Etyen MAHÇUPYAN
Suriye’nin geldiği noktada Türkiye/Rusya anlaşması bir rahatlama sağlayacak. Bunu Rusya’nın istemiş olması ve koşullarını ayarlaması, Türkiye’nin başarılı bir adım atmış olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Garantisi olmasa da, insani açıdan olumlu bir ateşkes sürecinin başlaması, PYD’nin masada olmaması ve eğer İran ikna edilirse Esad’ın 2018 sonrası görevi devretme ihtimali Türkiye açısından artı puanlar.
Ancak bu olumlu hususlar Türkiye’nin zayıf bir ele sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Son saldırının gösterdiği üzere teröre açık olmamızın ötesinde, şartların her an aleyhimize dönebileceği bir döneme de giriyoruz… İran’ın ikna olma karşılığında ne isteyeceği bilinmiyor, Esad’ın gerçekten de gidip gitmeyeceğinden veya gelenin gideni aratmayacağından emin olamayız, Nusra’nın terör örgütü kabul edilmesiyle birlikte onunla iç içe geçmiş bütün Suriye muhalefetinin de adım adım ‘terörist’ konumuna itilmesini engellemek zor… Bunlara ek olarak Esad’ın Astana görüşmelerine katılacak olması Suriye rejimine yeni bir meşruiyet imkanı sağlayacak ve bir süre sonra herkesin Esad’dan memnun olduğu bir döneme de kapı açabilecek. Nihayet Suriye’nin ‘geniş özerkliğe sahip bölgelerden oluşan bir federal devlete’ dönüşme öngörüsü, PYD’nin hayalini karşılamasa da, PKK uzantısı yönetime bir miktar özerklik getirebilecek.
***
Birkaç yıl sonrasında Türkiye’nin bu oluşum sürecinden ‘kaybederek’ çıkmış olması ihtimali az değil. Sonuçta Suriye Sünni muhalefetin büyük ölçüde zayıflatıldığı, buna karşılık PYD’nin az veya çok alan kazandığı, Rusya’nın dengeleyici vesayeti altında bir yeni rejime dönüşecek gibi gözüküyor.
Belki o zaman geriye bakarak Türkiye’nin nasıl ‘kazanarak’ çıkabileceğini sorgulayacağız ama iş işten geçmiş olacak... Türkiye gibi ülkelerin tek bir güçlü ülke ile baş başa kaldıkları durumda herhangi bir pazarlıktan gerçek anlamda kazançlı çıkmaları çok zor. Bu tek güçlü ülkenin ABD veya Rusya olması durumu değiştirmiyor. Bizim gibi ülkelerin en kazançlı çıktıkları süreçler birden fazla büyük gücün bir arada olduğu pazarlıklar. Çünkü büyük güçlerin her konuda anlaşmaları genellikle imkansıza yakın. Her birinin kendisine daha yakın buldukları yerel uzantılar olması bir yana, detaylara inildiğinde de hiçbir konuda tam olarak aynı görüşte buluşmuyorlar. Dolayısıyla Türkiye gibi bölgesel aktörlerin bu ayrışmadan yararlanmaları ve her iki tarafa da savrulmadan kendi lehlerine gelişmeleri etkilemeleri mümkün oluyor.
Bu genel tespiti Suriye konusuna taşırsak anlamı şu: Türkiye’nin kazanç maksimizasyonu için koşul ABD’nin Astana’da olmasıydı. Şu ana kadarki görüşmelerde olmaması bir kayıp değil. Hatta Türkiye’nin elini ABD karşısında güçlendirdiği için olumlu. Ama bu avantajı kazanca çevirebilmek şu an itibarıyla ABD ve Rusya’nın ‘herkesin önünde’ karşı karşıya gelmesini sağlamaktan geçiyor.
Türkiye’de Kürtler yaşamasaydı, veya Kürt sorunu diye bir şey olmasaydı, ya da bu sorun çözülmüş olsaydı, Türkiye’nin PYD konusunda rahatsızlığı yine de olurdu ama ABD ile birlikte üçlü bir eksen oluşturmaları mümkün hale gelirdi. Gelinen noktada ABD’nin hatalarını saymak çare değil… Biz de kendi sorunumuzu çözemedik ve bugün Esad ile PYD arasındaki çok muhtemel bir anlaşmadan korkar hale geldik. Nitekim bu anlaşma olduğu takdirde hem ABD hem Rusya tarafından onaylanacağından kimsenin kuşkusu olmasın…
Türkiye’nin ideolojik saplantıları ve kolaycılığı bir yana bırakarak ön alması lazım… PYD ve ABD’ye serinkanlı yaklaşması, gelecekte çok sorunlu olabilecek bir Rusya mahkumiyetini ve yalnızlaşmayı bugünden engellemesi lazım.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023