Ergun BABAHAN

AK terör!
17.02.2015
1536

 Devrimin hayatta kalma mücadelesi verdiği Sovyet Rusya’da Adalet Komiseri Kursky 5 Eylül 1918 günü, gizli polis teşkilatı Cheka tarafından “Kızıl Terör” diye adlandırılan dönemin resmi başlangıcı olan yönetmeliği imzaladı.


Lenin, devrimin direnişe geçen karşı-devrimciler, uluslararası güçler, burjuvalar ve kulaklara karşı korunması için şiddetli bir terör uygulanmasını istiyordu. Tarihe Kızıl Terör olarak geçen bu dönemde yargılanmadan öldürülen, mallarına el konulan, çalışma kamplarına gönderilip orada öldürülen, tecavüze, işkenceye uğrayanların sayısı tam olarak bilinmiyor. Milyonlarla ifade edilen rakamlar söz konusu elbette.

DÜŞMAN HUKUKU! 

Lenin’in, hukukun o gün bilinen normlarının askıya alınmasını talep etmesi, güçlü olanın ‘düşman gördüğüne’ canının her istediğini yapabilmesi kabul etmesinin ardında, Çarlık Rusyası döneminin uygulamaları kadar, proleter devrimi koruma, güçlendirerek yoluna devam ettirme arzusu yer alıyordu.

Daha sonra Almanya’da iktidara gelecek olan Hitler ve Naziler, benzer bir terörü başta Yahudiler olmak üzere toplumun tüm muhalif kesimlerine Nazi Hukuku içinde uygulayacaktı.

Onların düşmanı da Alman ırkının saflığını bozmaya çalışan, finans sisteminin arkasında yer alarak çalışmadan para kazanan Yahudiler ve onların oyuncağı Markistlerdi. Düşman kavramını yaratırsanız, hukuku buna uydurmanın çocuk oyuncağı olduğu öğrenilmişti.

Bugün başta Başbakan’ın Başdanışmanı sıfatı taşıyan kişiler olmak üzere AKP’nin kanaat önderleri, iktidarın hukuksuzluğunu düşman, yeni rejimin oturtulmasına yönelik tehditler gibi kavramlarla açıklamaya çalışıyorlar. İddialarına bakarsak, demokrasi ve hukuku oturtmak için Demirel’in deyimiyle devleti biraz rutin dışına çıkarıyorlar.

Gezi olayları ile başlayan, 17-25 Aralık’tan sonra zirve yapan bu hukuksuzluk dönemi ileride AK Terör diye adlandırılsa yeridir…

DARBE DÖNEMİ GİBİ 

Aleviler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla hukuka aykırılığı tespit edilen zorunlu din dersi aleyhine barışçıl protesto düzenlemeye kalkıyor, hareketin liderleri Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuklanıyor.

17-25 Aralık’ın arkasında olduğuna inanılan Cemaat’in bankasına hukukun bilinen tüm kuralları çiğnenerek el konuluyor, Cemaat üyesi olduğuna kanaat getirilen kamu görevlileri keyfi kararlarla cezaevine konuluyor.

Kürtler’in gösterilerinden endişe nedeniyle, valilere sıkıyönetim komutanı yetkisi, polise tehdit gördüğü insanları imha gücü veren bir iç güvenlik yasası çıkarılıyor.

Gazeteler ve gazeteciler üzerinde eşine ancak darbe dönemlerinde rastlanacak bir baskı uygulanıyor.

Kendi gibi düşünmeyen, yaşamayan herkese televizyon ekranlarından, meydanlardan hakaretler yağdıran Erdoğan’a her eleştiri, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun kapsamına alınıyor. Çünkü yolsuzluklarını Siyasi-İslami devrim kavramının arkasına gizliyorlar. Düşmanla mücadele için hukuku askıya aldıklarını söylüyorlar.

Tarih, onları yolsuzlukları kadar hukuksuzluklarıyla da yazacak.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar