Hakan Albayrak
Sonu gelmez Hizb-ut Tahrir davalarının bir yenisinde daha mütalaa verildi; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 5 Mart 2017’de “Dünya Hilafete Neden Muhtaç?” başlıklı bir konferansta konuşmaya niyet etmiş olan -fakat bu konferans devlet tarafından engellendiği için konuşamayan- Mahmut Kar, Abdullah İmamoğlu, Musa Bayoğlu ve Osman Yıldız hakkında terör örgütü üyeliği / propagandası suçlamasıyla dünya kadar ceza (toplam 52 sene) istedi.
Mütalaada, Hizb-ut Tahrir’in “amaç ve stratejileri kapsamında etkinlik” organize etmekten dem vuruluyor.
Nedir Hizb-ut Tahrir’in amacı? Hilafeti ihya etmek.
Stratejisi nedir? Müslüman halkları bunun gereğine ikna etmek, bu davaya kazanmak.
Etkinlikleri neler? Kitap basmak, dergi çıkarmak, bildiri yayımlamak, konferans düzenlemek ve zaman zaman barışçıl nümayiş (gösteri) yapmak.
İfade hürriyeti ve barışçıl gösteri hakkı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın teminatı altındayken bunları terör kapsamında değerlendirmek nereden çıktı peki?
Anayasa Mahkemesi’nin Hizb-ut Tahrir’le ilgili bir kararında “terör örgütü olarak kabul edilmesine ilişkin olarak ilgili ve yeterli bir değerlendirme yapılmamıştır” deniliyor ve derece mahkemelerinin kararlarının “özünde bazı şablon cümlelerin tekrarı”na dayandığına dikkat çekiliyor ya; işte o “şablon cümleler”den çıktı.
***
Hilafeti ihya mücadelesinde şiddeti kesinlikle benimsemeyen, bunu kategorik olarak reddeden bir örgütten bahsediyoruz.
Nitekim, Hizb-ut Tahrir’e terörist deyip duran yargı kurumları da onun şiddete bulaştığını ileri sürmüyorlar.
Ya ne yapıyorlar?
‘Amacını Türkiye Cumhuriyeti müesses nizamı içinde gerçekleştirmesi mümkün olmadığına göre ileride şiddete başvuracaktır’ filan gibi şablon cümlelerle niyet okuyorlar.
Bu ‘ileride’yi hilafet devletinin kuruluşundan sonrasına kadar sarkıtanlar da var.
Şu inanılmaz ifadeler, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yukarıda mezkûr mütalaasından (Aynen aktarıyorum; anlatım bozuklukları kendilerine ait):
“Hizb-ut Tahrir örgütü henüz silahlı mücadele safhasına geçmemiştir, ancak gerekli güce eriştikten sonra amaçlanan teokratik devleti kurarak Raşidi Hilafet Devleti ihdas etme gayretleri 3. aşamada sağlanacağı, örgüt mensuplarınca henüz 3. aşamaya geçilmediği, bu aşamada hilafet devletinin teşkilat yapısı içerisinde cihat emiri (ordu komutanı) olarak teşkilatlanmanın olacağı ve ordunun oluşturulacağı bu mücadelenin son aşamada silahlı yapılacağı bu nedenle ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 05/10/2017 tarih, 2015/2084 Esas-2017/5026 Karar sayılı kararıyla da kabul edildiği üzere Hizb-ut Tahrir örgütü 3713 sayılı yasa kapsamında terör örgütü olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca dosya arasına alınan Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanlığı tarafından dosya arasına gönderilen 21/02/2020 tarihli Bilgi Notu’nun sonuç kısmında da, ‘’Örgüt her ne kadar Yönetim Nizamı adını verdiği Hizb-ut Tahrir tüzüğünde veya sözde Anayasa Tasarısında gerçekleştirmek istediği İslami Devlet/Raşidi Hilafet’i nasıl gerçekleştireceği ile ilgili açıklayıcı bir madde yazmamıştır. Bu durum bazı kesimlerce örgütün cebir ve şiddet unsurunu kullanmadığı şeklinde değerlendirilmiş ise de örgütün öncelikli olarak Arap topraklarında hilafet devleti kurması sonrasında salt propaganda ile hedef ülke yönetimini ele geçirmesi veya örgütün fikir ve ideolojisine karşı olanları ikna etmesi söz konusu olamaz. Bu durumda öncelikli olarak terörün tanımında yer alan cebir ve şiddet kullanmadan, baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden birini kullanabilecekleri, bu şekilde de amaçlarına ulaşamazlar ise cebir ve şiddet yöntemlerini her halükarda kullanacakları aşikardır…”
***
Dikkat buyurun:
“…hilafet devletinin teşkilat yapısı içerisinde cihat emiri (ordu komutanı) olarak teşkilatlanmanın olacağı ve ordunun oluşturulacağı…” deniliyor.
“Arap topraklarında hilafet devleti kurması sonrasında…” deniliyor.
Yani?
‘Hilafet devletini kurma yolunda şiddete başvurulmasa bile, o devlet, bir kere kurulduktan sonra, başka devletleri bünyesine katmak için her halükârda şiddete başvuracaktır.’
Yahu, olur da iş oraya varırsa, orasına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi filan bakar; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve diğer ilgili makamların, mutasavver hilafet devletine yakıştırdıkları muhayyel bir uluslararası hukuk meselesini dert ederek, şiddetin ş’sine dahî bulaşmayan Hizb-ut Tahrir’e terörist yaftası yapıştırması, dünyanın hilafete muhtaç olduğu fikrini örgütlü bir şekilde savunuyorlar diye insanlara terörist muamelesi yapması olacak şey mi?
Nasıl oluyor, anlamadım gitti.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2024
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021