Hüseyin ÇAKIR
Toplumu ve toplumun yeni gerçeklerini, bilgi ve iletişimin ortaya çıkarttığı/ yarattığı değişimi anlamak, içselleştirerek yaşamak yoluyla kafalarımızı değiştirebiliriz. Ne var ki, kafalarımızdaki düşünce kalıplarını irdelemeye açık olmazsak, bu gerçekleri görmemize engel olacaktır.
Kavga eden, her şeye öfke ile yaklaşan, sorunları şiddet yoluyla çözme yöntemini aşamayanlar, geçmişin girdabında dolanıp dururlar.
İkincisi arayışa pusulasız ve kendi başımıza girişirsek yine yanılırız. Her şeyi bilen, hakikatin bilgisine tek ben sahibim bilgiçlik zihniyeti, Nasrettin Hoca’nın söylediği gibi “Dünya ayaklarımı bastığım yer” sanmaktır. Bütün kötülükleri bu zihniyet beslemektedir.
Değişimi slogan haline getirmek, değişime karşı gizli direniştir. Senden farklı düşünenlerin de gerçeğin bir parçasını ifade ettiklerinden hareket ederek, farklı düşüncelerden öğrenme içselleştirilmeye başlandığında değişim için adım atılmış olur. Bu ilk adımın devam edebilmesi, öncelikle kendi düşüncene kuşku ile yaklaşmak, gerektiğinde en önemli hatta ilkesel kabul edilen düşüncelerden vazgeçmeyi, kaybetmeyi de göze almaktan geçiyor.
Sosyalist sol ve CHP “muhafazakâr” lıktan kurtulamadığı için değişim sürecine de giremedi. Kaybetme riski ortaya çıktığında içe dönülüp, ya geçmişten gelen ideoloji, değerler ve simgelere sarılıyorlar ya da, değişiyor’muş’ gibi yapıp, söylem ve biçimsel değişlikler yapılıyor, öze ilişkin köklü ne özeleştiri, ne muhasebe yapılıyor. Hal böyle olunca, toplumla, seçmenle kurulan ilişki kimlikler, değerler ve simgeler veya çatışma üstünden oluyor.
Herkes kendi mahallesinin çevresini dikenli telle örüyor, teller kaldırıldığında ise, “benim gibi ol, benim gibi düşün, benim kurallarıma uyarsan gel” diyorlar. Bu nedenle 50 yıldır siyasal yelpazede geleneksel muhafazakârları oyu % 65-70 laik, modern, cumhuriyetçi, sol, sosyalistlerin oyu (Kürt seçmenlerin sahneye çıkmasıyla da birlikte de) % 30-35. Bilim teknoloji, küreselleşme, 4. Sanayi devrimi, dijital dünya gibi değişimlerin yanında, kır nüfusu % 70’lerden, %30’lara metropol ve sanayi kentlerinin nüfusu 15-20 kat artmışken, okur yazar oranı, üniversite mezunlarının artan sayısı, kadınların toplumsal ve iş hayatına yoğun katılımı gibi nesnel sosyolojik değişimler olmuşken, değişmeyen, değişime direnen siyaset, kavga ve kutuplaşma ile yerinde sayıyor.
Referandumda ortaya çıkan %49 Hayır, yukarıda ifade edilen sosyolojik değişim olarak okunmadığı zaman ki: Kendilerine ‘Hayır Cephesi’ diyenler, Kominternce, 1928’de alınan “cephe” kararını, bugün hala ‘cephe’ terminolojisi ile siyaset yapanlar “Ağ dünyası” içinde yaşayanlarla ve yeni kuşakla nasıl iletişim kuracaklar? Bu zihniyet durumu anlamak yerine sonucu paylaşma kavgasına tutuşmanın ötesine geçemiyor. Her zamanki gibi kendi pozisyonlarını çok önemseyip, kendi içlerine konuşuyorlar. Referandum sonucunu değerlendirenlerin hemen hemen hepsi “işçiler, emekçiler, yoksullar, işsizler Hayır dedi” diyorlar. Peki, %51 içinde “işçiler, emekçiler, yoksullar, işsizler yok mu?”
Sloganlarla gerçeklik analiz edilemez. Hele ki, dar ideolojik sloganlar değişime direniş, sosyolojik gerçekliği görmemektir.
Tümüyle umutsuz bir durum yok. Bugünün dünyasının içinde yaşayan, geçmişle bugünün sentezinden yeni bir gelecek kurgulayanların olması umutlu olmamızın güvencesi. Birincisi tükenen, ikincisi yükselen eğilimdir. İnişli, çıkışlı bu ara geçiş dönemi neredeyse 30 yıldır devam ediyor.
Bu iki eğilim, iktidar muhalefet, toplum ve devlet için kâh çatışarak, kâh uzlaşarak “egemenlik” kavgası içinde. Bu durum sürdürülebilir değil. Değişimin karşısında, yasalarla, yasaklarla, şiddet yoluyla durulamayacağını, aklını yitirmeyen herkes bilir.
NASIL BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ VE NEREYE GİDİYORUZ?
Yeni Türkiye, yeni bir politikacı ve politikalarla olabilir. Zamanın ruhu denilen düşünce, politika alanında belirleyici aktör olabildiği zaman hakiki anlamda “yeni” olanı tanıyacağız ve yaşayacağız.
Türkiye olarak, 1.2.3 sanayi devrimini ıskaladık. Bu nedenle, bu üç sürecin, ne sosyal ne sınıfsal ne kültürel ve politik yapıları, ne de ideolojileri gerçek anlamda oluşamadı.
Türkiye birçok zamanı aynı anda yaşayan “çok yapılı” bir ülke. Hal böyle olunca siyaset dünyası tarihsel ve toplumsal çok yapılılık çelişkilerini kullanarak siyaseti bunun üstünden kuruyor. Bu kâh din, kâh milliyetçilik, kâh imparatorluk… oluyor. Bunların hiç birisi gelecek hikâyesini, senaryosunu, ütopyasını… anlatmıyor.
Bugün ve gelecek için dijitalleşme, 4. Sanayi devrimi ve küreselleşen dünyanın kavramlarının, sosyal, siyaset bilimi içine girmesi ve üstüne düşünülmesi ve tartışılması gerekiyor.
Felsefenin bugün soracağı çok soru ve arayacağı çok yanıt var. Marx’ın 11. Tezde “Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir” demişti. Filozofların bugünün dünyasını yeniden yorumlamasına acil ihtiyaç var. Bu arada, bunu yorumlayacak kaç filozof var diye de sormak gerekiyor.
Bu dünyanın öne çıkan bilim adamları: Matematikçiler, mühendisler, fütürüstler… Mekanik neden- sonuç düşüncesi yerine, kuantum teorisiyle düşünerek dünyayı değiştirecek fikirler geliştiriyorlar ve teknoloji üretiyorlar.
Dijitalleşmeyle birlikte görülen değişim sadece iş yapış şekilleriyle sınırlı kalmıyor. Bütün yöneticilerin ve çalışanların da bu değişime ayak uydurmaları, kendilerinin de değişmesi gerekiyor.
Zamanımızın soru sorma, sorun çözme, bilgi ve akıl yönetme yöntemleri:
-Bulut demokrasisi;
-Dijital akıl;
-Fütürist akıl;
-İşbirlikçi ve rekabetçi akıl;
- Algoritmik düşünme;
Bugünkü dünyamız yazılım ve kodlamalarla yönetiliyor ve yönlendiriliyor. Akıllı evler, TC kimlik numarasıyla bitirilen işler.
Şu anda internetteki her sitenin, telefondaki her uygulamanın ve ‘akıllı’ diye adlandırdığımız her cihazın arka planında milyonlarca kod var. Bir devinim halinde çalışıp birbirini etkileyen kodlar, yazılımcılar tarafından belki 10 dakikada, belki 10 saatte yazılıyor.
Karar vericiler, siyasetçiler, muhalifler… hasılı, toplum, insan, insanlık, ekonomi vs. adına işe soyunanların bugün ve gelecekte işleri zor.
Yazarlar
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018