Murat BELGE
Gezi’nin yıldönümü geldi; medya, polisin yaptığı yığınağın haberini veriyor. Bu konuyu konuşan herkes endişeli: “Ne olacak” diye soruyorlar. Gene ölümlere varan bir şiddet olmasından korkanlar var.
Ayın başında da 1 Mayıs vardı. Benzer bir gerilim. Bu gibi durumlarda zorlamanın, “İlle şurada, ille burada olacağız” diye ısrar etmenin yararsız ve hattâ sakıncalı olduğu kanısındayım. 1 Mayıs dolayısıyla da biraz sözünü etmiştim.
Gezi’den bu yana bir “örüntü” oluştu. Hedef hep Taksim olmak üzere bir hareket başlıyor (sürekli azalan bir katılımla). “Eylem” denildiği zaman yalnız bunu yapmayı bilenlerden oluşan bazı gruplar var. Onlar bir molotof sallıyorlar. Polis de zaten bunu bekliyor. Kısa süreli bir arbede, gaz, toma, her şey yerinde. Talim yapar, prova yapar gibi, herkes bellediği “zorunlu hareketler”i yerine getiriyor. Asayiş berkemal!
Hükümet tarafında bunları Başbakan belirliyor. Gerilim dozunun yüksek tutulması zaten onun genel politikasının asli parçası. “Politika”dan öte, kavgadan beslendiği anlaşılan bir kişilik özelliği de var. Onun için Başbakan sonsuza kadar, hiç bıkmadan ve hiç gocunmadan bu tavrını devam ettirir.
Siyasî mücadele, ister istemez, bir tiyatroyu andırır. Çünkü hemen hemen her zaman, mücadeleye doğrudan katılmadan durumu seyredenler vardır --yani bir “seyirci kitlesi” vardır. “Mücadele”nin içinde olanlar bu kitleden haberdar olmalıdır. Kitlenin eğilimlerini, davranış kalıplarını bilmelidir.
Bir yıl önce Gezi olayları başladığında kastettiğim bu kitlenin eylemcilere bakışı olumluydu. Eylem yapanları Taksim’e toplayan endişeleri zaten çoğu paylaşıyordu. Ayrıca, bazı küçük gruplar dışında, eylem yapanların davranışında bir sevimsizlik, iticilik yoktu.
Ama bu itiş kakış, görünür bir sonucu, hattâ hedefi olmayan çatışma, bütün bu gaz, “olağanüstü hal” durumu sürgit devam ettiğinde, kitlelerin bakışı da değişmek durumundadır. Türkiye toplumu zaten muhafazakâr, otoritenin yanında tavır almaya alışmış... Zaten şu ya da bu nedenle Başbakan’a bağlanmış büyük bir kitle var; bu birbirini tekrarlayan eylemlerin devamlılığı o kesimin gözünde Başbakan’ın zevkle uyguladığı şiddeti meşrulaştırmaya yarar.
Sanırım çoğumuz hemfikiriz, Gezi eyleminin Türkiye için yeni ve çok önemli bir olay olduğu, yeni bir dönem başlattığı konusunda. Böyleydi, çünkü yeniydi. Hep söylediğimiz gibi, “spontane”ydi. Doğal bir birikimin sonucu olarak kendiliğinden fışkırmış bir protestoydu ve başladıktan sonra da bu karakterini korudu; birilerinin önceden çizdiği bir plana göre biçimlenmedi.
Türkiye’nin siyasî tarihinde, örneğin, “Aydınlık için bir dakika karanlık” gibi gene çok başarılı bir eylem vardır. Bu da spontane bir biçimde başladı, spontane katkılarla zenginleşti, yayıldı. O dayeniydi.
İnsanlar başarılı olmuş bir şeyi tekrarlamak, taklit etmek illetinden kendilerini kolay kolay kurtaramazlar. Bu, şüphesiz, anlaşılır bir şeydir; ama yanlış bir şeydir. Kaç yüzyıl önce Herakleitos vermiş cevabını: aynı nehre iki kere giremezsiniz.
Gezi ile birlikte bu toplumun siyasî hayatına giren en önemli şey, mizahtır. Bundan böyle yapılacaklarda, mizah olmalı, mizaha yer olmalı. Gezi sırasında da tomalarla tanışma anında “Sık bakalım” şarkısı icat olunmuştu. O şarkı, tomanın kendisinden daha etkiliydi.
Ve yeni olmak; bu, çok önemli.
“Vur kır” ortamını çıkış yolu olarak görenler var. Bu, hiçbir zaman çıkış filan olamaz. Onu da ayıca yazmak gerekiyor.
Not: Önümüzdeki hafta yurt dışında olacağım. Yazı gönderememe ihtimali yüksek.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025