Cemil KOÇAK
Atatürk Nutuk’ta dönemin muhalif isimlerini şiddetle eleştirir ve yererken, 1927 yılındaki bu değerlendirmelerini hayatının sonuna kadar sürdürdü mü acaba? Nutuk’u kutsal metin olarak görmüyorsanız bu sorunun yanıtına da hazır olmalısınız.
Dönemin muhalif isimleri Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Kâzım Karabekir, Refet Bele ve diğerleri Nutuk’ta deyim yerindeyse ağızlarının payını aldılar. Atatürk’ün haklarındaki değerlendirmeleri sert ve iddialıdır. Bu metni okuyan herkes isimleri geçenlerin hain olarak algılanmaması için hiçbir neden göremez. 1924 yılına kadar siyasal alanda kader birliği yapmış olduğu arkadaşlarını aradan sadece üç yıl geçtikten sonra Atatürk neden bu denli haşin yargılamaktadır sorusunu bir yana bırakıp; Atatürk’ün hayatının geri kalanında aynı değerlendirmelerine sadık kalıp kalmadığı sorusuyla ilgilenmenin zamanıdır. Tıpkı gerçek olaylardan esinlenmiş Amerikan filmlerinin yaptığını yapmaya çalışacağım. Bu tür dramatik filmlerin sonunda filmde/gerçek hayatta rol alan kişilerin bu dramatik finalden sonra neler yaptığından da kısaca ve kare kare söz edilir. Ben de sözünü ettiğim bu kişilerin 1927 yılından sonra neler yaptığından söz edeceğim. Atatürk’ün Nutuk’taki hükümleri sabit kalmamış ve zaman içinde değişmiştir. İsmail Arar, Atatürk’ün hükümlerinin tarih içinde hiç değişmediğini ve değişmeyeceğini ileri sürüyor. Bu iddiası doğru değildir. Çünkü tarihî olgularla uyuşmamaktadır. Bu bakımdan Şevket Süreyya Aydemir’in “Tek Adam”daki hükmü, yani Atatürk’ün aradan zaman geçtikten sonra görüşlerini değiştireceğine ilişkin yorumu bana daha gerçekçi geliyor. Belki de aynı yorumu Falih Rıfkı Atay “Çankaya” kitabında Nutuk’un hiç okunmamış olmasını dilemekle paylaşıyor.
Atatürk’ün ‘etrafı’ Cebesoy’u istemedi
1926 yılında İzmir suikasti davası nedeniyle İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanarak beraat etmiş olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucularından Ali Fuat Cebesoy, 1927’de askerlikten ayrılarak emekli de olmuştu. Kendisi “Sınıf Arkadaşım Atatürk” adlı anılarında belirttiğine göre, önce 1927 ve daha sonra da 1933 yılında Atatürk’le kendisinin Harbiye’den ortak eski bir hocasının aracılığıyla yeniden ilişki kurmuş ve 1933’te bir ara seçimde CHP listesinden Konya bağımsız milletvekili seçilmişti bile. Anılarında Atatürk’ün ölümüne yakın bir tarihte Savarona yatında da kendisiyle yakın temasta olduğunu anlatıyor. Ancak Dolmabahçe Sarayı’ndaki son günlerinde Atatürk’ü “etraf”ı nedeniyle ancak bir kez ziyaret edebilecektir. Bütün bu sürede aralarındaki ilişkinin eskisi gibi olduğunu da Cebesoy anılarında vurguluyor. Cebesoy, Millî Şef döneminde de 1939’da yapılan seçimde CHP listesinden Konya bağımsız milletvekili seçilecektir. 9 Ocak 1939’da bağımsız milletvekillerinden Cebesoy ile Refet Bele, CHP’ye katılacaktır. Cebesoy, milletvekilliği görevine 1943 ve 1946 yıllarında yapılan seçimlerde de devam edecektir. Millî Şef dönemindeki Refik Saydam ve Şükrü Saraçoğlu Hükûmetlerinde de bayındırlık ve ulaştırma bakanı olarak görev yapacaktır. Kâzım Karabekir’in ölümünden sonra meclis başkanlığına da seçilen Cebesoy, 1950 seçimlerinden hemen önce CHP’den istifa eder ve DP’ye katılarak seçimlerde DP’den milletvekili seçilir. 1954-1960 döneminde de yine DP listesinden fakat bu kez bağımsız olarak bu görevini 27 Mayıs 1960 darbesine kadar sürdürür. Fakat Yassıada’da yargılanmaz.
Refet Bele’ye vekillik verildi
Ali Fuat Cebesoy’la tıpatıp aynı siyasal kaderi paylaşan Refet Bele, 1935 yılında yapılan seçimde CHP listesinden İstanbul bağımsız milletvekili olmuştur. Bu, Cebesoy’un anılarında belirttiğine göre, Bele’nin kişisel girişimi ve Atatürk’ün de desteğiyle mümkün olabilmişti. O da tıpkı Cebesoy gibi Atatürk hayattayken siyasal yaşama geri dönebilmişti. Millî Şef döneminde de bu görevine devam edecek; 1939 yılında yapılan seçimde yeniden milletvekili seçilecek ve Cebesoy gibi bağımsız olmaktan çıkarak CHP’ye katılacaktır. Bele, 1946 yılında da milletvekili seçilecek ve bu görevini 1950 yılına dek sürdürecektir. Nihayet DP iktidarında 1950-1961 yılları arasında Beyrut mülteciler komisyonunda Türk temsilcisi olarak bulunacaktır.
Kazım Karabekir’le sonuçsuz girişim
1936 yılında yani Nutuk’un okunmasından dokuz yıl sonra Atatürk, benzer siyasi kaderi paylaşmış olan Kazım Karabekir’le de yeniden temas kurmak ister ve bunun için de bu sırada kendisiyle çoktan barışmış olan Cebesoy’u görevlendirir. Cebesoy, Karabekir’i İstanbul’da Atatürk’le karşılaştırmak isterse de, anılarında yer aldığı şekliyle bazı yanlış anlamalar ve Atatürk’ün “etraf”ının bu ilişkinin kurulmasına karşı çıkması sonucunda Dolmabahçe’de öngörülen bu buluşma gerçekleşemez. Karabekir, bu tarihten sonra Atatürk ile temas kurmaz ve yeni bir buluşma da söz konusu olmaz. Cumhurbaşkanı olduğunda İsmet İnönü, zaman yitirmeksizin Karabekir’i CHP’den önce milletvekili ve daha sonra da 1946 yılında meclis başkanı yapacaktır.
Resmi alanda temize çıkarma girişimi
Atatürk, son derece ağır şekilde suçladığı Cebesoy’la Nutuk’un okunmasından sadece altı ve Bele ile de sekiz yıl sonra yeniden temas kurmuş ve onları resmî planda da temize çıkarmak istemişti. Sadece bu durum bile Atatürk’ün bu isimler için Nutuk’ta ortaya koyduğu değerlendirmelerinin geçici olduğunu ve bir süre sonra da değiştiğini açıkça ortaya koyuyor. Atatürk, diğer iki isim, Kâzım Karabekir ve Rauf Orbay ile de yeniden temas kurmak istemişti. Onları da yeniden siyasal hayat içine almak istiyordu. Bu mümkün olamamıştır. Ancak burada önemli olan Atatürk’ün niyeti ve girişimidir. Demek ki Atatürk, bu iki isim için de Nutuk’ta ortaya koyduğu değerlendirmelerini değiştirmiş olmalıdır.
Ya İsmet İnönü’nün başına gelenler?
İNÖNÜ, 1937 yılının sonbaharında başbakanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı. Her ne kadar Nutuk’ta adından her zaman övgüyle bahsedilen bir isim olsa da, bundan sonra adı siyaset sahnesinden tamamen silinecek; yeniden Cumhurbaşkanı oluncaya kadar ismi basında kesinlikle yer almayacaktır. İnönü’nün münzevî hayatı, onun geçmişteki siyasî yaşamını da etkileyecektir. İnönü günlüğünde “Lozan gününde kimseye bir kelime yazdırtmadılar” derken, siyasî mazideki başarılarının da resmî tarihten silinmek istendiğine işaret ediyordu. Yılların Lozan kahramanı İsmet Paşa, başbakanlıktan ayrılmak zorunda kaldığı içindir ki, geçmişteki siyasî başarılarından da koparılmak isteniyordu. Güncel politik konjonktür birdenbire geçmişi de kapsamıştı. Artık geçmiş hiç de eskisi gibi görünmüyordu. Bir de şöyle düşünelim: Eğer Nutuk, 1937 yılının sonbaharında okunsaydı, İnönü acaba Nutuk’ta nasıl değerlendirilirdi? Benim bu spekülatif gibi görünen tarih sorusuna vereceğim yanıt şöyledir: 1937 yılında meydana gelen bu dramatik gelişmeden sonra İnönü’nün siyasetin tamamen dışında kalması ve hatta yaşamının güvence altında dahi bulunmaması, bize açıkça gösteriyor ki, İnönü’nün ismi ve resmi, sadece günlük hayattan ve güncel politikadan değil, fakat muhtemelen resmî tarihin içinden de çıkarılacaktı. Görünen bütün eğilimler buna işaret ediyor. 1937 yılının sonbaharında kaleme alınmış olan bir Nutuk’ta, İsmet İnönü’nün Millî Mücadele ve sonrasındaki gelişmelerde hangi değerlendirmelerle yer alacağını sormanın yalnızca spekülatif bir soru olmadığını, fakat aksine Nutuk’a ilişkin yorum, saptama ve değerlendirmelerimizde bize yeni bir görüş açısı kazandıracak anlamlı ve önemli bir soru olduğunu düşünüyorum. Benim kişisel izlenimim, bu takdirde İnönü’nün Nutuk’ta en azından bugünkü hâli ile yer alamayacağı yönündedir.
Nutuktan
“Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası programı en hain dimağların mahsûlüdür; bu fırka, memlekette suikastçilerin, mürtecilerin tahassungâhı, ümidi istinadı oldu; harici düşmanların, yeni Türk devletini, taze Türk Cumhuriyetini mahvetmeye matuf planlarının sühûleti tatbikatına hizmete çalıştı.” “Terakkiperver ve cumhuriyet kelimelerini kullanarak, bize ve münevveranı millete karşı din bayrağını gizlemek tedbirlerinde bulunanlar, memlekette umumî irtica ve isyan yapmak için dahil ve hariçte tertipler ve teşvikler yapmakla meşgul olanların mevcudiyetinden bihaber farz olunabilirler mi?”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016