Ahmet TAKAN
Israrla üzerinde duruyorum!.. Türkiye’nin sıcak sahalardaki hak ve çıkarları bilinçli bir şekilde gözlerden kaçırılıyor. İktidarın dış politikası aynı ekonomide olduğu gibi tamamen çökmüş durumda. Yapılan akıl almaz yanlışlar bizi bugünlere getirdi. COVID-19’un hakkından geliriz. Bu iktidardan kurtulduğumuzda öyle veya böyle ekonomimizi de toparlarız. Ancak dış politikada yapılan yanlışların, verilen tavizlerin düzeltilmesi, yaşanan kayıpların telafisi çok uzun soluklu mücadele ister. Emevi camiinde namaz kılma hayallerinin faturasını nesiller öder!.. Ege’de, Süleyman Şah’ta terk edilen, işgale bırakılan Türk topraklarının tekrar kazanılması bedeli ağır olabilecek bir mücadeleyi gerektirir. Libya’da desteklenen İhvancıları torunlarımızın torunlarının önüne koyarlar!..
Bayram öncesinde Suriye’de olup bitenlerin son fotoğrafını çekmiştik. Bugün, Ege meselesini, yarın da Libya’yı ele alacağım. Ege’de, AKP iktidarı döneminde Yunan işgaline bırakılan Türk topraklarını yıllardır belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Kamuoyu haklı mücadelemizi bazı ayrık otlarına rağmen anladı ve büyük destek veriyor. Ancak, yıllardır farkına varılmayan veya adalarımızı Yunan’a peşkeş çektiren iktidar ve iktidar dışı zihniyetlerin fark ettirmediği bir gerçek daha var; 12 ada meselesi. Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım diyor ki; “12 ada Türkiye’ye aittir”. Ümit Yalım, bunun hukuki gerekçelerini ise şöyle belgeliyor;
“–Türkiye, Lozan Antlaşması’nın 15’nci maddesi ile Osmanlı Devleti döneminde 1915’te ilhak edilen 12 ada, Rodos ve Meis olmak üzere toplam 14 ada üzerindeki haklarından İtalya yararına vazgeçti. Anılan adalar, Batnoz, Lipso, İleriye, Kelemez, İstanköy, İstanbulya, İncirli, İleki, Herke, Rodos, Kerpe ve Çoban adaları ile bu adalara bağlı olan adacıklar ve Meis Adası’dır.
–İkinci Dünya Savaşı sırasında, 12 ada önce Almanlar, daha sonra da İngilizler tarafından işgal edildi. Türkiye’nin 12 adayı geri alma talebi İngilizler tarafından reddedildi.
–Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmediği için 12 adanın kaderinin belirlendiği Paris Konferansı’na davet edilmedi. Bu konferans neticesinde 10 Şubat 1947 günü imzalanan Paris Antlaşması ile 12 adanın egemenliği İtalya’dan alınarak Yunanistan’a verildi.
–1945 BM ANTLAŞMASI VE 1969 VİYANA SÖZLEŞMESİ’NE GÖRE YUNANİSTAN’IN ONİKİ ADA ÜZERİNDE EGEMENLİK HAKKI YOKTUR!…
21 Devlet arasında imzalanan 1947 Paris Antlaşması’nın 14’ncü maddesine göre 12 ada gayri askeri statüde olup Yunanistan, bu adalara da asayişi sağlayacak miktarda jandarma ve polis dışında asker yerleştiremez.
1947 Paris Antlaşması’na göre gayri askeri statüde olan adalar 1960’ların ilk yarısından itibaren Yunanistan tarafından silahlandırılmaya başlandı. Türkiye bu durumu ilk defa 1964’te protesto etti. Daha sonra Nisan 1975’te Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne nota gönderen Türk Hükümeti, Yunanistan’ın adaları silahlandırmasını protesto etti ve bu durumun Türkiye’nin güvenliğini tehdit ettiğini bildirdi.
–Yunanistan, 12 ada bölgesinde bulunan gayri askeri statüdeki adalardan Rodos Adası’na 1 Yunan Mekanize Tümeni; İstanköy Adası’na 1 Yunan Mekanize Tugayı konuşlandırdı. Batnoz, Lipso, İleriye, Kelemez, İstanbulya, İncirli, Sömbeki, İleki, Kerpe ve Meis olmak üzere toplam 10 adaya da Tabur- Alay seviyesinde askeri birlik konuşlandırdı. Mevcut durum itibarıyla 12 ada bölgesinde gayri askeri statüdeki 14 adadan 12’si silahlandırıldı.
–1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’ne göre (Madde 39, 9 ve 40), çok taraflı antlaşma hükümlerinin değiştirilmesinde temel kural, antlaşma hükümlerinin oybirliği ile değiştirilmesidir. Oybirliği sağlanamazsa antlaşmanın üçte iki oy çokluğu ile değiştirilebileceği de kabul görmektedir. (1945 Birleşmiş Milletler Antlaşması Md.108)
Türkiye ile birlikte toplam 8 devletin taraf olduğu 1923 Lozan Antlaşması Boğazlar Sözleşmesi, yine Lozan’a taraf olan toplam 8 devletin katılımı ve oybirliği ile 1936’da değiştirilerek Türk Boğazları Montrö Sözleşmesi imzalanmıştır. Yapılan değişiklik, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi ve BM Antlaşması’na uygun olarak yapıldığı için uluslararası hukuk kurallarına göre meşru bir değişikliktir.
Türkiye ile birlikte toplam 8 devletin taraf olduğu 1923 Lozan Antlaşması’nın 15’nci maddesi, Lozan’a taraf olan 5 devletin (İngiltere, Fransa, Yunanistan, Yugoslavya, İtalya) ve Lozan’a taraf olmayan 16 devletin katılımı ile 1947’de değiştirilerek Paris Antlaşması imzalanmıştır. Yapılan değişiklik ile 12 adanın egemenliği İtalya’dan alınarak Yunanistan’a verilmiştir. Yapılan değişiklik, sözleşme ve antlaşmalara aykırı olduğu için hukuken geçerli değildir ve uluslararası hukuk kurallarına göre Yunanistan’ın 12 ada üzerindeki egemenlik hakları yok hükmündedir.
Türkiye, 1947 Paris Antlaşması’na taraf olmadığı için üçüncü devlet statüsündedir. Paris Antlaşması’nın Türkiye açısından hiçbir bağlayıcılığı yoktur.
–1923 Lozan Antlaşması’nın amacı, Türkiye ile Yunanistan arasında Adalar (Ege) Denizi’nde bir denge sağlamaktır. 1947 Paris Antlaşması ile 12 adanın egemenliği Yunanistan’a devredildiği için Adalar (Ege) Denizi’ndeki denge Türkiye’nin aleyhine olacak şekilde bozulmuştur. Böylece Lozan Antlaşması’nın 15’nci maddesi esaslı bir şekilde ihlal edilmiştir. Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’ne (Madde 60) göre Lozan Antlaşması esaslı bir şekilde ihlal edildiği için antlaşmanın 15’nci maddesi sona ermiş ve geçerliliğini kaybetmiştir. Mevcut durum itibarıyla, 12 ada Türkiye’ye aittir.
Yunanistan, 12 ada üzerinde bulunan bütün askeri birliklerini ve vatandaşlarını ana kıtasına çekerek adaları boşaltmalı ve bölgedeki toplam 14 adayı Türkiye’ye iade etmelidir.”
Ümit Yalım, yine belgeleri konuşturdu. Bakalım, içimizdeki Yunan muhipleri nasıl feryat edecek!..
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021
2.07.2021