Celal BAŞLANGIÇ
O tarihte daha “partili cumhurbaşkanlığı” icat edilmemişti, başbakanlık kaldırılmamıştı.
Erdoğan cumhurbaşkanıydı ve Ahmet Davutoğlu da AKP genel başkanıydı.
Ancak “partili cumhurbaşkanı” olmamasına, tarafsızlık yemini etmesine karşın Erdoğan bütün Türkiye’yi meydan meydan dolaşıyordu.
7 Haziran 2015 seçimlerinde oyları yüzde 40’a düşen AKP parlamentoda çoğunluk partisi olma konumunu ilk kez yitiriyordu siyasi tarihinde.
Sonrası malum. AKP’nin “İstikşafi görüşmeler” oyununa CHP de ayak uydurunca kan revan içerisinde 1 Kasım erken seçimlerine gidildi.
Ancak bu kez Erdoğan öne çıkmadı. Meydanları partisinin genel başkanı Ahmet Davutoğlu’na bıraktı.
Sonuçta AKP bu seçimlerde oyunu yüzde 49’un üzerine çıkararak tekrar parlamentoda çoğunluğu ele geçirdi.
Parti içerisinde 7 Haziran seçimlerinin kaybedilmesi “Erdoğan’ın başarısızlığı”, 1 Kasım seçimlerinin kazanılması da “Davutoğlu’nun başarısı” olarak değerlendirildi.
Bu değerlendirmeler belli ki Erdoğan’ı da rahatsız etti ve 1 Kasım seçimlerinden beş altı ay sonra AKP içerisinde bir darbe yaparak Davutoğlu’nu başbakanlıktan ve parti genel başkanlığından indirdi, yerine Binali Yıldırım’ı getirdi.
23 Haziran İstanbul seçimleri öncesi de görünen o ki Erdoğan’ı 7 Haziran korkusu sardı. Erdoğan’ın 39 ilçede yapmayı planladığı mitinglere hâlâ daha çıkmaması ve Yıldırım’ın büyük bir hezimet göze alınarak TV ekranlarında İmamoğlu’nun önüne atılması da işte bu korkunun kanıtı.
“Erdoğan kaybetti” dedirtmemek için Binali Yıldırım, 31 Mart seçimlerindeki pasif durumundan daha aktif duruma geçiriliyor. Böylece “Yıldırım kaybetti” dedirtecek bir mizansen yaratıyorlar.
Hatırlarsanız, 31 Mart seçimlerine giderken Yenikapı’da yapılan mitingde kürsüye ilk çıkan Yıldırım, İstanbul’a ilişkin projelerini bile kendi açıklamamış, daha sonra kürsüye çıkacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklayacağını anons etmişti.
Erdoğan propaganda yasağının başlayacağı son saniyeye kadar 29 ve 30 Mart’ta İstanbul’un 14 ilçesinde miting yapıp meydan meydan İstanbul projelerini anlatırken yanına partisinin adayı Yıldırım’ı alma gereği bile duymamıştı.
31 Mart seçimlerinin gözdesi “beka” olmuştu. Cumhur İttifakı’nın seçimi kaybetmesi durumunda Türkiye’yi karanlık bir geleceğin beklediğini söylüyordu iktidar sözcüleri.
Yerel seçimleri ekseninden çıkardılar ve Türkiye’nin kaderinin oylanacağı bir seçime dönüştürdüler.
Bunun ilk işaret fişeğini ise yerel seçimlerden beş ay önce MHP Lideri Devlet Bahçeli atmıştı.
“Yerel seçimlerde alınacak sonuç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin oturması ve yürümesi açısından çok önemli. Alınacak kötü sonuç her şeyi ters yüz edebilir. Özellikle üç büyük şehir çok önemli. Buralarda HDP, CHP ve diğer partiler destek verip yerel yönetimler kazanabilir. Bu olduğu takdirde daha o gece ‘bu sistemin meşruiyeti’ni tartışmaya açarlar. Bu da içinde bulunduğumuz şu geçiş döneminin altüst olması demektir. (…) Bu seçimde Güneydoğu’da alınacak oylar çok önemli. Orada 101 belediyeye kayyım atandı. Şimdi o parti oralarda yine kazanırsa bu çok kötü olur. Çıkarlar, bunu plebisit gibi sunarlar.”
Seçimlerdeki “beka” kampanyası AKP’nin muhafazakar Kürtlerin oyunu kaybetmesine neden oldu.
31 Mart seçimlerinde korktukları Cumhur İttifakı’nın başına geldi.
Kayyım atanan belediyelerin çok büyük bölümünü HDP geri aldı. İktidar elindeki Ankara, Mersin, Adana, Antalya gibi kentleri kaybetti. Şimdi İstanbul’u da kaybedeceklerini görüyorlar.
Bu nedenle de 23 Haziran seçimlerini Erdoğan’ın değil, Binali Yıldırım’ın yenilgisi gibi sunmaya çalışıyorlar.
Saray’a da verdiği raporda MAK Araştırma Başkanı Mehmet Ali Kulat, İstanbul seçimleri öncesinde CHP adayı İmamoğlu’nun önde olduğunu belirtiyor ve “Seçimin kaderinde muhafazakâr Kürt seçmenin etkili olacağını düşünüyorum” değerlendirmesini yapıyordu.
Bu nedenle 31 Mart seçimlerine damgasını vuran “beka meselesi” muhafazakâr seçmeni AKP’den uzaklaştırınca Binali Yıldırım bayramda Diyarbakır’a gidip Kürtçe birkaç sözcük söylemek zorunda kaldı. Oysa o günlerde bölgedeki AKP’li belediye başkanları mezarlıklardan bile Kürtçe tabelaları indiriyordu.
23 Haziran seçimlerinde Kürtlerin oyu çok değerli hale geldi AKP için. Hatta bu yüzden “Seçimlerde mitili İstanbul’a atacağım” diyen MHP lideri Bahçeli’ye Kürt oylarını kaçırmamak için “Mitilini de al git” dediler.
Ancak bu seçimde de “Pontus” AKP’nin ayağına dolaştı. “Beka” ile muhafazakâr Kürtleri, “Pontus” ile Karadenizlilerin önemli bir kısmını kaybettiler.
O yüzden seçimlerden önce Binali Yıldırım’ı Trabzon meydanında Rumca konuşurken görürsek şaşırmayalım.
Saray’a yakın kalemlerden Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi’nin dünkü köşe yazısı “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise sahaya inmesi düşünülmüyormuş” cümlesiyle bitiyordu.
Yandaş gazetelerden Yeni Şafak’ın köşe yazarı Mehmet Acet dünkü köşesinde AKP’nin önde gelen isimlerinden birinin partisinin seçim stratejisinin ana eksenini şu sözcüklerle yansıttığını aktarıyordu:
“Hareket noktamız şu şekilde: Bu seçimi kazanırsa Binali Bey kazanacak. Kaybederse yine o kaybedecek.”
AKP’nin önde gelen ismi bu kararın çıkış noktasını da Acet’e “CHP, İstanbul seçimlerini Cumhurbaşkanımız ile bir yarışa dönüştürmeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan’a kaybettirme üzerine bir strateji izliyorlar. Buna izin vermeyeceğiz” diye anlatmış.
Yeni Şafak yazarı Acet bu kulis bilgisinden çıkardığı sonucu şöyle değerlendiriyor:
“Bu ifadelerden en azından şimdilik miting planının rafta tutulduğu anlaşılıyor. Bir aylık fotoğrafa baktığımızda da yine sadece Binali Yıldırım üzerinden yürütülen bir kampanya ile karşı karşıya olduğumuz görülebiliyor.”
Bu tablo karşısında AKP kendi eliyle son verdiği “Televizyonda liderler ve adaylar düellosu” geleneğine 17 yıl sonra iki elle sarılıyor.
AKP kendisine zarar vereceği çok açık olan TV’de Binali Yıldırım-Ekrem İmamoğlu düellosunu belli ki iki nedenle kabul ediyor.
Birincisi, şimdiden kaybedilmiş seçimi yüzde bir umut da olsa kendi lehine çevirmek.
İkincisi, seçim kaybedilirse “Erdoğan kaybetti” denilmesinin önüne geçerek bu tespiti “Yıldırım kaybetti”ye çevirmek.
Belli ki AKP’yi 7 Haziran hezimeti korkusu sarmış!
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021