Aslı Aydıntaşbaş
Memlekete bir hal geldi. Henüz 24 Haziran’da sonucun ne olacağını bilmiyoruz tabii. Ancak seçmen, şu ya da bu biçimde, Türkiye’de arzu etmediği rejim değişikliğine yönelik tepkisini, ya şimdi ya da birkaç yıl sonra illa ki yeniden önümüze gelecek bir başka sandık yarışında ortaya koyacak.
Değişim rüzgârları esiyor; ilelebet durdurmak mümkün değil.
Gençler, orta sınıf, şehirliler iktidardan desteğini çekiyor. Bunu yaparken de, kimliğe dayalı katı tutumları yavaş yavaş reddediyor. Örneğin solcular, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun konuşmalarını paylaşıyor; Türkiye’nin bir demokrasi olarak yoluna devam etmesini şehirli modernler, kime oy verecekleri sorulduğunda hiç çekinmeden “HDP ve İnce” diyor. Seçim çalışması yapan İYİ Parti ve CHP’liler, yolda rastlaştıklarında birbirlerini alkışlıyor.
Bütün bunlar, Türk-Kürt, Sünni-Alevi, laik-muhafazakâr gibi toplumsal fay hatlarından çok çekmiş bir coğrafya için çok güzel gelişmeler. İktidar partisi sözcüleri bu hali ‘Yedi benzemezler’ diye alaya alıyor ancak tam tersine bu çok seslilik, muhalefet cephesinin en büyük silahı. Ortadoğu’nun kıyısında ama Ortadoğu’nun dayattığı bu kimlik hapishanelerinden artık bunalmış bir halk var. Toplum, demokrasinin olmadığı yerde, organik bir şekilde kendi ahengini yaratıyor.
İktidar açısından bu kan kaybını kek ve kuru pastayla durdurmak mümkün değil. Millet bahçesinden yuvarlanıp sonra da millet kıraathanesinde Tatar böreği yiyebilme ihtimali, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kemik oy tabanı için bir anlam ifade edebilir ama yüzünü çoktan iktidar partisinden öteye dönmüş kesimleri ikna etmez. Bu insanlar farklı ideoloji ve dünyalardan geliyorlar; yenilik ve değişim arayışındalar. Ekonomik sıkıntılar tabanda hissediliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi ise tamamen statükoyu temsil ediyor. Metal yorgunluğu ve güç zehirlenmesi var. Bu yüzden de eninde sonunda Erdoğan-sonrası (post- Erdoğan) bir Türkiye kurulacak.
Tabii bu değişimin 24 Haziran 2018’de mi, yoksa önümüzdeki yıllarda mı olacağını bilmiyoruz. Memlekette yaşanan tüm hukuksuzluklara ve eşitsiz seçim ortamına rağmen, sandığın hâlâ bir anlamı var. Analistler, Türkiye’de iktidar lehine yapılan usulsüzlükler ve sandık hilelerinin genelde toplam oyların yüzde 1’ine tekabül ettiğini söylüyor. Küçümsemiyorum ama yüzde 1, muhalefet için aşılmayacak bir engel değil. Bu koşullar altında ikinci tur ihtimali çok yüksek gözüküyor.
Zeten de seçim yarışı, şimdiden Tayyip Erdoğan ve Muharrem İnce arasında gibi seyretmeye başladı. Asıl zorlu süreç, 24 Haziran’dan sonra başlayacak. Belli ki Türkiye, baş döndürücü bir gerilim ortamına girecek.
Öncelikle Kandil tartışması var. Kandil’e yönelik askeri harekâtın zamanlamasının seçim ayarlı olduğunu söyleyenler, az değil. İddia o ki iktidarın amacı, birinci turdan sonra Kandil operasyonunun getirdiği milliyetçi ortamdan faydalanarak, Millet İttifakı’nı bölmeye çalışacak. O çok sesli, kimlik kalıplarını reddeden yüzde 49’u, yeniden ufak kimlik hücrelerine hapsetmeyi deneyecekler.
Muharrem İnce’nin hüneri, referandumda ‘Hayır’ diyen yüzde 49’u korumak olacak. İktidarın özellikle İYİ Parti ve Saadet tabanı üzerinde ciddi bir propaganda gayreti olacağını tahmin etmek zor değil. İnce, hem Erdoğan’la başa çıkacak kadar yırtıcı, hem de ‘CHP alerjisi’ olan muhafazakâr ve milliyetçi seçmeni küstürmeyecek kadar ılımlı olması gerekiyor. Kaşla göz arasında da HDP oyunu kapmak zorunda.
Birinci turdan sonra insanlar iki adayın ülkeyi nasıl yöneteceğine de bakacak. Tayyip Erdoğan’ın yönetim tarzını biliyoruz.
Zaten konsepti de ‘Yaptıklarım, yapacaklarımın garantisidir’ olacak.
O noktada Muharrem İnce’nin seçmeni ‘Merak etmeyin ben de Türkiye’yi gayet güzel yönetirim’ diye ikna etmesi lazım. Artık mesele laf yetiştirmek değil, politika ve proje olacak. Ortaya bir kadroyla çıkacak. Ekonomi kurmayı kim, dış politika öncelikleri nedir, bunları konuşuyor olacağız 24 Haziran’dan 8 Temmuz’a kadar...
Biliyorum; sizler de benim gibi şimdiden yoruldunuz. Bir an önce seçimler bitsin, huzur gelsin istiyorsunuz. Ancak muhtemelen karanlık koridorlarda gizlenen birileri iki seçim arasında huzur olmasın diye elinden geleni yapacak, kafamızı bulandıracak, bizi ayrıştırmaya çalışacak.
Ama biliyor musunuz, yine de sonucu seçmen belirleyecek. O gün geldiğinde, kararı siz vereceksiniz.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018