Hüseyin ÇAKIR
Kurtarıcı olarak yola çıktılar, kuşatıcı, ele geçirici oldular.
Döndük dolaştık “bu memleketi kurtarıcılardan kim kurtaracak” noktasına geri geldik.
Vesayetlerden, siyaseti, devleti, toplumu kurtarmak adına yola çıkanlar al takke ver külah her şeyin tek merkezde, tek elde toplandığı sistem kurdular, bu sistemi rejim haline getirmeye çalışıyorlar.
Kurtarıcı olarak yola çıktılar, kuşatıcı, ele geçirici oldular.
Osmanlı imparatorluğunda, Cumhuriyet kurulduktan sonra bütün kurtarıcılar “devletin bekası”, milleti çıkarı adına kurtarıcılık yaptıklarını ilan ederler.
Osmanlı da bu işi tebaa pek fazla düşünmezdi. Kurtarıcılarda, batırıcılarda, hainlerde… Sarayın içindeydi. Tebaa “padişahım çok yaşa” , “gelen ağam, giden paşam” havası içinde(mi)ydi, böylemi görünürdü? Resmi olmayan tarih sayfalarını karıştırınca pek de “saf, salak” bir millet(ler) olmadığını görüyoruz.
En nihayetinde imparatorluk, kırkambar millet. Gayri Müslim olanlar neyse de, Müslim ve Türk olanların isyanları maarif müfredatında “çapulcu-asi-hain...” olarak yer alır, bazılarına ise hiç yer verilmez.
Bu topraklarda, tarihsel süreçten , değişik kültür, inanç ve kimlilikten gelen, sosyal, siyasal sorunlar var. Bu sorunları çözmek yerine, sorunları konuşmak, tartışmak yasa dışı ilan edilip yasaklanarak, tartışan ve çözüm arayanlar hain ve iç düşman diye suçlanıyorlar.
Hainlik ve İç Düşmanlar Üretildikçe Kurtarıcılar Ortaya Çıkıyor
Cumhuriyet tarihi boyunca “hainler, iç düşmanlar” değiştiriliyor, “hainlik” değişmiyor. Hain ve hainlik üretildikçe, daha da büyütüldüğünde kurtarıcılık elzem oluyor. “Bu kış komünizm gelecek” uzun süre geçerli akçe oldu, ardından “Şeriat geliyor, Türkiye İran olacak” ve Kürtlerin kimlik ve eşit haklılık talebi, “bölücülük-terör” olarak en büyük “tehlike” ilan edildi. Makul şüpheli diye bir hukuk terimi ilan edilerek, yan bakana, hükümetin politikalarını eleştirenlere, yeni resmi söylemlere uymayanlara, bu söylemleri eleştirenlere “makul şüpheli” ve teröre destekçi olarak bakılmakta, bakmak ne kelime derdest edilmekte.
Sorunun adı ne olursa olsun, o sorun taraflarıyla birlikte herkesin rızasına dayanarak adalet içinde çözülmedikçe, sorunun taraflarından biri düşman görüldükçe kısır döngü büyüyerek, büyütülerek devam ediyor.
Başörtüsü sorunu neredeyse devlet yıkılıyor noktasına vardırılmıştı. Çözüldü ve bitti, düşman ortadan kalktı. Kürt meselesi, çözüm sürecindeyken esen rüzgâr, siyaset ve devlet yöneticilerinin söyledikler sözler bambaşka bir tablo ortaya çıkartmıştı. “Dağdaki de bizim çocuğumuz” lafını söylemeyen kalmadı neredeyse. Barış ortamından ve sürecinin devamından vaz geçilip, dün görüşülenler bugün düşman ilan edilince “tehlike”, “hainlik” geri dönüverdi. Bütün siyasal söylemler, topluma karşı konuşmalar değişti, 1990’ların dili ve politikalarına geri dönülmüş oldu.
Sorun çözmekte beceriksiz miyiz, yoksa sorunlar kurtarıcıların mecburi iktidarını mı sağlıyor? Bütün darbeler “devlet tehlikede” diyerek ve hatta 12 Eylül “demokrasiyi yeniden tesis etmek içün..” yapıldı.
Allahları var, toplum rızasını! alarak, razı edilecek noktaya getirerek darbeler yapıldı. “Ordu göreve” çağrıları, darbecilere methiye düzmek için sıraya giren, yargı mensupları, öğretim üyeleri, iş dünyası, sendikalar bugün kendilerine STK diyenler… 27 Mayıs’ta aynısı oldu. Tek parti dönemi adı üstünde tek parti, Tek Adam, İkinci Adam dönemi…
Kurtarıcılık Osmanlının Çöküşüyle Başladı
1699 Karlofça Antlaşmasıyla başlayan ve 1792 yılları arasında Osmanlının gerileme ve 1768-1774 Osmanlı Rus savaşına son veren Küçükkaynarca Antlaşmasıyla toprak kaybıyla başladı ardından Balkanlar, Kuzey Afrika devam etti. İmparatorluğu kurtarma çabaları işe yaramadı, çünkü dünya değişiyordu, ulus devletler dönemi başlamıştı.
Osmanlı modernleşmesi ve meşrutiyetle zamanın dünyasına ayak uydurulmaya çalışıldı. Askeriyedeki reformlar ve yeniden yapılanma, Abdülhamit Müslüman-Türk kimliği temelinde imparatorluk altında kısmen modernleşme ve ulus devleti baskıcı rejim altında yaratma denemeleri sonuç vermedi; İmparatorluğun dağılma sürecini durduramadı.
“ Devlet bekası travması bu tarihsel süreçte siyaset ve kültür ve zihniyet olarak her yere sirayet etti.
Osmanlıyı İttihat-Terakki kurtarmak istedi, olmadı beceremediler! Almanya-Fransız-Sovyet modeli arasında gittiler geldiler.
Türk kimlikli ulus devlet yaratacağız hayali ile bakiye kalmış Osmanlı tebaasında Türk olmayanları, Türk-Müslüman ulus devlet yaratma macerasıyla kırıp geçirdiler. Ne Ermeni, ne Rum… hasılı Sünni Müslüman olmayan bu toprakların kadim halkları olan Hıristiyanlara ana vatanlarını zehir ettiler. Ne Devleti kurtarabildiler nede düşündükleri devleti kurabildiler.
Kurtarıcılık için yola çıktılar, canlarını bile kurtaramadılar.
İttihatçı denildiğinde sadece Enver-Talat- Cemal… vs. yok.
Said-i Nursi-Kurdi gibi ittihadi-islamcılar da var.
Devleti Türkçülükle –Türkleştirerek mi, İslamlaştırarak mı kurtaracağız hayalleri içindeydiler.
Ne öyle ne böyle kurtaramadılar.
İttihatçıların batırdığı devleti, kripto neo ittihatçılar, ittihatçı olmayan ulus devletçi modernistler ve İttihadi-islamcılar birlikte, kurtarıcılardan kurtardılar. Ama bu devlet nasıl bir devlet ve kimin devleti olacak meselesine gelince iş çatallaştı.
İslam devleti hayali kuranlar avuçlarını yaladılar.
Türkler, Kürtler, Komünistler ve Liberallerin de yer alacağını düşünenler, şamar üstüne şamar yediler, susturuldular.
Fransız devriminin “özgürlük, eşitlik, adalet” hayali içinde olan liberaller, Topal Osman’ın hışmına uğradılar.
Cumhuriyetin kuruluşuna katılmaları içim M. Kemal tarafından davet edilen Türkiye Komünist Partisi yöneticileri; Mustafa Suphi ve arkadaşları Sürmene açıklarında denizde boğduruldular.
Osmanlıyı kurtaran Cumhuriyet böyle kuruldu.
Kurtarıcılardan devleti kurtardılar.
Gel zaman git zaman, devlet hala tehlikede! Dört askeri darbe devleti kurtarmak için yapıldı. Kaç tane başarısız darbe de devleti kurtarmak için yapıldı.
15 Temmuz Darbesi’yle birileri “başka bir kurtarıcılığa” soyundular. Hala niyetleri ve ne yapmak istedikleri, nasıl bir rejim kurmayı düşündükleri anlaşılabilmiş değil, mahkemelerde herkes takiyye yapıyor.
15 Temmuz Darbe giriminin devleti ele geçirmesinden kurtarıcıların kurtarmasıyla kurtulundu!
Birinci yıla yaklaşılan darbe girişiminin doğrudan ve dolaylı faillerini yakalamak için ilan edilen Olağanüstü Hal ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle devletten ve hayatın her alanından FETÖ’cü temizleme harekâtı öyle bir hal aldı ki: Kürt siyasetçiler, Solcular, AKP’ muhalifi aydınlar, akademisyenler, gazeteciler falan derken, çember öyle genişledi ki, “makul şüpheli” suçu bile masum kaldı. “Teröre dolaylı destek” kavramı iktidarın ve devletin resmi söylemi dışındaki her şeye indirgenir oldu.
Devletin Bekası, devlet düşmanları yeniden gündeme büyütülerek taşındı. Tehlike ve düşman ne kadar büyütülürse, siyasal ve özgürlükler alanı o kadar daraltılıyor, hukuk ve adalet evrensel değerlere göre değil, devletin bekasına göre karar veren araçsallaşmış mekanizmaya dönüyor.
2017 yılında hala bu topraklarda kendini güven içinde hissetmeyip, “tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet” metaforuna sarılarak “varlık-yokluk” ve beka edebiyatına sarılınmışsa… Bunun üstünde yaratılan sistem haksız yere birilerinin dünyasını kâbusa döndürüyorsa…
Döndük gene başa…
Ne olacak bu memleketin hali…
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018