yi yok etme soykırımına rağmen, coşku içinde, barışı savunmaya devam ettiler. Kürtler bir kere daha acıları içlerine akıtarak güleç yüzleriyle rengârenk görüntüleriyle meydanlarda oldular.
İki kampanyayı bir başka açıdan karşılaştırırsak: Evet’in kampanyasında devletin kocaman şemsiyesini herkes gördü, her halde vicdanı olan, çoluk çocuğuna helal lokma yediren ve Evet oyu verenler bu adaletsizliği kendilerine soruyorlardır. Oylamadan bir gün önce İstiklal caddesinde, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, küçük bir kürsü, iki sandalye koymuş, cızırtılı seyyar ses sistemiyle sesleniyor, Genç Hukukçular da, küçük bir masada “Kararsızsan Avukatına sor” diyorlardı, gelip geçene.
AKP, İstiklal caddesinin başındaki kocaman bir mağazadan (her halde kampanya için boşaltılmış) kulakları sağır eden ses volümüyle, “iktidar kudretini” mağrur ve kibirliliğini gelip geçenin üstüne boca ediyordu.
Bu ve benzeri manzara Türkiye’nin her yerinde yaşandı. Gönül gözüyle bunları gören, okumuş, okumamış, kentli, kasabalı, genç yaşlı… larda her halde “kim bana daha yakın” sorusunu akıllara taşıyacaktır.
Ben durumu yüzde elli, yüzde elli bölünmüşlük olarak görmüyorum.
Her şey, her durum ve her olay kendi içinde çoğulculuğu taşır. Belirli durumda, belirli anda bir tane seçim yapılır ve karar verilir. Hiçbir karar mutlak değildir. Mutlak olsaydı ne öğrenebilir, ne işimizi gücümüzü geliştirebilir, ne hayal kurabilir, ne de hayallerimizin peşinden koşabilirdik.
Soru sormak insanı özgürleştirir
Hayatımızda yanlışlar yapar, yanlış kararlar veririz. Hiç yanlış yapmadık, hep doğru yerdeydik diyorsak; kendimize yeni sorular sormuyoruz demektir.
Akıl ve bilinç en nihayetinde soru sorar. İnsanı insan yapan en önemli özelliği soru sormasıdır. Sorular sorarsak Hakikat arayışı ve iyi yaşam ideali bize yeni ufuklar açabilir. Soru sormak insanı özgürleştirir, özgürleştikçe yeni sorular sorarız, hayatın ilerlemesi, yenilenme, değişim de böyle oluyor zaten.
Bana göre evet diyen çoğunluk kendine, bugünü ve geleceği için sorular soruyor. Evet diyen ezici çoğunluğun, otoriter bir rejim olsun bütün dünya ile kavga edelim, toplum ikiye bölünsün, çoğunluğun iktidarı ile gül gibi bir ülkede yaşarız dediğini düşünen var mı? Varsa bu kafalardaki beyinler hastalıklıdır.
Kampanya boyunca Evet propagandasında “bol bol demokrasi, hukuk” vs kullanılmasından da anlaşılabileceği gibi, iktidarın özünü kimse açık açık savunamadı. Özü boşaltılsa da, demokrasi mutlak iktidar için araçsallaştırılsa da… Bu çağda, herkesin her şeyi kolayca öğrenme olanağını varken, Demokratik olmayan rejimi uzun süre sürdürmek mümkün olamayacaktır, “Reisçilik” üst aklı marjinalleşmeye yol açar. Çünkü, elinde cep telefonu, masasında bilgisayarı olan birisi Google a “demokrasi ne?” diye sorarsa, karşısına çıkan seçeneklerden herhangi birinden gerçeği öğrenmeye başlamış olur.
Hayır demek zaten bir duruma, bir olaya karşı durmak, soru (lar) sormak arayışıdır. Hayır’ın bileşenin içinde, bugün, geçmiş, gelecek ve daha uzak gelecek var. Hayır’ın içinde, Evet diyenleri de kuşatan, dil, talepler, bugün sorulan veya sorulmayan sorular var. Hayır’ın kapısı Evet diyenlere sonuna kadar açık, bunun sivil alanda sürdürülmesi demokrasinin geleceğinin taşıyıcısı olmaya aday. Politikanın yenilenmesi ve yeni siyasal taşıyıcılıkta buralardan yükselecek diye düşünüyorum.
Çünkü:
Hayatımızın ağlarla örüldüğü dünyada, otoriterlik, tek adamlık ancak kaos ortamında bilinç bulanıklaştırılarak, insanların duyguları araç olarak kullanıldığında geçici olarak karşılık bulabilir, ama sürdürülebilir değildir. Yukarıda anlatıldığı gibi, bu toplumda toplumsal çatışma ve kaos çıkartmak ve sürdürmek pek kolay değildir.
Yazarlar
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018