Mehmet Y. Yılmaz
Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki “televizyon tartışmasını” kim kazanır?
Önce şunu kabul etmek gerekiyor: Bu tür tartışmalar, kararsızlar için yapılır, kararını vermiş olanlar için değil.
Siyasi kutuplaşmadaki yerini seçmiş ve oy kullanarak, mitinglere katılarak, parti amblemi ya da liderinin resmini vs. taşıyan malzemeleri kullanarak, mahalle kahvesinde ya da aile sohbetlerinde insanları kendi görüşüne çekmeye çalışarak bu seçimini bir tür eyleme de dönüştürmüş bir kişinin, bir televizyon tartışmasıyla fikrini değiştirmesini beklememelisiniz.
Bu tartışma kararsız kalıp oy vermeye gitmeyenleri ya da ilk seçimde başka adaylara oy verenleri etkilemek için yapılıyor.
Onun için normal seçim kampanyasında söylenenler ve verilen vaatlerden daha fazlasınıortaya koymak gerekiyor.
“Fazlasını” derken nicelik ile ilgili bir fazlalıktan söz etmiyorum tabii. Ona “açık arttırma” diyoruz zaten: İmamoğlu’nun ulaşım indirimi vaadinin, AKP’li İBB Meclis üyelerince arttırılması gibi!
Haberlere bakılırsa ortaklaşa seçilen İsmail Küçükkaya tartışmayı yönetecek ve adaylara aynı soruları soracak. Soruların önceden adaylar tarafından üzerinde anlaşılmış sorular olması da büyük olasılık.
Adayları sıkıştıracak, sinirlendirip, kamuoyuna gerçek yüzlerini ve fikirlerini gösterecek sorular olmayacak yani.
Dolayısıyla sorular yanıtlanırken iki aday da ne söylemesi gerektiğini çalışmış olacak.
Binali Yıldırım’ın anlaşılmaz ve neresine güleceğimizi bilemeyeceğimiz esprilerini duymayacağız. Ekrem İmamoğlu’nun nereye istersen oraya çekilecek yanıtları da olmayacak.
Geriye kalıyor sempati yaratma meselesi. Farkı belirleyecek bu olacak.
Binali Yıldırım bakanlık, başbakanlık tecrübesini ortaya koyacak. Ama bu aynı zamanda onun “yaşlı” olduğunun da altını çizecek bir durum.
Zaten kampanyanın başından beri bu görevi istemeden yerine getiriyormuş gibi bir hali var.
Yorgun ve yaşlı görünüyor. Bunun üstesinden nasıl gelecek, bence kendisi bile bilmiyor.
Bir de bunun üstünde bizim politikacılarımızın pek önemsediği “devlet ciddiyeti” meselesi var.
Onun da bir dezavantaj olacağını şimdiden söyleyebilirim çünkü geçen seçimde oy kullanmayan ya da küçük partilere oy veren marjinal seçmen için bu özellik en itici özellik!
Ekrem İmamoğlu’nun bu açılardan bakıldığında büyük bir üstünlüğü var: Genç, bir şeyler başarmaya hevesli ve kararlı görüntüsü var. Konuşmaları canlı. Hevesini karşısındakilere geçirebiliyor.
Sakin kalmayı ve gülümsemeyi başarabilirse, bu özellikleriyle Binali Yıldırım’ı zor duruma düşürecektir.
Basit ve anlaşılır yanıtlar vermek için çok çalışmalı.
Aktrollerin cümleleri nasıl kesip biçip bambaşka anlamlara çektiklerini unutmamalı. Bunu engelleyecek şey basitlik ve açıklıktır. Kısa cümlelerdir.
Çok vurucu konuşmasına, edebiyat parçalamasına gerek olmadığını aklında tutarsa, söylediklerini en ilgisiz vatandaş bile anlayabilir. CHP’li politikacıların çoğunlukla başaramadığı bir şeydir bu.
Evet bahisleri açıyorum: Bence İmamoğlu, gençliğini ve başarma isteğini izleyiciye geçirebilirse bu tartışmanın açık ara galibi olur.
***
“O ses” bir süre susacak, tadını çıkaralım
AKP’nin İstanbul’da yapacağı mitinglerin programı belli olmuş. Programda partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan yok.
Bunun işaretleri bir süredir yandaş medyada veriliyordu zaten.
Belli ki maiyet yazarlarına kamuoyunun bu yönde hazırlanması için bir şeyler fısıldanmıştı.
Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ın dengi değilmiş de onun için bu kampanya sırasında Erdoğan onu muhatap almayacakmış, türünden gevelemeleri yazıp, çizdiler.
Sanki 31 Mart seçimleri sırasında İmamoğlu’nu muhatap alan başkasıymış gibi!
Binali Yıldırım’ın kaybettiği 31 Mart seçiminden önceki iki gün boyunca İstanbul’un her ilçesinde, devlet gücünün bütün ağırlığını da hissettiren mitingleri yapan da Erdoğan değil miydi?
Erdoğan’ın bu “geri çekilme, tam siper olma” taktiğiyle ilk kez karşılaşmıyoruz.
Hatırlarsınız, 7 Haziran 2015 genel seçiminin ardından 1 Kasım 2015 günü yapılan yenileme seçiminde de benzer bir yol izlenmişti.
7 Haziran seçiminin kaybedeni aslında bütün kampanyayı şahsı üzerine kurup, yürüten Recep Tayyip Erdoğan idi.
1 Kasım yenileme seçiminde geri planda kaldı, ortalıkta pek görülmedi.
31 Mart 2019 seçiminin kaybedeni de kuşkusuz ki Recep Tayyip Erdoğan’ın küçük ortağıyla birlikte kurduğu “Türkiye’nin geleceği tehlikede” stratejisiydi.
Erdoğan için her şeyi söyleyebiliriz ama iktidarda kalma içgüdüsünün muazzam olduğu da bir gerçek.
Aynı şeyleri tekrarlamanın, aynı sonucu vereceğini diğer tüm siyasetçilerden iyi biliyor, gerektiğinde propagandasını 180 derece değiştirebiliyor.
Bakın daha bir ay önce “Kürdistan diyen Kuzey Irak’a gitsin” diyordu, bugün Binali Yıldırım’ın aniden kabaran Kürt sevgisine tebessümle bakabiliyor!
Onun gibi egosu tavan yapmış bir siyasetçinin bunu içine sindirmesinin kolay olmadığını tahmin edebilirsiniz.
Şimdi de miting yapmayacak olmasını “yurtdışı gezileri” ile açıklıyorlar ama biliyoruz ki iktidarı koruması için eğer miting meydanlarında yatıp kalkması gerektiğini düşünseydi o gezilerin hiçbirine gitmezdi.
Şimdi kendisini geri çekiyor.
Ve anlaşılıyor ki bu seçim ile ilgili olarak da büyük bir ümit beslemiyor.
Ağırlığını ortaya koymaktan kaçınmasının bir nedeni de seçimi büyük olasılıkla kaybedeceklerini görmüş olması.
Seçim sonrasında kendi varlığının tartışılmasının önüne geçme isteği bu.
İstanbul pastasını kaybetmenin bu partideki çıkar ortaklıklarını zedelemesi kaçınılmaz ve o süreçte kendi varlığının tartışılmasını da istemiyor olmalı.
Öyle görünüyor ki “o ses” kısa bir süre için de olsa kulaklarımızı işgal etmeyecek. Tadını çıkaralım derim!
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025