Gürbüz ÖZALTINLI
Organik lider” kavramı, hükmetme gücünün bir tek kişi üzerinde aşırı yoğunlaşmasından duyulabilecek endişeye karşı, “yatıştırıcı” bir argüman olarak dolaşıma girdi.
Bu teorinin en özlü ifadelerinden birisine Markar Eseyan’da rastlıyoruz. “Erdoğan’ı farklı/güçlü kılan onun ORGANİK bir lider olmasıdır. Erdoğan tabanın taleplerini siyasetinin merkezine oturttuğu ölçüde organik liderlik vasfını kazanmıştır ve bu karakter sonuna kadar demokratiktir…AK Parti tabanı… lideri ile koşullu bir sözleşme yapmış(tır).... Bu koşul, devletin demokratikleşmesi, tabanın siyasi/ekonomik taleplerinin yerine getirilmesidir. Erdoğan’ın organik liderliği,toplumun taleplerini uyguladığı müddetçe geçerlidir. Hasılı Erdoğan’ın kişisel bir ajanda yapma tercihi yoktur…”
Akla ilk gelen soru, bir siyasi ilişkinin neden “temsili lider” kavramıyla açıklanmayıp “organiklik” vurgusuna kayıldığıdır. Bizi “rahat olmaya” davet eden bu düşünce, “temsil ilişkisini”, iktidarın yozlaştırıcı etkilerine açık; kişisel kullanılmaya müsait bir gevşeklikle yüklü olduğunu varsayıyor. Daha sağlam; daha “içeriden” bir özdeşleşme içeren kavrama ihtiyaç duyuyor. “Organik” bize bunu anlatıyor. Liderin “temsilci” olmadığını, bizzat “toplumun kendisi” olduğunu söylüyor. Böylelikle bizi iktidarın “kişiselleşme” ihtimalinin yokluğuna ikna etmek istiyor.
Fakat bu açıklamalar en azından bende (ve benim gibi düşünenlerde) yazarın umduğunun tersine, fazlaca endişe yaratıyor.
Neden?
Öncelikle iktidar-toplum ilişkisinde iktidarın özerklik alanını, toplumla olan gerilimini ve toplumu dönüştürücü etkisini tamamen reddediyor. Bununla da kalmıyor kendi tabanının taleplerini siyasetin merkezine koyan organik bir liderintüm toplumu tatmin edebilecek demokratik bir rejimin teminatı olduğu sonucuna sıçrıyor.
***
Peki, sormak gerekir: İnsanlığın biriktirdiği siyasi tecrübeler ne olacak? “Organik”kavramıyla açıklanmaya çalışılan derinlikte toplumsal bağlar kurabilen liderlikler üzerinde biriken güç yoğunlaşmasının sonuçlarına yabancı değiliz. Öncelikle demokratik kültürün güçlü olduğu; cemaatsal yapıların yerini bireysel farklılaşmaların aldığı toplumlarda bu tür “organik liderlerin” var olmadığını biliyoruz. Kişilerden çok kurumların ve kuralların önemli olduğu bir dünyadan haberdarız. O dünyanın “organik liderler dönemi” diyebileceğimiz felaketlerin tecrübesi üzerine inşa edildiği de sır değil.
Bütün insanlık tecrübesi gösteriyor ki, “Organik liderlik” le açıklanmak istenen iktidar modelleri demokratik kültürü güçlü coğrafyalarda vücut bulmuyor. Bu tür aşırı kişiselleşmiş güç yoğunlaşmaları, başlı başına o toplumda demokratik geleneğin zayıflığından neşet ediyor. Toplumsal tolerans ve birleştiricilik yerine, çok güçlü bir “ötekileştirme” ideolojisi üzerine inşa ediliyor.
***
AKP tabanının liderle “devletin demokratikleştirilmesi” üzerine koşullu bir sözleşme yapıp yapmadığını bilmiyoruz. Böyle olsa bile, liderin, siyasetin özerk dinamiklerini, yukarıdan aşağı işleyebilen ikna ve güç mekanizmalarını kullanarak toplumu “otoriter bir rejime” zorlayıp zorlamayacağını tecrübe etmedik. Böyle bir yönelimde “kendi tabanının” göstereceği tepkinin çapı ve sonuçlarından da Markar Eseyan kadar emin olmamız için inandırıcı bir gerekçemiz yok. Kaldı ki, otoriterleşmeyi göze almış liderlerin “tabanın tepkisini” de göze alıp çatışmaya girmeyeceklerini ve devlet şiddetine maruz kalınmayacağını gösteren örnek bulmanın çok kolay olacağını sanmıyorum.
Sonuçta demokrasi, “organik lider”le belli bir toplumsal kesimin yaptığı hayali sözleşmelere inanarak iradenin ona terk edilmesiyle elde edilebilecek bir rejim değil.
Tam tersine; liderin iradesinin “organikliğine” güvenilmeyip kurum ve kurallarla sınırlandırılmasına demokrasi deniliyor.
1215 yılında imzalanan Magna Carta’dan beri...
Ve bu, liderin kalitesinden bağımsız bir gerçek…
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023