Kurtuluş TAYİZ
Bu ülkede siyasi düşüncenin, özellikle de muhalif hareketin ayakları havada, başı aşağıda bir hali var. Yasadışı dinleme yapan, şantaj kasetleri hazırlayan, meşru hükümetleri devirmeye kalkan devlet içindeki çeteler nedense “muhalefet” olarak anılıyor ve bunlar siyasi yelpazenin “demokrasi” başlıklı kompartımanında duruyor. “İktidar” ne, tanımı nedir? “Muhalefet” kim iyice birbirine karışmış vaziyette. Uluslararası güç odaklarının taşeronluğunu yapan örgütler, siyasi partiler, düşünce grupları “muhalefet” etiketiyle kendilerine belli bir meşruiyet üretmiş durumda. Oysa “iktidar” uzun zamandan beri küresel bir olgu; siyaset ise yerel. Tayyip Erdoğan, küresel iktidara karşı yerel siyaseti, dolayısıyla gerçek ve sahici “muhalefeti” temsil ediyor; üzerlerine “muhalefet” gömleğini geçiren kesimler ise aslında küresel iktidar odaklarının taşeronu. Cemaat, PKK, HDP, CHP bu ülkenin “muhalif cephesi”ni oluşturmuyorlar, aksine küresel güçlerin “iktidar” savaşını veriyorlar.
Türkiye’de her şeyi biraz tersinden okumak gerekir. “Birlik” ve “ilerleme” anlamına gelen İttihat ve Terakki ile bütün bir Osmanlı’yı parçalayıp dağıttılar; ilerlemesini ve gelişmesini engellediler. Bugün de adı “Cumhuriyet Halk Partisi” olan yapıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni dağıtmaya çalışıyorlar. Osmanlı’yı dağıtma işini “birlik” anlamına gelen bir siyasi hareketle gerçekleştirirken; Cumhuriyet’i bölme işini de yine Cumhuriyet Halk Partisi isminin verdiği güvenle gerçekleştirmek istiyorlar. Cumhuriyet gazetesi, adının verdiği güvene sırtını dayamasaydı, PKK’lıları bir kurtuluş savaşçısı gibi sunabilir miydi? O akıl, “Cumhuriyet”in arkasına sığınarak PKK’lıları Çanakkale’de vatan müdafaasında bulunan bir nefer gibi tanıttı.
Peki ya “Türkiye Türklerindir” sloganıyla çıkan gazete? “Türkiye Türklerindir” sloganının altına gizlenerek, kalenin kapısını PKK’ya içeriden açmadılar mı? “Türkiye Türklerindir” etiketi altında PKK’yı Meclis’e taşımadılar mı?
Benzer biçimde, muhalefet partisinin başına kaset kumpasıyla geçen kişi de tartışmasız halk desteğiyle işbaşına geleni “diktatörlük” ile suçlamakta ve her Allah’ın günü “Saray darbesi”nden bahsetmekte. Darbeyle parti genel başkanı olan kendisi ama “diktatör” olan Erdoğan ne hikmetse!
PKK’nın atadığı eşbaşkan ve Kandil’in onayıyla belirlenen HDP milletvekilleri de “diktatör” kavramını dillerinden düşürmüyorlar. PKK’nın atadığı adam “demokrat”, Cemaat’in ahlaksız kaset operasyonuyla parti başına geçen “makbul” ama halkın oyuyla seçilen “diktatör” oluyor!
Bu bir akıl bükücülüğüdür. Bu, gerçeğin ters yüz edilerek kavramların manasıyla oynamak suretiyle, hakikati görünmez kılmak teşebbüsüdür. Bu, küresel güçlerin taşeronu olan yapıların vatanın birlik ve ahengini bozma girişimidir.
En kötüsü de bunları yaparken “muhalif”, “demokrat”, “vatansever” ve “cumhuriyet” gibi kimlikleri kullanıyor olmaları. Cumhuriyetin canına okurken “Cumhuriyet” ön adını kullanmaları gibi.
Fakat maskeleri düştü, gerçek yüzleri açığa çıktı. Gerçi yüzsüzlüğe hâlâ devam ediyorlar ama o ayrı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019