Ahmet TAŞGETİREN
Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kısmı gerçekten çok kötü, çok çirkin. Hakaretten bile öte bir şey. Bir küfür. Bir ana muhalefet lideri ile o ülkenin cumhurbaşkanı arasında asla olmaması gereken bir dil. Gerçekten ancak “terbiyesizce” diye nitelenebilecek bir tavır. O küfürleri aynen buraya almak bu sütunun “insanlık kalitesi” ile bağdaşmaz.
Kılıçdaroğlu “Ama o da bizi, diğer muhalefet partilerini eleştiriyor, bu, Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığına sığmaz” itirazında bulunabilir. Ama bu itiraz da o küfür dilini haklı çıkarmıyor. Çünkü, eğer sözü iletişim için devreye koyuyorsanız yukarda tırnak içine aldığım cümle de sizin itirazını dile getirmek için yeterlidir. Ama iletişim için değil de, küfür için yola çıkıyorsanız, sizi de, hitap ettiğiniz kitleyi de böyle “insanca” tavırlar kesmez.
Belki Kılıçdaroğlu’nun küfre yönelmesi de iletişimden öte bir hesaba dayandığı için böyle bir “küfür dili” tercih ediliyor.
Bana göre bir hesap var:
Hesabın bir ayağında Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan karşıtlığı” temasını Demirtaş’ın, HDP’nin elinden alma arzusu bulunuyor. Bir süredir Kılıçdaroğlu, kamuoyu önünde, Demirtaş’ın 7 Haziran öncesinde kullandığı “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganına benzer cümleler kuruyor. Sanırım bu yolla, CHP tabanından HDP’ye kaydığını düşündüğü oyları yeniden toparlamak ve “Erdoğan karşıtlığı”nın toplumsal rantını ele geçirmek istiyor.
Kurultay, bu söylemin CHP tabanında oldukça coşkulu bir karşılığı bulunduğunu da gösteriyor. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun uzunca konuşması kendi eşi dahil birçok delegeyi uyuturken, salon, ancak küfürlü dilden sonra dalgalanmaya başlıyor.
Tabii ki bu hesabın reel karşılığı üzerine çok şey söylenebilir. “Buradan CHP’ye gelecek olan oy miktarı yüzde 25 bandında bir kıpırdama sağlar mı”nın cevabı da çok katmanlıdır. Kendi düşüncemi söyleyeyim: CHP’nin oradan alacağı oy, akademisyenlere tepki çerçevesinde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun CHP’deki yansımalarından dolayı kaybedeceği oydan daha fazla olamaz.
Kılıçdaroğlu’nun “Küfürlü Erdoğan karşıtlığı”ndaki hesabının ikinci ayağında, Erdoğan ile Davutoğlu arasında bir ayrılık oluşturma arzusu var. CHP liderinin bu konuyu çok önemsediği anlaşılıyor. Konuşmaları dikkatli okunduğunda - dinlendiğinde Erdoğan’a ağır biçimde yüklenirken, Davutoğlu’na daha pozitif bir yer ayırdığı rahatlıkla gözlenebiliyor. Özetle diyor ki: “Biz Erdoğan’a karşı çıkıyoruz ama Davutoğlu ile pekala görüşebiliyoruz. Hatta onun Erdoğan’ın baskısı altında kalmadan Başbakanlık yapabilmesini savunuyoruz.”
Bu tavrın gerçekliği üzerinde kafa yormanın anlamı yok. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri her şeyden önce ciddi bir samimiyet problemi taşıyor. Şu sorunun cevabı bu tavrın samimiyetinin sıfırın altında olduğunu ortaya koyacaktır: “Erdoğan olmasaydı, Davutoğlu’nun Başbakanlığına şapka çıkaracak mıydın? Davutoğlu Dışişleri Bakanı iken onu ‘En çapsız dışişleri bakanı’ diye suçlayan sen değil miydin?”
Daha önce de yazdım: Kılıçdaroğlu, şu andaki statü içinde Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında bir yetki karmaşası çıkacağını, bunun da Ak Parti’de ciddi bir iç gerilime yol açacağını, kendisi Davutoğlu’ndan yana tavır koyduğunda bunun Erdoğan nezdinde Davutoğlu’na karşı kuşku doğuracağını, onun da aradaki gerilimi artıracağını, bunun medyada taraftarlıklara yol açacağını, taraftarlıkların getirdiği suçlamalarla gerilimin daha da derinleşeceğini vs.. hesap ediyor.
Oyun bu. Bu oyunun Erdoğan ve Davutoğlu cenahında reel bir karşılığı var mı?
Mesela en azından taraftarlıklar boyutunda bir karşılıktan söz edilebilir mi?
Şu gözleniyor: Başbakan olarak Davutoğlu, hemen her konuşmasında hareketin lideri olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukukunun altını çiziyor. Bu bence bazı hassasiyetler oluşmaması açısından önemli bir duyarlılık.
Şu söylenebilir: Kılıçdaroğlu’nun şahsında yürütülen böyle bir oyun planı var ve hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Başbakan Davutoğlu ve hem de Ak Partinin misyonunu önemseyen medya dünyası bu oyunu dikkatle izlemeli.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025