Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Kendine bir ‘ata’ beğen
19.11.2011
4716

 Atatürk’ün bizim için seçtiği “ata” üstüne yazmıştım: 1930’da yayımlanan Türk Tarihinin Ana Hatlarıbu “ata”nın kim (kimler) olması gerektiği hakkında iyi bir fikir verir. Bunun “Methal”i de, bir yıl sonra, 1931’de basıldı. Kitap yalnız 100 nüsha olarak basılmıştı; “Methal” ise 30.000 adet. Kitapta ve “Methal”de, “Büyük Reis” olarak anılan Atatürk’ten şu alıntı görülür: “Ey Türk milleti! Sen yalnız karamanlık ve cengâverlikte değil, fikirde ve medeniyette de insanlığın şerefisin. Tarih, kurduğun medeniyetlerin sena ve şitayişlerile doludur... Hafızasında binlerce ve binlerce yılın hatırasını taşıyan tarih, medeniyet safında lâyık olduğun mevkii sana parmağile gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel! Bu, senin için hem bir hak, hem de bir vazifedir!”

Burada Türk ırkının medeniyet kurma yeteneğinin vurgulandığını görüyoruz. Zaten kitabın büyük kısmı Türkler’in kurduğu iddia edilen medeniyetleri sayıp döküyor. Ekler, Sümerler’den başka Mısır (“...Mısır deltasına yerleşerek ilk Mısır medeniyetini kuranların Türkler olduğu anlaşılır”), Ege, yani Girit, hem de Helen (“Adalardenizi medeniyetinin ilk sahipleri İçeri Asya’dan gelmiş Türklerdir”), Roma (“Hülasa şudur: Etrüskler, Türsenler, Türkalar Ege adalarında, Anadoluda kadimdenberi oturmuş olan kavmlerdir. Bunlara Akalar, Ekeler, Etiler denildiğini biliyoruz”), ama ayrıca İran medeniyeti (“Avestanın lisanında İran ve İranlı tabirleri, Turan, turanlı mukabilinde kullanılmıştır... gerek Medya ve İran’da, gerek etrafta en ziyade münteşir unsur Turanlılar, yani Türklerdi”) de Türkler’in eseriydi. Türk, gittiği yere medeniyet götürüyordu. Medeniyet Türk için oksijen gibi bir şeydi. Türk onsuz soluk alamıyordu.

Gelgelelim, bütün bu “medeniyet kurma” vurgusuna rağmen, yukarıdaki alıntının da gösterdiği gibi, Mustafa Kemal, “cengâverlik”ten de vazgeçemiyor. Bu yalnız Mustafa Kemal’e özgü bir “kararsızlık” değil. Türk milliyetçiliğinin tamamı bu iki kutup arasında bir süre salındıktan sonra “cengâverlik” kutbunun manyetik gücü ağır bastığı için oraya gidip yapışır.

Bu milliyetçiliğin Batı karşısında birbirini izleyen askerî yenilgiler dizisinin birikimi sonucunda biçimlendiğini hatırlayacak olursak, o “cengâverlik” kutbunun niçin o kadar güçlü bir çekime sahip olduğunu daha kolay anlarız.

Ama böyle “retrospektif”, tarihe dönük bir bakışın yanısıra, Türkiye’nin kurumsal yapısı da sözkonusu. Bu yapıda Silâhlı Kuvvetler’in özellikle ayrıcalıklı bir yeri var ve doğal olarak askerî değerlerin toplumda egemen olmasına yardımcı olacak her şeyi yapıyorlar.

İşin bu kısmı, son analizde gene belirli bir eğitim tarzının (okulda olduğu kadar ailede de) biçimlendirilmiş olsa da, bu “cengâverlik”, “fütuhat” vb. edebiyatının çoğunluğa hoş geldiğini, o anlamda zorla giydirilmiş bir elbise olmadığını sanıyorum.

“Medeniyet kurma” faslına gelince, o tam öyle, yani zorla giydirilmiş bir elbise! En başta, sayılan medeniyetlerin herhangi biriyle kendisi arasında bir bağ, bir yakınlık kurmuyor, burada yaşayan ahali. Kendi yaşadığı yerde gördüğü antik harabeleri merak bile etmemiş (taşını kendi işlerinde kullanmak dışında) bir halkın Roma’yla, Helenizm’le özdeşlik kurmasının imkânı yoktur herhalde. Haksız olduğunu da söyleyemeyiz.

Atatürk’ün “işte kimliğiniz” diye toplumun kucağına attığı bu tuhaf yumağı daha sonra Mavi Anadolucular daha bir allayıp pullayıp şekerleyip sundular ama öylesi de tutmadı. Halikarnas Balıkçısı “Zeybek Baküs adından gelir” demişti. Eh, sıradan Türk erkeği de efelenmek için Baküs’ün ürünlerinden yararlanıyor, ama Baküs’ün kendisiyle tanışmıyorlar. Baküs tanrının Latince adı olduğu için onunla tanışmaması aslında normal. Ama Dionyssos’la da tanışmıyor.

Bu “ata”larımızın arasından bugün artık gülünç olmadan “Onlar da Türk’tü” diyeceklerimizi eler ve onları (“kan bağı” yokluğundan ötürü) babalıktan affedersek, geriye kalanla, Hunlar falan, medeniyet meşalesi olduğumuzu ilân etme imkânı kalmıyor.

Ama bu da önemli bir sorun değil herhalde. Zaten kimse inanmamıştı. Ne içeride, ne dışarıda.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar