Alper GÖRMÜŞ
Tribünde ön sıralarda oturanlardan bir seyirci ikide bir arka sıralara dönüp “Hüsamettiiiin” diye bağırıyormuş… O bağırırken, seyirciler -hiçbiri Hüsamettin olmadığı için- doğal olarak adama hiç aldırmadan maçı izlemeye devam ediyormuş… Nihayet, belki yirmincide o kalabalıktan biri avazı çıktığı kadar bağırarak, ağzından köpükler saçarak terslemiş adamı: “Ben Hüsamettin değilim lan, değilim, anladın mı!”
Gülçin Avşar’ın 23 Mart’ta Serbestiyet’te yayımlanan “Otoriterlikten çıkışın formülü İstanbul mu?” başlıklı yazısını okuyunca aklıma bu hikâye geldi: Avşar’ın eleştirisine cevap vermeli miydim? Verdiğim takdirde ‘Hüsamettinlik’ etmiş olur muydum?
Gerçi yazıda adımdan ve yazılarımdan söz ediliyor, yazı bana ve o yazıya cevapmış gibi duruyordu ama (“Hayır Alper Görmüş, otoriterlikten çıkışın formülü, senin iddia ettiğin gibi İstanbul değil, İstanbul’un kazanılması değil!”), bir yandan da bu “formül”ün bana değil, benim işaret ettiğim seküler muhalefete aitmiş izlenimine yol açabilecek muğlak ifadelere baş vuruluyordu. İşte bu da beni tereddütte bırakmış, ‘Hüsamettin tedirginliği’ne sürüklemişti. Fakat sonra anladım ki başlıktaki “Otoriterlikten çıkışın formülü İstanbul değil” hitabı ‘ortaya’ değil doğrudan bana (da) söyleniyor. Dolayısıyla, özeti “Ben bu eleştiride bana isnat edilen şeyi-şeyleri söylemedim” olan, işte okumakta olduğunuz bu polemik yazısını yazmaya karar verdim. (Gülçin Avşar’ın eleştirdiği bana ait iki yazılık seride başlıklar ve tarihleri şöyle: “Laik-seküler muhalefet için nihilizm köprüsünden önceki son çıkış: İstanbul seçimi” – 4 Mart ve “İmamoğlu, mevcut koşullarda bir duygu olarak umudun var kalmaya devam etmesinin biricik imkânı” – 11 Mart).
Yazılarımda ne anlatıyordum
Gülçin Avşar’ın bana yönelttiği eleştiriye gelmeden önce sözünü ettiği iki yazıda ne dediğimi hatırlayalım.
Ben yaklaşık 20 yıldır CHP tabanının giderek koyulaşan bir umutsuzluk girdabına girdiğini ele alan, her dönemeçte bu duygunun mevcut halini yorumlayan yazılar yazıyorum. Son iki yazımda da bunu yapmış, bazı hatırlatmalarda bulunarak, bundan sonra dört yıl daha seçim olmadığını da vurgulayarak İstanbul seçimine özel bir önem atfetmiştim. O yazıların özet mahiyetindeki spotlarıyla yazılarda neyi anlatmak istediğimi hatırlayalım:
“Başta CHP tabanı olmak üzere laik-seküler muhalefet AK Parti’nin uzun iktidar dönemini -arada umutlandığı anlar olsa da- giderek koyulaşan, zaman zaman nihilizm boyutlarına varan bir umutsuzluk duygusunun eşliğinde idrak etti. Sürecin en umutlu ânı olan 14-28 Mayıs seçimlerindeki ağır travmayı da hesaba katarsak, geldiğimiz noktada bu nihilizmin belirsiz bir süre boyunca kalıcı hale gelmesini önleyecek tek bir imkân kalmış görünüyor: İstanbul’un kazanılması…”
Ve:
“Bir duygu olarak umudun var kalmaya devam etmesi, geleceğe dair ona yüklediğimiz olumlu anlamların bir garantisi olmasa da önemlidir. Mevcut gerçeklik içinden üretilmiş bir umudu, barındırdığı soru işaretleri ve problemler nedeniyle ‘sahte’ diye niteleyip nur topu gibi bir umuda ebelik edeceği beklentisiyle bir umutsuzluk dönemini ehven-i şer bulmak siyaset değil. İmamoğlu, mevcut koşullarda bir duygu olarak umudun var kalmaya devam etmesinin biricik imkânı; sonrasına bakılır.”
Görüldüğü gibi iki yazıda da derdim İmamoğlu değil seküler muhalefetin otoriterlikten çıkma ümidi… İstanbul seçimleri kaybedilirse mevcut depresyonun belirsiz bir dönem için kalıcı hale geleceğini, mevcut gerçeklik içinde bunu önlemenin yani umudu sürdürmenin tek yolunun da İstanbul seçiminin kazanılması olduğunu öne sürüyorum. Devamla İmamoğlu’nun eline ülkeyi yönetme fırsatı geçtiğinde ne yapacağının hiçbir garantisinin olmadığını, fakat bunu öne sürerek ona bağlanan umutların bugün manalı olmadığı hatta ‘tehlikeli’ olduğu tespitine itiraz ediyorum. (Erdoğan’ı başlangıçta destekleyen demokratlar, liberaller ‘gelecek’ için emin miydi Erdoğan’dan?)
Ben bu eleştiride bana isnat edilen şeyi-şeyleri söylemedim
Gülçin Avşar’ın bana ve yazılarıma yönelttiği eleştirinin büyük problemi şurada: Bana ait olmayan bir düşünce bana aitmiş gibi gösteriliyor.
Yazılarımda İstanbul seçiminin kazanılmasıyla otoriterlikten çıkış arasında hiçbir bağ kurulmadığı halde sanki ben öyle bir bağ kuruyormuşum iddiasında bulunuluyor. Oysa yazılarımın yukarıda aktardığım başlıklarından da anlaşılabileceği gibi ben İstanbul seçiminin kazanılmasını otoriterlikten çıkışın değil mevcut koşullarda bir duygu olarak otoriterlikten çıkış umudunun var kalmaya davam etmesinin imkânı olarak görüyorum. İkisi bambaşka şeyler. Burada sadece başlıkları zikrediyorum ama iki uzun yazının hiçbir yerinde böyle bir atıf gösterilemez. Zaten madem benim böyle bir bağ kurduğum iddia ediliyor, o zaman buna karşılık gelen cümlelerin, paragrafların gösterilmesi gerekmez miydi?
Bu noktada eleştirinin zaaflı başka bir yanını görebiliyoruz: Böyle ciddi bir iddiada bulunurken iki uzun yazıdan sadece iki satırlık tek bir cümle alıntı yapmak! İddiayı temellendirmek için baş vurulan alıntı da şöyle: “İmamoğlu, mevcut koşullarda bir duygu olarak umudun var kalmaya devam etmesinin biricik imkânı; sonrasına bakılır.” (Alıntıyı izleyen yorum: “Alper Görmüş’ün bu cümlesinden hareket ederek fakat esasen bunu da aşan muhalif kamuoyunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerine yönelik ‘Mesele belediye değil, sen hâlâ anlamadın mı’ tavrı, bir süredir seçim ikliminin belirleyicisi.”)
Bu alıntının ilk bölümüne dair söyleyeceğimi söyledim yukarıda. Şimdi de şunu ekleyeyim: Bu cümledeki “sonrasına bakılır” bize ne söylüyor? Burada İmamoğlu’nun kurtarıcılık vasfına mı işaret ediliyor yoksa ona dair bir şüphe mi belirtiliyor?
Hani nerede benim İmamoğlu’nu ve İstanbul seçimini “otoriterlikten çıkışın formülü” olarak gördüğümü gösteren cümleler? Yok. O zaman buna ancak te’vil yoluyla eleştiri diyebiliriz. (Te’vil: Bir söze görünen anlamından başka bir anlam vermek, bir sözü başka bir mânâ ile yorumlamak –Kubbealtı lugati).
İmamoğlu değerlendirmem öyle olsaydı, ona oy vermeyecek Kürtleri kınayan muhalifleri kınar mıydım?
İmamoğlu’nu tabii ki Türkiye’yi otoriterlikten kurtaracak politik figür olarak görmüyorum. Öyle olsa, benim başka her şeyi bu hedefe tâbi kılmam, mesela İstanbul’da Kürt seçmenlerin bu ‘yüce’ dava için kendi ‘küçük’ meselelerini bir tarafa bırakıp bütün güçleriyle İmamoğlu’nu desteklemeleri gerektiğini söylemem, böyle bir çizgi tutturmam gerekirdi, değil mi?
Peki öyle mi yapıyorum. Hayır, tam tersini yapıyorum. Bunun için 26 Ocak’ta Serbestiyet’te yayımlanan “Kürtler, Selahattin-Başak Demirtaş ve muhalif aydınların telaşı” başlıklı yazımı şahit gösterebilirim. O yazıda şöyle demiştim:
“DEM’in İstanbul’da aday çıkarması, hele hele Başak Demirtaş gibi güçlü bir aday çıkarması ihtimali muhalif kanaat önderlerinde bariz bir telaşa ve sinirliliğe yol açmış durumda. Bu telaş kendini, Kürtlerin ve Demirtaş’ın ‘otoriter iktidara karşı direnmeye çalışan demokrasi ve özgürlük cephesine ihaneti’ne dair yazılar, görüşler, sosyal medya mesajlarıyla ortaya seriyor. Bu, örneklerine daha önce de rastladığımız tipik bir ‘modern’ aydın tavrı: Başkalarının tatminini kendi tatminleri kadar ‘kıymetli’ görmüyorlar ya da başkalarının tatmininin de ‘kıymetli’ olabilmesi için o tatminlerin kendi tatminleriyle uyumlu olması gerekiyor.”
Bir kez İstanbul seçimlerini “otoriterlikten çıkışın formülü” olarak gördüğüm ilan edildikten sonra Gülçin Avşar’dan ‘muhalefet’le birlikte başka goller de yiyorum:
“Muhalefetin; siyasetsizlik, politikasızlık, gelecek tahayyülü sunamama düzleminde iktidarla yarışmak için bulduğu tek formül ‘Erdoğan’ın hakkından gelebilecek kişi’ seviyesinde gözüküyor.”
Ya da:
“İmamoğlu’na vehmedilen ‘güçlü lider’ imgesi, ‘Erdoğan’ı ancak bir güçlü lider yener’ fikri; Erdoğanizm’le yerleşmiş karizmatik liderliğin kurumsal olarak devam etmesi anlamını taşıyor.”
Bunlar da te’vil yoluyla eleştirinin öteki çıktıları…
Hiç böyle düşüncelerim yok. Hem yanlış hem haksız.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları






































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025