Cemil ERTEM
Bugün 2017’nin ilk günü... Beklentiler büyük... Çünkü 2016’nın hem Türkiye hem de dünya tarihine insanlık için, bir daha olmaması için dua edeceğimiz günler bıraktığını biliyoruz. Ancak 2016 yılı bütün kötülükleri gün ışığına çıkaran bir turnusol kağıdı da oldu. 15 Temmuz’u yaşayacağımıza kim inanırdı; ama yaşadık ve bu kötülüğü tarihe gömdük.
Ancak ben 15 Temmuz “kötülüğünün” yalnız operasyonel gücünün kırıldığını, ideolojik, fiziksel gücünün devam ettiğini düşünüyorum.
Biz geçtiğimiz yıl 15 Temmuz’u operasyonel olarak ele aldık ve bunun arkasındaki FETÖ yapılanmasını yine örgütsel olarak deşifre etmeye, anlamaya, çözmeye çalıştık. Ancak 15 Temmuz’un arkasındaki küresel yapının ve onun operasyonel maşası FETÖ’nün ideolojik kaynaklarını ele almadık.
Gerici Restorasyon
15 Temmuz’dan hemen sonra, ABD kaynaklı dolar konsolidasyonuna bağlı olarak, gelişmekte olan ülkelerde yerel paraların dolar karşısında hızlı değer yitirmesini izledik.
Türkiye gibi serbest kur rejimi uygulayan ülkelerde yerel para birimleri sert inişler yaşadı.
Bu günlerde 15 Temmuz’un arkasındaki ideolojiyi çok net olarak gördüğümüzü düşünüyorum. 15 Temmuz’un yerel ve küresel devam ettiricileri, Türkiye’nin çok yakında altından kalkamayacağı bir iktisadi krizle karşı karşıya kalacağını ve 15 Temmuz’un esas hedefi olan Cumhurbaşkanı’nın, bu krizle birlikte siyasi olarak etkisizleşeceğini, buna bağlı olarak, Türkiye’de “kadife” bir 15 Temmuz’la gerici bir restorasyon başlayacağını yaymaya başladılar.
Esasında şu restorasyon kelimesi Türkiye’nin popüler siyasi literatürüne, 15 Temmuz’dan çok kısa bir süre önce girmişti. O zaman restorasyon kavramını kullananlar bunu “ileriye” dönük bir yeniden yapılanma anlamında formüle ediyorlardı ve bu AK-Parti’nin “Yeni Türkiye” formülasyonu ya da vizyonu ile örtüşüyor görünüyordu. Ama biliyorsunuz ki, ilim görünen değildir, ilim görünenin üstündeki yalancı şalı kaldırıp yalın gerçeği size gösterdiği için ilimdir zaten.
FETÖ’nün ideolojisi
Benim 2016 yılı için bir tespitim de şu; eğer ki, Haziran seçimleri sonrasında, 15 Temmuz’u destekleyen küresel sermaye çevrelerinin gerçekleşmesi için çok çaba sarf ettiği AK-Parti-CHP koalisyonu olsaydı 15 Temmuz darbe girişimi de olmayacaktı. Yani Türkiye’de bir “restorasyon” süreci bu koalisyonla başlayacaktı. Bu restorasyon sürecinin ideolojisi nedir?
Çok açık yazayım; bu sürecin ve 15 Temmuz’un ideolojisi ultra-liberal teslimiyetçi bir hattı. Bu hat, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin, öncelikle dünya iktisadi hiyerarşisindeki “gelişmekte olan” ülke konumlarını kabul etmelerini ve gelişmiş ülkelerin (Batı) belirleyeceği küresel piyasada Hayekçi ultra liberalizme teslim olmaları üzerine kurulmuştur. (Yani ekonomik olarak üstün olanın hakimiyetini kabul edip, Sosyal-Darwinizm’e “piyasa” adına biat etmek) FETÖ de bu anlamda, görüntüsünün aksine, Sosyal-Darwinci, ultra-liberal bir ideolojiye sahip bir terör örgütüdür.
15 Temmuz etkisi...
O zaman şunu söyleyebiliriz; Türkiye, zaten 15 Temmuz’dan önce bu Hayekçi sosyal-Darwinistleri siyaseten tasfiye etti ve gerici restorasyonu kabul etmedi. Ve buna bağlı olarak da, 2017’de ve sonrasında da bunların dayattığı ve iddia edilenin aksine başarısız olan ekonomi-politikalarını (teslimiyeti) kabul etmeyecek. Daha doğru olarak şöyle yazabiliriz: 15 Temmuz gerçek anlamda 2017 ve sonrasında yenilecektir.
2017’de Anayasa değişikliğine bağlı olarak Türkiye’nin “Cumhurbaşkanlığı” sistemine adım atması ekonomi-politikalarında da bir yeni başlangıç-milat olacaktır.
Tam şu günlerde Suriye ateşkesi konusunda Türkiye ve Rusya’nın anlaşması ve nihayet Suriye’de barış ışığının tünelin ucunda görünmesi, Türkiye’de “liberal” restorasyoncuların ve 15 Temmuz’un siyasi yenilgisinin de sonucudur.
Bakın artık açık yazmak zorundayız; Halep-Lazkiye ticari çevrimini ve Musul-Kerkük enerji alanlarına bağlı bölgelerdeki demografik yapıyı değiştirmeye dönük küresel operasyonlar ile Türkiye’deki koalisyon ve 15 Temmuz süreçleri ayrı değildir. Lazkiye Limanı ve İskenderun Limanı kardeş limanlardır ve Musul-Kerkük enerjisinin ticarileşmesi, Akdeniz’e ulaşması buralardan-Türkiye ve Mısır’la yani Süveyş- Kızıldeniz yoluyla Hint Okyanusu’na ulaşması sağlanabilir.
Bunun için şu üç “şey” bağlantılıdır: 1) Mısır darbesi 2) Suriye iç savaşı ve Türkiye sınırının istikrarsızlaştırılması, bölgenin demografisi ile oynanması... Bunun için DAEŞ gibi çetelerin ortaya çıkarılması, PKK ve YPG bölgesel terörü... 3) Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik saldırı ve buna bağlı, Cumhurbaşkanı’nın yalnızca noter olması isteği ve bu olmayınca koalisyon denemeleri bu da olmayınca 15 Temmuz...
Yeni Yol...
İşte bütün bunlara bağlı olarak 2017’de Türkiye nasıl bir yol izlemelidir.
Türkiye, iç pazara dayalı geleneksel sanayileşmesini tamamlamıştır. Şimdi Türkiye, kendi bölgesinin teknoloji ve finans üssü olmayı hedefleyen ve böylece kendi sınırları dışındaki ekonomik hinterlanda hakim olan yeni bir büyüme-kalkınma yolunu hedeflemelidir. Batı’nın yoksullaştırarak ele geçirdiği bölgesel hakimiyet yolunu Türkiye, hep birlikte zenginleşme hedefi yoluyla sağlayabilir.
Türkiye, Osmanlı’nın parçalanmasıyla uzaklaşmak zorunda kaldığı bütün stratejik pazarları bu anlayışla hedeflemelidir. İslam coğrafyası ise ekonomik kalkınma ve siyasi istikrar için yüzünü Türkiye’ye zaten dönmek zorundadır.
Türkiye, AB’den kopmuş değildir, kopmayacaktır da... Ancak Türkiye, kendi çıkarları doğrultusunda yeni bir AB entegrasyonu hatta yeni AB için bütün gücünü ortaya koyacaktır.
Bu cümlelerden olmak üzere, 2017’de Türkiye, küresel rekabeti öne çıkartan, katma değeri yüksek ihracatçı sanayi alanlarını koruyan ve geliştiren, kapsayıcı, gelir dağılımını düzeltmeyi merkeze koyan insan odaklı yeni bir büyüme stratejisini öne çıkartacaktır.
Bu büyüme anlayışının temel çıkış noktası da şu olacaktır: “Bugün bir yatırımdan elde edilecek getiri oranı eğer ki borçlanma maliyetinden düşükse o toplum faizin pençesindedir ve kriz kaçılmazdır.” Bunu İsveçli iktisatçı Wicksell bir zamanlar söylemişti ama şimdi bu cümle artık yeni bir kalkınma anlatısının başlangıç cümlesidir.
Yazarlar
-
İsmet BerkanAk Parti içinde üç grup var ve Erdoğan sonrası için mücadele halinde mi? Güldürmeyin beni… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTAvni Akyol’a Ayıp Ettiniz… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018