Sezin ÖNEY
Mandela, Zimbabwe Devlet Başkanı Robert Mugabe ile ilgili; “O, Afrika’nın yıldızıydı değil mi... Ama sonra güneş doğdu...” demişti.
Mugabe ile Mandela, aynı dönemlerin, aynı siyasi kavgaların doğurduğu politikacılardı.
Biri, diktatöre dönüştü, öteki efsaneye...
Nelson Rolihlahla Mandela...
Öldüğü zaman, bütün dünyada hayalet misali bir üzüntü süzülüverdi insanların arasından.
Mandela’nın ölümünde olduğu gibi, bazen bir olay dünyanın her yanındaki insanlara benzer hisler yaşatıveriyor; aynı elektriği tüm dünyada dolaştırıyor.
Asıl adı, Nelson değil- Rolihlahla.
Yani, “sorun çıkartan”.
Rolihlahla, Nijer- Kongo dillerinden biri olan İsiXhosada, “ağacın dalını çeken” demek.İsiXhosa, Güney Afrika’nın 11 resmî dilinden biri; nüfusun yüzde 20’sine yakını bu dili konuşuyor.
Ağaç dalını çeken, ya kendisinin ya başkalarının başına dert açar mantığıyla herhalde, çift anlam taşıyan bir adı var Mandela’nın...
Doğduğundaki ismi bu; ancak çobanlık da yapan köylü çocuğu Mandelacık, ilkokula gittiğinde öğretmeni Miss Mdingane kendisine “Nelson” adını veriyor.
Afrikalı çocuklara İngilizcede bir ad verilmesi, 1920’lerde de süren bir sömürgeci gelenek.Mandela’nın asıl adı olarak kalan bu adın, öğretmeni tarafından neden seçildiği bilinmiyor.
27 yılını hapiste geçiren Mandela’ya sonradan birçok başka isim de veriliyor.
Dalibhunga; 16 yaşında, “genç bir adam” olarak kabul edildiği törende kendine verilen isim. “Diyalog, köprü kuran”...
Sonraları, tam da, bu ismi hak eden bir lidere dönüştüğündeyse, başka adlar da veriliyor ona...
Tata; gene İsiXhosada “Baba” demek...
Khulu; “yüce, ulu, büyük” anlamına geliyor aynı dilde.
Hapse girene kadar Mandela, büyük ilgi çeken ve “karizmatik” addedilen bir lider değil.
Sonraları kendisini “büyüten” özellikleri yani yumuşak, ara bulan, karşısındakini kırıp dökmeyen diplomatik tavırları, o sıralar, ezilmekten, ayrı tutulmaktan dolayı büyük öfke duyan genç Afrikalılar arasında coşku yaratmıyor. Tabii, ayrımcılığın en sistematik hâllerini uygulayanApartheid yönetimi ve bilinçli, bilinçsiz bu yönetimi destekleyen beyazlar arasında da zaten mesajı duyabilecek “dinleyen kulaklar” da yok...
Mandela’nın kendisi de, gençlik yıllarında rejimin yoğun baskısı ve adaletsizliklerin getirdiği isyan ve nefret içinde, tam olarak ne yapabileceğini, neye nasıl bir siyasi tepki vererek ses getireceğini bilemiyor.
1960’da, 69 siyahın, güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi olayı, yani Sharpeville Katliamıertesinde silahlı mücadeleye girişme kararı verdiğinde de, bu kararı uygulamaya koyduğunda da, hiçbir zaman bir “komutana” dönüşmüyor.
Yaşamının en büyük talihsizliği, yani yıllarca sürecek tutukluluk ve dava süreci, “Mandela” ikonunu yaratan, acılardan damıtılma sürecini de başlatıyor.
Kendi yorumuyla, “Daha önce anlayamadığım şekilde, mahkemede sanık olarak otururken, gerçekte oynayabileceğim asıl rolü kavradım. Ezenin mahkemesinde, mazlum olarak, özgürlük, adalet ve demokrasi gibi büyük ideallerin yerle bir edildiği bir toplumda, bu idealleri temsil ediyordum. Asıl savaşımı, düşmanın kalesinde verebileceğimi gördüm”.
Avukat olsa da, verebileceği en büyük savaşın “doğru hukukun doğru işlemesi” olabileceğini tecrübeler sonucu anlayan Mandela; bana kalırsa, kendini bir lider olarak böyle yarattı.
“Uzlaşmayı bizzat yaşadı”, “Karşı tarafa, düşmanına hep el uzattı”, “Hep diyalog kapısını açık tuttu”, “Hiç kalp kırmadı”... Başka siyasetçilerin, Mandela hakkındaki söylediği bu gibi sözleri, ölümünden sonra da sıklıkla duyduk. Ancak Mandela, Güney Afrika’ya en büyük siyasi hediyelerinden birini de, “politikadan çekilerek” verdi. Sadece bir dönem resmen Güney Afrika lideri olan Mandela, “demokratikleşmenin” önemli göstergelerinden birinin, siyasi gücün paylaşılması, hatta kimi zaman da muhalif başka liderlerin yolunun açılması olduğunu gösterdi.
Sonsuz bilgi çağında, “kusursuz” kahramanların da devri kapandı. Artık, herkes “kusurlu”.
Mandela, büyük ideallerin ilhamını veren son kahramanlardan.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024