Fehim TAŞTEKİN
Restleşmelere ve suları test eden hamlelere bakıldığında Suriye’de herkesin final sahnesine hazırlandığını görüyoruz. Ruslar da Amerikalılar da Kürtlerin Ortadoğu’nun en dinamik gücü olduğunun farkında. Hâliyle bu ‘sinir savaşı’ bitmez.
Suriye küçük bir coğrafya olsa da bir dünya savaşını aratmayacak kadar denge ve çatışma unsuru barındırıyor. Bu diyarı akşam yatarken bıraktığı yerde sabah kalktığında bulana aşk olsun!
Evet, belli parametreler var ki ağır bir kaya gibi yerinden oynamıyor. ABD’nin Suriye’nin dişlerini sökmek için üzerine yıkılmış bir savaşın ateşini her fırsatta harlaması gibi… Rusya’nın Ortadoğu’da ayağını basabildiği yegâne yer olan Suriye’yi kimseye kaptırmak istememesi gibi… Ya da Suriye düştüğünde sıranın kendisine geleceğini adı gibi bilen İran’ın Şam’ı yalnız bırakmaması gibi… Ha bir de Türkiye’nin değişmeyeni vardı. Neydi o? “Esad meşruiyetini yitirmiştir, gitmeli!” Gördük ki ‘yanardöner” ittihatçıların amentüsü yokmuş. Parametre parametre değil, telis çuvalı gibi yukardan doldur aşağıdan salsın. Peki, nedir Ankara’nın asıl sabitesi? Sanırım Kürtler! Hayır, kesinlikle Kürtler.
Ya değişkenler? Orası buz pisti gibi; paten izleri birbirine karışıyor.
Mesele, Suriye’nin hangi tepesinde durduğuna göre değişiyor. Fırat’ın batısından yani Kürtlerin tarafından Fırat’ın doğusuna bakanlar ilk etapta şunu görür:
Türkiye ve ‘belli belirsiz ortakları’, IŞİD ile savaş adı altında sadece devir teslim törenlerinin yapılmadığı bir kolaylıkta Cerablus, Rai ve (militanların Melhame-i Kübra’nın yani kıyametten önceki son savaşın yaşanacağı yer diye koştuğu) Dabık’ı aldıktan sonra El Bab’a yöneldiğinde Rusya ve Suriye fazla ses çıkarmadı. Demek ki Kürtlerin ABD ile birlikte çalışmasından rahatsız olan Şam ve Moskova, Rojava’nın Türkler eliyle hırpalanmasını ve bu şekilde YPG-Pentagon ortaklığının bitirilmesini istiyor. Çünkü NATO’daki ortağı Türkiye’yi daha fazla küstürmek istemeyen ABD, TSK’nin havadan ve karadan yaptığı ateşleri durdurma iradesini göstermeyerek Kürtleri ortada bırakıyor. Bu durumda Kürtler mecburen Şam’la ittifaka yönelecek.
Bu tespit bir zaman dilimi için doğru. Ama işaret kazığını oraya sabitlemek de yanıltıcı olabilir.
Şöyle ki, Türkiye, YPG’nin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) IŞİD’den temizlediği Tel Rıfat’a geçen hafta boyunca hamleler yapınca beklenmedik bir karşı hamle geldi. İşaretsiz bir helikopter Türkiye’nin sahadaki ortaklarını vurdu. Bütün resmiyetiyle TSK’nin açıklaması şöyleydi:
“Esad rejim unsurlarına ait olduğu değerlendirilen bir helikopter tarafından, Tall Nayif’de bulunan muhalif unsurlara yönelik ‘varil bombalı’ hava saldırısı neticesinde 2 muhalif şehit olmuş, 5 muhalif yaralanmıştır.”
“Cümledeki beş yanlışı bulun” oyununa namzet bir açıklama!
Niye Tel Rıfat? Ve neden Dabık’a kadar sessizce izleyen Suriye, Tel Rıfat’a gelince müdahale etti?
Tel Rıfat, IŞİD’in elindeki El Bab yolu üzerinde duruyor. El Bab’ın altı Suriye ve Rusya’nın operasyon alanı. El Bab’a varıldığında oyunun kuralları değişecek. Bu bir. İkincisi, Tel Rıfat, IŞİD değil Suriye ordusu ve Rusya’nın da gözettiği, zaman zaman dolaylı olarak yardım ettiği YPG liderliğindeki SDG’nin kontrolünde. Suriye, IŞİD’in yerine alan güçlerin Türk destekli cihatçılar yerine müzakereye açık duran SDG olmasını tercih edebilir.
Tel Rıfat, Kürtlerin Kobani ile Afrin arasında Cerablus üzerinden başaramadıkları koridor için alternatif bir güzergâhta yer alıyor. Türkiye’nin önceliği de zaten Kürtlerin koridor planlarını bozmak.
Rusya’nın Türkiye’yi oyuna sokan yeşil ışığı, kuzeyde IŞİD’in bulunduğu şeritle sınırlıydı. Rus-Amerikan anlaşması da herkesin bulunduğu bölgede çatışmaları dondurmasını öngörüyordu. Türkiye, El Bab, oradan da Rakka’ya kadar gitmeyi gündemine alınca bu yeşil ışık kırmızı ışığa dönüverdi. Burada Rusya’nın S-300-S400’leri Suriye’ye gönderdiğine dair açıklamasına ve Suriye ordusunun Türk uçaklarının vurabileceğine dair uyarılarını da hatırlatalım ki kırmızı ışığın rengi faş olsun.
Afrin Kantonu’ndan bir yetkiliye “SDG’nin Tel Rıfat’ta ne kadar savaşçısı var? Türkiye yüklenirse Tel Rıfat’tan çekilirler mi” diye sordum. Verdiği yanıtlara göre bölgede Ceyşu’l Suvvar, Cephetü’l Akrad (Kürt Cephesi) ve YPG-YPJ’den oluşan yaklaşık 2 bin savaşçı var. En fazla Arap yoğunluklu Ceyşu’l Suvvar öne çıkıyor ancak YPG-YPJ olmadan bu cephe tutulamaz. Set Şehba’ya kadar giden Türkiye destekli gruplar birkaç kez püskürtüldü. Çatışmalar daha çok Arap köylerinde gerçekleşti. Kürt köylerinde direniş daha fazla olabilir. YPG-YPG varlığı sürdükçe de Türkiye’nin öne sürdüğü grupların bu bariyeri aşması zor.
Elbette Türk hükümetinin, önüne kattığı grupları El Bab’a sokup Halep’i tehdit eder pozisyona gelerek dengeleri değiştirmek gibi bir hayale kapılmış olması muhtemel. Uluslararası koalisyon Musul’a odaklanmışken fırsatları değerlendirmek! Mantık bu.
Bütün bu hikayenin arka planını anlatacak şey elbette Erdoğan’ın Putin’le yaptığı Halep pazarlığıdır. Bu gelişmeler olurken dönüp Halep mutabakatına ne olduğuna bakmalı. Putin, Erdoğan’dan Nusra’nın Halep’ten çıkartılmasını talep ederken aslında Türkiye’yi satranç tahtasında kıskıvrak yakalayacağı bir köşeye itti. Erdoğan, Nusra’yı Halep’ten çıkarma konusunda taahhüt altına girerek iki şey yapmış oldu: Birincisi kendisini El Kaide’nin hamisi durumuna soktu. Bu uluslararası platformlarda Erdoğan’ı sıkıntıya sokacak bir koz. İkincisi aslında yerine getiremeyeceği bir sözü vererek hem Putin’e karşı borçlu kaldı hem de Halep’te oyuna giremedi. El Kaide kendisine destek veren ele teşekkür eder ama kendi gündeminden de kolay kolay sapmaz. Nusra çekildiğinde Halep cephesi çöker. Bunu El Kaide ve müttefiklerine yaptırmak için ilişkinin boyutunun başka bir boyutta olması gerekir.
Erdoğan sözünü yerine getiremeyecekse Putin, Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarına daha fazla derinlik katmasına neden göz yumsun?
Suriye’ye başka bir tepeden bakan da “Halep’e karşılık Kürtler mi” diye sorabilir. Malum Türkiye, Rojava’nın bir statüye kavuşmasını büyük bir tehlike olarak görüyor. Ankara açısından özerkliğin Şam tarafından tanınması senaryoların en kötüsü. Bu yüzden müdahale tehdidinin dozajı sürekli artıyor.
Rojava’yı kuşatma stratejisine yönelik ABD’nin tutumu bir kenara Rusya da ortada bir hile yoksa “Halep’e karşılık Rojava” gibi bir denklemin içine kolayca girmez. Bir kere Türk-Rus yakınlaşmasına rağmen Rusya, ABD’nin Suriye’ye sirayet etmesini engellemek için Kürtleri yakın planda tutuyor. Üstelik Ankara’nın hiç hoşlanmayacağı bir yoldan. Belki Türkiye’nin YPG mevzilerini vurmasına Kürtlerin çaresizlikten Şam eksenine kaymasını sağlamak ve pozisyonunu zayıflatmak gibi bir beklentiyle göz yummuş olabilir. Bilmiyoruz. Ancak öyle olsa bile bu, Rusya’nın Kürtleri göz ardı ettiği anlamına gelmez. Mahmut Bozarslan’ın Al Monitor’da yayımlanan yazısına bakılırsa Rusya Dışişleri ve Savunma Bakanlığı’ndan bir heyet Himeymim Üssü’nde Kürtlerle Suriyeli yetkilileri buluşturdu. Ruslar masaya anayasanın yeniden yazılması, Suriye’nin federatif bir sisteme geçmesi, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin ismini Suriye Demokratik Cumhuriyet olarak değiştirilmesi, YPG-YPG ve Asayiş’in bölgenin doğal yapıları olarak görülmesi gibi önerilerle geldi. Bunlar Kürtlerin ‘Hayır’ diyebileceği şartlar değil. Peki, Suriye tarafı ne diyor? Belli değil. Belli olan şu: Rusya, Kürtleri, Şam eksenine çekecek bir müzakere süreci için çabalıyor. Bu hamle Suriye’de güçler dengesini de etkileyecek bir boyuta sahip. Eğer müzakereler ilerlerse o zaman dönüp “Sayın Putin ile görüştüm. Artık Halep halkını huzura kavuşturalım dedim” diyen Erdoğan’a bir kez daha bakmalı. A’dan Z’ye alfabenin hangi harfine denk gelir bilmiyorum ama Erdoğan’ın alternatif planında buna yer yok. B, C, ya da her ne ise Türkiye’nin özerk yapıları çökertip Esad’a kemiksiz bir Rojava teslim etmekten başka bir alternatif düşünebildiğini sanmıyorum. Bunun Rusya’nın da seçeneği olduğuna dair hiçbir işaret yok.
Hâl buysa Putin neden Erdoğan’ın oyun oynamasına göz yumuyor? Muhtemelen Putin’in yaptığı Türkiye’yi Suriye sahasında kale değiştirmeye itmek. Rusya Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkan Yardımcısı Franz Klintseviç’in Türkiye’nin Rusya, İran, Irak ve Suriye arasında kurulan istihbarat paylaşım havuzuna dahil olduğunu açıklaması pek manidar. Bu doğruysa Batı ile papaz olup Doğu ile dans eden Türkiye, Putin’in oyun sahasına çoktan girmiş demektir. Bu, “Dostum Erdoğan”dan “Adamım Erdoğan”a doğru ilerleyen bir hikâyeyi andırıyor ama bir oyunun içinde başka bir oyunun perdesi açıldığından vaziyet hâlâ çok sisli.
Kürtlerin şansı iki küresel güç arasında denge unsuru hâline gelmeleri. Bu bakımdan ‘Kemiksiz Rojava’ düşleyenlerin planları ABD’ye de ters. Rojavalı yetkililer, ABD’nin Ankara’yı yatıştırma gereği duysa da Kürtlerden şu aşamada vazgeçemeyeceğinden emin. Amerikalılar ağırlığını koyarak Türkiye’yi Menbic’e giderken nehrin önünde durdurdu. Amerikan Özel Kuvvetleri’nin Tel Ebyad’da ABD bayrağı asmasının tek mesajı vardı: Fırat’ın batısı Kürtler için kırmızıçizgiyse Fırat’ın doğusu da Türkiye için kırmızı çizgidir.
Amerika da oyununu böyle oynuyor.
Restleşmelere ve suları test eden hamlelere bakıldığında Suriye’de herkesin final sahnesine hazırlandığını görüyoruz. Obama giderayak kaza yapmadan dosyayı yeni başkanın kucağına bırakmak niyetinde. O yüzden tercihi Türkiye’yi de Kürtleri de Rusları da idare etmekten yana. Yeni başkan kim olursa olsun Amerikan kurumsal yapısı, şapkalarından birini Kürtlerin podyumuna attı bir kere. Ruslar da Amerikalılar da Kürtlerin Ortadoğu’nun en dinamik gücü olduğunun farkında. Hâliyle bu ‘sinir savaşı’ bitmez.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025