Alper GÖRMÜŞ
Dostlarımızın acılarını dinlemek, hiç düşündünüz mü, neden dostlarımızın mutluluklarını dinlemekten daha kolay gelir bize?
“Bu ne biçim soru” diyorsunuz, değil mi, çünkü siz tersinin geçerli olduğunu düşünmüştünüz...
Haklısınız; sevimsiz, sinir bozucu bir soru soruyorum... Fakat lütfen samimi olun, nasıl olsa başkaları duymayacak! Kabul edin ki doğru bir soru bu.
Cevabı da kolay aslında: Öyledir, çünkü acılarını bizimle paylaşan dostumuz bize muhtaçtır, onu kaybetmekten korkmaksızın anlattıklarını can kulağıyla dinleriz.
Oysa mutluluğunu paylaşan dostumuz bizi ürkütür: Çünkü bu aynı zamanda dostumuzun bizimle paylaştıklarının bir bölümünü başkalarına transfer edeceğinin de habercisidir.
Ben, bu neredeyse doğal “insanlık hâli”ni aşabilmiş, onu terse çevirmiş çok az insan tanıdım...
Dostlarımızı kaybetmek korkusundan kaynaklanan bir başka “insanlık hâli” daha var... Aynı kalıbı kullanarak soracağım:
Hasımlarımızı eleştirmek, hiç düşündünüz mü, neden dostlarımızı eleştirmekten daha kolay gelir bize?
Cevap yine aynı: Çünkü hasımlarımızı eleştirirken kaybedecek bir şeyimiz yoktur, oysa dostlarımızı eleştirmek risklerle doludur.
Ben, inandıkları doğrultusunda hasımlarını kıyasıya ve “cesaretle” eleştiren birçok kişi tanıdım. Fakat aynı şeyi dostları ve doğal çevresi sözkonusu olduğunda da yapabilen çok az insan biliyorum...
Buraya kadar okuduklarınız, Aktüel’in son sayısı için kaleme aldığım, gazetemiz yazarlarından Hidayet Şefkatli Tuksal’ın portresinin de giriş bölümünü oluşturuyordu...
Bu satırlar, Tuksal’ın portresine şöyle bağlanıyordu:
“Bana, ‘peki, bunlar arasında seni en çok etkileyeni, en cesuru hangisi’ diye sorsanız, cevabım ‘tabii ki Hidayet Şefkatli Tuksal’ olur.”
Levent Yılmaz’ın filozofça yazısı...
Aslında, dostlarımızı eleştirmekle hasımlarımızı eleştirmek arasındaki zorluk farkı üzerinde daha önce hiç düşünmemiştim... Beni buna sevk eden şey, Levent Yılmaz’ın Taraf’taki tartışma üzerine kaleme aldığı “Taraf’ta ‘kriz’ var. Taraf’ta ‘kritik’ var, ama kritik bir durum yok” başlıklı yazıdaki şu satırlar oldu:
“(...) Münevverin ikinci görevi, siyasi açıdan, partisinin düşmanlarına saldırmak değil, kendi partisindeki yandaşlarına karşı durabilmektir. Çünkü düşmanlara karşı konuşmak kolaydır, herhangi bir yerde bunu yapabilirsiniz, ama dostlara, yandaşlara karşı gelmek, onlara karşı durmak, onları eleştirmek zordur. Ama bu önemlidir. Bu durumda, kendi tarafını sürekli sorgular, bu yakada kriz yaratır.”
Levent Yılmaz’ın filozofça yazısı şu iyimser satırlarla bitiyordu:
“Kriz çıkarmak lazım; ama krizin çözümüne de katkıda bulunmak gerekir. Taraf’taki kriz, sağlıklıdır. İyi krizdir. Durum kritik değildir.”
Eleştiriyi “düşmanlık” sayanların müdahalesi
Ben, dostlarımı (da) eleştirebilme cesaretine sahip olmadan önce, korkakça davrandığım pek çok tecrübe yaşadım. Fakat, hayatımın en tatsız pişmanlıklarının bir bölümünün, zamanı gelmiş bazı eleştirileri “dostluklar bozulmasın” diye dostlarımdan esirgemekle ilgili olduğunu idrak ettiğimden beri bunu yapmamaya gayret ediyorum. Sadece kişisel ve duygusal tecrübelerden söz etmiyorum; düşünce, ideoloji, siyaset alanlarında da böyle yapmaya, “onlar” kadar “bizimkiler” karşısında da eleştirel olmaya gayret ediyorum. Ne zaman “biz”le ilgili bir eleştiriye girişecek olsam eski“korkaklık” günlerimi hatırlıyor, ardından kendimi çimdikliyor ve gereğini yerine getiriyorum.
Fakat Taraf’la ilgili “ağır” diyebileceğim eleştirilere girişmeden önce hiç böyle bir endişe duymadım. Çünkü başta Ahmet Altan ve Yasemin Çongar olmak üzere, bu gazeteyi yönetenlerin, eleştirinin samimi olduğuna kanaat getirmeleri durumunda, velev ki haksız olduğunu düşünsünler, eleştirinin sahibine karşı duygularının ve davranışlarının değişmeyeceğine inanıyordum... Yani bu defa, eleştirinin “dostlukları zedelemek”, “dostları kaybetmek” gibi bir riski yoktu yani...
Nitekim her şey tam düşündüğüm gibi oldu: Orada burada benim “Taraf’a savaş açtığım”, “Taraf’ın bitişini ilan ettiğim”, “Ahmet Altan’ın yerine göz diktiğim” türünden zırvaların dolaştığı günlerde, telefonda Ahmet Altan’la ancak kardeşler arasında cereyan edebilecek sıcaklıkta telefon görüşmeleri yapıyorduk.
Eleştiriyi “düşmanlık” sayan bir rejimin zihniyet kalıplarıyla büyümüş ve farkında olmadan onu tevarüs etmiş “sağcı”, “solcu”, “muhafazakâr” vb. zevatın asla algılayamayacağı bir hâl...
“Belge, bilgi” yayımladık ama “pay” istemiyoruz
Aslında, doğru bildiğim gazetecilik bakış açısından Taraf’ı eleştirmeye çok daha önceden niyetlenmiştim... Ne var ki, “dostları kaybetmek”, “yalnız kalmak” gibi endişeler karşısında çoktandır “şerbetli” olsam da; ilaveten yukarıda dediğim gibi bu defa böyle bir “risk” algılamasam daTaraf’a karşı özellikle “yeni (paralel) merkez medya”dan kaynaklanan kampanya beni bundan sürekli olarak alıkoyuyordu... Eleştirilerimin bunlarla karıştırılmasından, Taraf’ı yıpratma kampanyasının bir parçası olarak kullanılmasından korkuyordum...
Yaz aylarının ortasında, bu kampanyanın elini en serbest tutanlarından birinin yazdığı satırlar korkumu daha da büyüttü. Bu kişiye göre, Taraf’ın iktidara yönelik eleştirilerinin nedeni, “eski Türkiye”yle hesaplaşmada önemli bir rol oynamasına rağmen “yeni Türkiye”den umduğu payı alamamış olmasıydı:
“Erdoğan, iktidarı Ankara’nın elinden alırken olup bitene alkış tutan ‘solcular, liberaller, sosyalistler’ şimdi onun bu yeni devleti idare etmesini ve kullanım hakkını kıskanıyorlar.
(...)
“Birilerinin onlara gazeteler marifetiyle devlet yönetilemeyeceğini, o dönemin geride kaldığını nazikçe anlatması gerekiyor. Belge, bilgi yayınladı diye kimsenin Yeni Türkiye’den pay talep edemeyeceğini de elbette...” (Mustafa Karaalioğlu, Star, 25 temmuz).
Açık söylüyorum; bu yazıyı okuyunca, kelimenin bildiğiniz anlamıyla korktum. Taraf’a böyle bir suçlamada bulunabilecek bir kendinden geçmişlik, eleştirilerimi bu kampanyanın bir parçası kılabilir, beni de yaptığıma pişman edebilirdi.
Bir ara, “eski Türkiye” ile hesaplaşmada karınca kararınca bazı “belge ve bilgi” yayımlamış bir gazeteci olarak Karaalioğlu’na hitaben, “Yeni Türkiye’den biz sadece özgürlük ve adalet istiyoruz, onun dışındaki bütün ‘pay’lar sizin olsun” diye yazasım geldi ama, elim ona da gitmedi...
Neticede o yazı, girişmeyi düşündüğüm “gazeteme eleştiriler”i birkaç ay daha ertelememden başka bir sonuca yol açmadı.
Şemdin Sakık’ın andıcından sonra elim varmıyor
Sonrasını biliyorsunuz: Bu yöndeki kararlılığım, 7 ekim tarihli Taraf’taki “Hür Ordu’ya jandarma servisi” haberine kadar sürdü. Çünkü bu manşet, doğruluğuna inandığım gazetecilik ölçülerine göre, bir gazetenin haberciliği için “alarm verici” nitelikteydi.
Nitekim, taşıdığım “eleştirilerimin Taraf’a zarar verecek biçimde kullanılması” korkusuna rağmen, o manşete itiraz ettim ve böylece başlattığım “gazeteme eleştiriler”i bugüne kadar getirdim.
Tartışmayı içimizde sürdürmeyi tercih edebilir, “kamusal alan”a taşımayabilirdim... Nitekim bazı okurlarımızdan bu yönde eleştiriler de aldım. Fakat ben, bu zemini kullanarak, sadece “biz”i değil bütün meslektaşlarımızı ilgilendirdiğini düşündüğüm için “açık” bir tartışma yürütmeyi, sakıncalarına rağmen daha doğru buldum.
Bugün bu sayfada, haftalardır sürdürdüğüm “genel çerçeve” parantezini kapatacak, “somut örnekler üzerinden Taraf eleştirisi” bölümünün ilk yazısına yer verecektim.
Üç yazıdan oluşacak bu son bölümün iki yazısını yazıp bitirmiştim zaten... Fakat başlıkta da dediğim gibi artık bu köşeye Taraf eleştirisi koymaya elim varmıyor.
Hayır, eleştirimi kendi kötücül amaçları için kullanmaya kalkanların varlığı değil asıl neden; onları zaten baştan beri öngörmüştüm.
Asıl neden, Şemdin Sakık’ın Ergenekon mahkemesindeki tanıklığını, Ahmet Altan gibi benim de, devlet içinde birilerinin Taraf’a yönelik operasyonunun bir parçası olarak yorumlamam...
Ben, Sakık’ın PKK’nın iki numaralı adamıyken şahit olduklarına dair tanıklığını önemsemeye devam ediyorum... Fakat şahit olmadığı şeylerle ilgili yorumlarının, onunla temas kuranların “teşvik”lerinin bir ürünü olduğuna inanıyorum.
Vicdanım, devlet içindeki esrarengiz kanatlardan, belki hükümetten birilerinin de bilgisiyle Taraf’a karşı açık bir operasyonun sürdürüldüğü koşullarda, bu diziyi burada kesmem gerektiğini söylüyor bana.
Bitmiş iki yazıyı, bana gelen okur eleştirileriyle birlikte genel yayın yönetmenimiz Ahmet Altan’a ileteceğim, üçüncü bölümde yazmayı düşündüklerimi ise ona doğrudan anlatacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025