Cemil ERTEM
2008 krizi başlayalı beri, krizin ilk sarsıntılarının ortaya çıktığı ABD dahil olmak üzere, gelişmiş ülkelerin toparlanmak üzere olduğu ve önce finansal piyasalarda sonra da işgücü piyasalarında, Batı merkezli bir iyileşmenin kalıcı olarak geldiği konuşulur durur. Bundan bir kaç ay öncesine kadar, önümüze gelen sunumlar, raporlar dahil olmak üzere, merkezi belli bütün haberler, ABD'den başlayarak gelişmiş ülkelerde ücretlerde bir yükselişin başladığını, işsizliğin, enflasyon çıkışına paralel olarak, düşmeye başladığını iddia ediyordu.
/* */
Tabii, bileşik kaplar misali, gelişmekte olan ülkelerde park eden sıcak paranın yeniden ABD parasına dönerek gelişmiş ülke varlıklarına yöneleceği, gelişmekte olan ülkelerin yeniden doksanlı yılların finansal krizleri benzeri borçlanma zorluğundan başlayan kapsamlı sorunlar yaşayacakları, yaygın görüş olarak, bütün analizlerde önümüze geliyordu.
Türkiye ile ilgili yapılan bütün analizler de, bu ön kabul üzerine oturtuluyordu.
İşin ürkütücü yanı ise şuydu; gelişmekte olan ülkelerin ekonomi bürokrasisi de bu sığ ve yanlış görüşü temel kabul edip, nakit yönetimi, para politikası ve maliye politikası ayaklarında oldukça vahim sayılacak, sonuçları itibariyle bize çok pahalıya patlayacak hatalar yapıyordu.
Biz başından itibaren bu görüşün doğru olmadığını, 2008 krizinin gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının para politikası çerçevesiyle aşılamayacak kadar köklü ve sistemik olduğunu, dünyanın buradan ancak sistemin hiyerarşik işleyiş mekanizmalarının köklü değişimi ile çıkabileceğini söyledik.
Burada Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin, yapacağı en büyük hata, geçmişte olduğu gibi, gelişmiş ülkelerin onlara yukarıdan dediklerini yapmaya çalışması olacaktı. Nitekim, 2008 krizinden sonra, yerinde iktidar değişiklikleriyle hızla toparlanan bazı Latin Amerika ülkeleri, yeniden Amerikancı iktidarların eline düşünce kriz kapılarını çaldı. Arjantin'in düştüğü durum aynen budur. Brezilya da oraya doğru hızla gidiyor.
Şunu açıkça söylemek gerekiyor; Türkiye'de de "Duralım ve yeniden ortodoks kemer sıkma programlarına geri dönelim, para politikasında, dalgalı kur rejimi görüntüde kalsın, modelin aksine, kur hedeflemesini çok yüksek faizle yapalım, maliye politikasında mali kural benzeri çıpalar getirelim, yatırımları durduralım, büyümeyi gelişmiş ülkeler ortalamasına hızla çekelim, batan batar, kaynakları batamayacak kadar büyük olan tekelci sermayeye aktaralım" diyenler ekonomi bürokrasisinden, kaynakları bize aktarın diyen büyük sermaye çevrelerine kadar geniş bir yelpazeyi içeriyordu.
Türkiye, seçimden önceki süreçte bu yanlışa direnebildiği kadar direndi. Çok önemli adımlar da attık, çok önemli, reel alanları destekleyen, KOBİ'leri ayağa kaldıracak ihracat ve sanayi ağırlıklı reformları devreye soktuk. Burada da çok güçlü bir direnişle karşılaşıldığını söylemeliyim.
Şu 2008 yılı!
Ben bütün bu süreçte 2008 yılını çok hatırladım ve etrafımdakilere de hatırlattım.
O yıl biliyorsunuz Erdoğan, Türkiye'de IMF'li ekonomi tarihini bitirmişti.
O yıl, "IMF ile 20. Stand-By'ı yapalım ve IMF'den alınacak kredi ile de şu 'batamayacak kadar büyük sermayenin' kısa vadeli borçlarını kapatalım" diyenler bir yanda idi, Erdoğan bir yanda idi. Eğer Erdoğan o yanlış adımı atsa idi Türkiye'de hiçbir şey değişmezdi buna adım gibi eminim.
Ama tabii Cumhurbaşkanımız bunun için, bu tarihi anlarda on yılları belirleyecek kararları, Türkiye lehine, verebildiği için, hala Cumhurbaşkanımız ve şimdi Başkanımız.
Bugün Türkiye'de bankalara olan büyük borçların - yeniden yapılandırma taleplerinin büyük bölümü - bu büyük sermayenindir ve bunların da yurtdışındaki varlıkları bu borçların birkaç mislidir. Bu varlıklar sisteme girince banka sistemimiz daha da rahatlayacaktır. Aynı şekilde Türkiye'de, piyasa ekonomisinin garantisi olan KOBİ'ler cari açığı artırmak bir yana, net fazla veren bir ekonomik çevrimin merkezi konumundadır. Cari açık küçüklerin marifeti değildir. KOBİ'lerin ve hane halklarının, kısa vadeli açık pozisyon riski yoktur.
Şimdi yine gelişmekte olan ülkelere dönük bir "ralli" konuşuluyor. Hani ABD ve ardıllarında ücretler yükselmeye başlamıştı, işsizlik doğal işsizlik seviyelerine geliyordu; hani büyük fonlar hızla yükselen ABD on yıllıklarını takip edip, dolara ve ABD kağıtlarına dönecekti? Hani bütün gelişmekte olan ekonomilerden kalıcı çıkışlar başlayacaktı?
Bunları iddia edenler şu sıralar yalnızca gelişmekte olan ülke paralarına dönük günlük spekülasyonlardan ekmek yiyorlar. Bunun dışında inanın gelişmiş ülkelerin merkezlerinden yapılan bütün ihraç malları zarar yazıyor.
Trump, bunun için tepinip duruyor, İngiltere bunun için Brexit'i başlattı. Merkel, bunun için yeniden Türkiye'nin kapısını çalıyor. Ticaret savaşları, bunun için kaçınılmaz ama gelişmiş ülkelere son darbeyi vuracak bir çılgınlık olarak, tam şimdi, gündemde.
Peki biz ne yapacağız?
Tekrar söyleyelim: Rekabetçi, dışa tam açık, ihracata ve sanayiye dönük, insan odaklı bir ekonomiyi hedef olarak merkeze alacağız. Para ve maliye politikalarının uyumu en üst düzeyde olacak. Bu, bize daha güçlü ve bağımsız Merkez Bankası, daha güçlü-etkin düzenleyici kurumlar ve ekonomi yönetimini getirecek. Kapsayıcı, istihdam odaklı, teknoloji yoğun verimliliğe sahip bir büyümeyi öne çıkartacağız. Bu büyüme, enflasyon, cari açık gibi temel yapısal sorunlara, işsizlikle birlikte, cevap veren istikrarlı ve dengeli bir kalkınma yolu da olacak.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018